Merhaba,
Ben bütün yazıları okuduktan sonra düşüncelerini açıklayan arkadaşlara birşeyler söylemek istiyorum. Herkes kendi açısından baktığından, kimin haklı kimin haksız olduğu söylemek doğru değil bence!…
Mutluluk, kişinin kendi frekansında titreşim hissetmesidir. Aşk, karşındaki kişiye bakarken gözlerinin kapanıp, yüreğindeki gözün açılmasıdır bence!… Yeri ve zamanını kimse kendisi tayin edemez. Eğer aşkı dokunmak, hisset- mektir diye kabul ederseniz neden her dokunduğunuza aşık olmuyorsunuz!..
Aşk; bakarken görmeye başlamak, gördüğünü hissetmeye başlamak, hisset- tiğini yaşamaya başlamaktır… Bunun sanalı, reeli olamaz. Öyle olsaydı, milyonlarca insan saatlerce bilgisayar başında kalırmıydı!.
Kabul edin arkadaşlar, hayatın her anı, her yer gerçek hayattır… Soluk alıp verdiğiniz yer; plajsa, cafe ise, bir park ise orada başlayan tanışmalarla oluşan aşklar gerçek oluyor da neden bilgisayarda başlayan tanışmalar gerçek olmuyor. Sadece başlama noktası farklı, devamı ve sonuç aynı değil mi?..
Sonuçta; karşınızda bir insan ve siz varsınız.. Bir arkadaşım nette insanların kendini farklı gösterdiğinden bahsediyor… Gerçek hayatta, sanki insanlar daha mı doğru söylüyor? Bana göre dünyamızda aslında sanal alem gerçek, gerçek hayat sanal olmuş durumda. ınsanlar için ve teknoloji bir gün öyle bir noktaya gelecek ki, sanal dediğiniz alem, yaşanan en gerçek alem olacak insanlar için…
Amaç mutlu olmak ise; aşık olun, sevin, sevilin, bu dünyadan giderken neyi yanımızda götürebiliyoruz ki!Mutluluğu nerede yakalıyorsanız bırakmayın, ister cafede, ister nette… Yeterki mutlu olun, çünkü iki kez yaşanmayacak bu hayat…
Aşk reelde yaşanacak diye bir tabiat kanunu mu var. Aşk zaten bir delilik, çılgınlık değil midir? Ömür bitiyor.. Zaman kısalıyor… UNUTMAYIN…
Not : Bu yazı okurlarımızdan K.ş. Tarafından yazılmıştır.