Ah şu Bekaret!!!!

Cinsellik  sayfamızda haftalardır, cinsel hayatımızdan, cinsel sorunlarımızdan söz ediyoruz, çözümleri konuşuyoruz, bir takım araştırmalara yer veriyoruz. Dikkatinizi çekmiştir mutlaka, cinsellikle ilgili tanıklıklar genellikle evlilik çerçevesindeydi. Biz de, dönüp dolaşıp, evlilik içindeki cinselliği işaret ediyorduk. Öncelikle evli kadınların cinsel sorunlarını dikkate alıyor ve o eksende yazıyorduk. 


Bu arada bize mailler gelmeye başladı. Bu maillerin bazıları bekar kızlara aitti. Bu kızlar, cinselliği sakınmasız yaşıyorlar ve  bu konuda aydınlanmak için bilgi istiyorlardı. Bazı soruların yanıtlarını merak ediyorlardı. 


Öte yandan, hem cinselliği yaşamak isteyen, hem de bekareti önemseyen kızlardan da, çok farklı mailler geldi. Sorular genellikle tek noktada, özellikle “bekarete zarar gelip gelmemesi” noktasında odaklanıyordu; ısterseniz  U.L.’nin mailine bir göz atalım; “22 yaşındayım. 2 yıldır çıktığım bir erkek arkadaşım vardı. Onunla cinsel ilişki yaşadım. ıki ay önce de bir daha bir araya gelmemek üzere ayrıldık. Kızlık zarının dikildiğini duydum. Bana bu konuda yardımcı olabilir misiniz?” Bir başka mailde ise, 18 yaşındaki genç kız şöyle diyordu; “Arkadaşım G. sizin sitenizi tavsiye etti. şu an onunla birlikte bir internet cafeden bu mektubu yazıyoruz. ıkimiz de, cinselliğin kesinlikle konuşulmadığı bir ailede büyüdük. Benim, oldukça tutucu bir annem babam var. Çıktığım çocuğu sadece annem biliyor, o da evleneceğimiz için hoş karşılıyor. Fakat, ilişkimizin ileriye gittiğini bilmiyor. Beş ay önce sevgilimin ısrarlarına dayanamadım ve onunla birlikte oldum. Fakat bu ilişki sırasında benden kan gelmedi. Sevgilim başkaları ile de birlikte olduğumu söyleyip bana ağır hakaretlerde bulundu. Artık evlilik lafı etmiyor. Onu bir türlü ikna edemiyorum. Bu nasıl olur? Benden niçin kan gelmedi. Bu sırrımı, an yakın arkadaşıma anlattım sadece. Size sormak istiyorum. Ona başkasıyla cinsel ilişki kurmadığımı nasıl ispatlayabilirim. Okulda, beden eğitimi derslerinde uzun atlama yapıyordum. Acaba, o zaman mı kızlığım bozuldu?”


Bu sorular o kadar çeşitli ki. Hamile kalan bır kız, kürtaj olmak istiyor ve soruyor; “Bekaretimi bozdurmadan nasıl kürtaj olabilirim?”    Bu sorular ağırlıklı olunca bir bekaret üzerine yazmak şart oldu.

BEKARET ve EVLıLıK
Bekaret bu toplumda kadınların en önemli sorunu. Ta çocukluğumuzdan itibaren, bize belletilen en önemli değer. Herşeyden önce, evlenebilmek için bakire olmak zorundasınız. “Evlenilecek kız” statüsü oldukça önemli bir statü ülkemizde. “Hafif kızlar” bu statüye kolay kolay geçemezler. Dolayısıyla, kızlar bekaretlerini her an korumak zorundalar. Bunun için de evlenmeden önce kesinlikle cinsel ilişkiye girmemek gerekiyor. Yani o klasik tabirle, “el değmemiş” olmalısınız.  Asla tartışılmayan bu dogmaları, “takıntı” haline gelmiş bu yerleşik ahlak kurallarını didik didik tartışmayacağız tabii ki.


