Geçen hafta Reality Show’ların hayatımıza getirdiğini düşündüğüm açıklığı “Semra Hanım ıyi Kaynana mı? Kötü kaynana mı?” yazısı ile sizlere aktardım. Bu yazı hakkında sizlerden daha çok Semra Hanım’ı tartışan cevaplar aldım. Galiba toplum olarak olayın arka boyutlarına bakmak yerine, kolayına kaçmayı tercih ediyoruz.
Aslında bir tür reality show olan programın, hem CNN Türk’te yayınlanması, hem de iş hayatından bahsediyor olması nedeniyle diğerlerinin aksine aşağılandığını duymadım. Aksine çoğu kişi tarafından, özellikle de iş dünyası tarafından izlenilen ve beğenilen bir program.
Ama bu program yine de bir reality show. Gerek adayların birbirleriyle çekişmeleri (Semra Hanım boyutuna bile vardığını söyleyebiliriz. Belki tek farkı bütün gün yayınlanmıyor oluşu), gerek adayların karar verme süreçleri adım adım aktarılıyor. Dolayısıyla bu program ve Semra Hanım’lı “Gelinim Olur musun?” dahil reality Showların topluma bir değerlendirme ve gelişme olanağı verdiği inancımı tekrarlayacağım.
En son bu hafta, yani 6.adayın elendiği bölümde Trump ilginç bir mesaj verdi. Ben kendi hesabıma “etrafa sürekli olumsuz bir görüntü veren” Omarosa isimli adayı işten atacak diye düşünürken, Trump “ben benim için kötü sözler söylemiş bile olsa onu severim” diyerek Omarosa hakkında konuşmamayı seçen Jessie’yi seçti.
Trump’un verdiği ders, “başkalarının aleyhinde konuşarak, kötü bir görüntü seçmeyeyim” diyerek, kendince “kaliteli bir kişi kavgacı görüntülü olmaz” diye düşünenlere yönelik. Trump “iş hayatında gerekli olduğunda kavga edilebilir” ve “Kendini Korumak gereklidir” mesajlarını veriyor.
Dikkatimi çeken bir başka husus, iş hayatında kadınların başarısı. ılk 4 hafta hatırlayacaksınız devamlı kadınlar kazandı. Öyle ki, Trump 5.program başlarken “galiba artık erkek çalışan seçmeyeceğim” bile dedi. Ama yine aynı Trump, galiba gözlemci olan 2 yöneticisinin de yönlendirmesiyle bayanlara 5.bölümde “cinselliği fazla kullanıyorsunuz” mesajı da verdi.
5. haftaya başlarken ekipler tekrar düzenlendi. 4 erkeğin kaybetmesi ile 4 kişi kalan erkek takımı ile 8 kişilik kadın takımında, 4’er kadın ve 2’şer erkeğin yer aldığı 2 yeni takım oluşturuldu.
Dikkatimi çeken bir noktayı belirtmek istiyorum. Takımda birkaç kişi “ki benim hemen hatırladıklarım erkeklerden Sam, kadınlardan Jessie, iş yaparken “Donald Trump’a yakışan” kriteri ileriye sürdüler.
Sam, başkan olduğunda kafasına bir şapka geçirerek, ofiste oturdu. Adamlarına yardımcı olmak yerine, onların zorlanmasına göz yumdu. Hatta onların kendi başlarına çare bulmalarını sağlaması gerektiğini düşündü. Sam’in başka bir ilginç yorumunu ise ilk programlardan birinde yoldan geçen insanları “Amerikan iş ruhunu korumak adına“ 1000 $’a 1 bardak limonata almak için ikna ederken gördük. Orda da yöntemi “Donald Trump bunu ister” şeklinde yorumluyordu.
Yine Jessie aynı kriteri, işten atılacak kişinin seçimi için 3 kişi olarak girdikleri yönetim kurulu odasında “Donald Trump’a yakışan yönetici” kavramıyla yineliyordu. Kavramdan ne anladığını açıklamamakla birlikte, benim aldığım izlenim “Omarosa ve Heidi”nin stil ya da kişilik ya da başka nedenlerle aşağılandığı şeklindeydi. Ancak, bunun yerine Omarosa –ya da Heidi— için “bu işi beceremedi” ya da “kötü iş yaptı” ya da “şu şu konularda başarısızdı” şeklinde bir ifade daha iyi olmaz mıydı? Aslında bir takım imalarda bulunmak da Jessie’ye kaybettirmiş olabilir mi? Bunu çevrenizde zaman zaman görüyor musunuz? ış hayatında birilerini kötülemek için yaptığı işten bahsetmek yerine “kalite” ya da “seviye” ifadeleri kullanan kişiler çevrenizde var mı?
Bu arada USAToday’in şirket Başkan ve yöneticilerinin olduşturduğu bir paneli var. Donald Trump’un 6.haftaya girerken bu panelde yer alan CEo ve yöneticilerden aldığı eleştirileri de aktaralım;
- Sam Solovey’in işten atılması uzun süre aldı. Halbuki iş sırasında bir şekerleme (uyuma) yaptı. ış arkadaşlarından sürekli iş adabına aykırı davrandığı eleştirileri alıyordu. ılk bölümde 1 bardak limonatayı 1000 $’a satmak için çok aptalca bir fikir kullandı.
- Trump kadın takımının limonata ve likör satışlarını arttırmak için “cinsellik” kullanmalarını ve Marquis Jet için düzenledikleri kampanyanın da “seks” kokmasını kabul etti. Kadınlar “giysi faktörünü” iş yaparken ön plana aldılar. Trump da buna itiraz etmedi.
- Aynı tarz başka bir iş adabına aykırı yaklaşım Kwame’nin bir basketbol yıldızı gibi imza vermesiydi. Trump buna da karşı çıkmadı.
- Adaylara verilen görevler genellikle “pazarlama”yı esas alan senaryolardı. Diğer iş ve liderlik yeteneklerini ortaya çıkarmaya yönelik görevler verilmedi.
- Ekipleri kadınlar ve erkekler olarak ayırmak, gerçek iş dünyasını yansıtmıyor.
Bu eleştirilere karşı Donald Trump panele aldırmadığını, The Apprentice’nin ABD’de 19 milyon seyirciyi ekran başına çektiğini belirtmiş. Ama 152 kişiden oluşan paneldeki yöneticilerin % 38’i Trump’u başarısız bulmuş.
Son olarak ABD’de dizinin özellikle küçük ölçekli firmalardan tarafından ilgiyle izlendiği ve ders alındığına dair haberleri iletelim. Örneğin Sinus Buster firmasının kurucusu Wayne Perry “Biliyorum tuhaf bulabilirsiniz ama ben Apprentice’i seyrederken çok şey öğrendim. Bu adamlar insanları nasıl okuyacaklarını biliyorlar. Sonuçta iş hayatında birlikte çalıştığın kişilere güvenmek zorunda olduğunu görüyorsun. Donald Trump ile dizideki yardımcıları George Ross ve Carolyn Kepcher’a bakınca bunu anladım. Onlara güveniyor ama aynı zamanda kendi duygularına da güveniyor. Hatta belki daha da çok. Karmaşık bir adam olduğu görülüyor. Ama nasıl anlaşma yapılacağını gördüm ve kalbime yazdım. Apprentice sırasında öğrendiklerim bana şirketimi yönetirken çok yardımcı olacak. Son zamanlarda kendimi sık sık “Bu durumda Donald Trump ne yapardı” derken buluyorum.