Bu takıntının suçunu, sadece erkeklerin üzerine atmakla da, bu tartışmayı noktalayamayız. Bekaret bir toplum değeri. Elbette öncelikle erkeklerin talebi. Ama erkeklere “öğretilen” bir değer. “Evleneğin kız bakire olmalı” diye bir kuralı onun kafasına kazıyor toplum.. Atalarından, ailesine geçen bu geleneği sorgulamıyor ve evleneceği kızda ilk olarak bu özelliğe öncelik tanıyor. 


Büyük şehirlerde artık o sahneler yaşanmıyor ama Anadolu’da yaşanan gerdek gecelerinde, adeta bir törenle tescilleniyor bekaret. Bu yüzden ilk geceyi “özel” yaşamak da mümkün olmuyor. Bazı köylerde, gerdek sonrası erkek tarafına, “kanlı çarşaf” gösteriliyor ve kızın namusu böylece tescil ettiriliyor. Bu çağda, gerçekten dehşet bir manzara ama Anadolu toplumu bu tabuyu yıkamıyor. Bunların, eğriliği ya da doğruluğu noktasında daha fazla söz sarf etmek bu sayfalarda anlamsız aslında..

ıLK GECE GELEN KAN
Merak edilen bazı sorulara da yanıt olmak üzere, bekaretle ilgili bazı teknik bilgiler vermek istiyorum; Türkçe sözlükte “bakir” kelimesinin karşılığında şu açıklama yer alıyor; El değmemiş, bozulmamış, temiz kalmış. Sözlüğe göre, “bakire”; kız, kız oğlan kız, “bekaret” ise kızlık, el değmemişlik demek. Yani, “bakire”, en basit açıklamasıyla, cinsel ilişkiye girmemiş kız anlamını taşıyor.


Bizdeki adıyla “kızlık zarı”, tıbbın tarifiyle “hymen”, vajinanın yaklaşık 1 santimetre iç kısmında bulunan bir zar. Esneklik ve kalınlık yönünden farklılıklar gösteriyor bu zar. Rahimden gelen periyodik kanamaların dışarıya çıkmasını  sağlayan halka şeklinde bir  açıklığı da mevcut.  Kızlık zarı, ancak cinsel ilişkiyle yırtılabıliyor. Bu zarın esnek olanları da var. Bu tip zar, penisin içeriye girişini engellemiyor. Halk arasında, “elastik” olarak tabir edilen bu zar, ancak doğumla yırtılabiliyor. Zarın ortasında bulunan ve vajinal sıvıların dışarıya atılmasına yarayan bu delik de, kişiden kişiye farklılıklar gösteriyor. Kimilerinde tek delik bulunurken, bazı zarlar süzgeç gibi çok delikli olabiliyor.. Çok kalın bir dokuya sahip olanları da var.  Bunların ortasındaki yuvarlak delik, cinsel ilişkide çok kolay açılmıyor. Zorlama sonucu, yırtılmalar meydana geliyor ve kanama gerçekleşiyor. Dolayısıyla, ilk cinsel ilişkide genellikle acı duyuluyor.


Kızlık zarının bozulması için, penisin vajinaya tam olarak girişi şart. Öte yandan, kızlık zarının varlığı hamileliğe de engel değil. “Yarım yaşanan” birleşmelerde de spermler, hymen’in ortasındaki delikten vajinaya ulaşarak, döllenmeye neden olabiliyorlar. Çok nadir de görülse bazı zarlar, tamamen kapalı. Yani, ortadaki deliğin mevcut olmadığı bir zar tipi bu. Bu yüzden, ilk adet sırasında kan dışarıya akamıyor, rahim içinde kalıyor. Bu nedenle, ağır sancılara neden oluyor. Bu durumda, mutlaka bir doktora görünmek gerekiyor 


Bu bilgilerin ardından, bir mektuba daha yer vermek istiyorum; “Cinsel ilişkiye ilk girildiğinde kızlık zarı nasıl patlar ve çok fazla mı kan gelir?  Söylentiye göre, (bazılarında) doğuştan kızlık zarı olmazmış doğru mu? Öpüşme ve sevişme sırasında, çok ileri gitmemeleri sonucu erkeklerin kasıklarının ağrıdığı doğru mu? Bu nasıl geçer? Bir erkeğin, duygusal bir sevişme ve öpüşme gerçekleştirdiğini, yani o kişiyi gerçekten severek öptüğünü hangi hareketinden anlayabiliriz?” Bu genç kızın, bekaretle ve ilk gece kan gelmesiyle ilgili sorularını sanırım bu yazıda yanıtlamış oldum.. (Sevgili M, Diğer sorularının yanıtını ayrıca email adresine göndereceğim.)

ZAR “ESNEK” OLUNCA
“Esnek zar” kavramına yeniden dönmek istiyorum.. Tıp otoritelerinin de açıkladığına göre, kadınların yaklaşık yüzde 30’u esnek zara sahıp. (Yeniden altını çizmek istiyorum, çünkü bana göre asıl burası çok önemli) Bu tip zarların ortası bir yüzük genişliğinde olabiliyor. Cinsel ilişkiye bir engel teşkil etmeyen bu zar, penis girişini de kolaylaştırıyor, bu nedenle (yırtılma olmadığı için) kanama meydana gelmiyor. ışte burada kıyamet kopuyor! Namusu kan görmeye endeksleyen erkek, o kızın hayatını yukarıdaki örnekte olduğu gibi karartabiliyor. 


Böyle durumlarda  kesinlikle bir rapor şart. Bu sorunu yaşayan genç kızın, yapması gereken tek şey, bır kadın doğum uzmanından, esnek zarın varlığına ilişkin bir rapor almak. Bu raporu her kadın doğum uzmanı yazabilir. Buna rağmen inanmıyorsa, o erkekle evlenmenin zaten bir anlamı yok. 


Bana kalırsa, kızlık zarına önem veren erkekler, bunu bir “iyi kız” ölçüsü olarak görmekle çok yanılıyorlar. Bu anlayış onları farklı ilişkilere zorluyor. şunu biliyoruz ki, bir çok erkek, “bekaretine zarar vermemek” amacıyla kızlarla ters ilişkide bulunuyor. (Ya da kızlar, bu tip bir ilişkiyi talep edebiliyorlar.) Peki, o kız gidip başka bir erkekle evlenince, namuslu mu oluyor? Kendisinin evlendiği “el değmemiş” kız da, daha önce çıktığı bir erkekle ters ilişki yaşamış olamaz mı? (Ya da diktirmiş olamaz mı?) Ne yazık ki, bu bekaret takıntısı devam ettiği sürece, erkekler bu namus yanılgısına daha çoook düşerler.

HYMEN TAMıRı
Peki, kızlık zarının “tamirine” ne demeli? Bilindiği gibi, kadın-doğum doktorlarının bir çoğu kızlık zarını tamir edebiliyor. Bu konuda çok fazla talep var. Hatta, her cinsel ilişki sonrasında gidip diktirenler bile var. (Hatta ve hatta, bakireyken hamile kalıp, gidip kürtaj olan, sonra da diktirenler mevcut!) Bu, bir “ambalaj” meselesi. “Bozuk malı” güzel bir şekilde ambalajlarsan, alıcının gözüne hoş gelır.


Öte yandan, Türk toplumunda kadınlar için bir “yaşam güvencesi” de aynı zamanda hymen tamiri. Diktirmek zorunda olduğunu söyleyen bir kız “Bunu yapmazsan ailem tarafından öldürülürüm” diyor. Peki niye yaşıyorsun cinselliği? Yaşıyor, çünkü bu en doğal ihtiyaç. Yaşıyor, çünkü sevdiği ya evleneceği erkeği her yönüyle tanımak istiyor. Yanıtlar bu kadar basit. Ama bir yandan da ilişkilerin “garantisi” yok. Bir bakıyorsun erkek çekip gidiyor. O zaman ne yapıyor? Yeni bir erkeğe namuslu görünmek için diktirme yolunu seçiyor. Evlenmek istiyor, anne olmak istiyor. Bakire olmayan bir kızın da bu şansı çok az. 


şimdi, bu şekilde bir erkeği “kandıran” kızı mı suçlamak gerekiyor? Yoksa bekareti namus timsali olarak gören erkeği mi? Ben tek cümleyle bu yazıyı noktalamak istiyorum; “Bu anlayıştakı erkeklere bu müstehak!” Madem ki, bakire kız istiyorsun, al işte sana tamir edilmiş bir bakire!!!!