No Result
View All Result
Haber Bülteni
KadinVizyon
  • Ana Sayfa
  • Annelik
  • Aşk ve İlişkiler…
  • Kariyer
  • Güzellik ve Sağlık
  • Ana Sayfa
  • Annelik
  • Aşk ve İlişkiler…
  • Kariyer
  • Güzellik ve Sağlık
No Result
View All Result
KadinVizyon
Ana Sayfa Evli Kadın Annelik Çocuk Eğitimi

Düştüklerini Değil, Kalktıklarını Sayan Bir Psikologun Yorumu: “Mutlu Değiliz”

Dr. Serhan Doğan. O bir psikoterapist, masal terapisi ve oyun terapisi uzmanı, aile ve evlilik danışmanı...

Arzu Başlantı - Arzu Başlantı
16 Eylül 2018
- Çocuk Eğitimi, Evlilik - Boşanma, Güncel Haber, Ruhsal Sağlık
1 0
0
3.77
GÖRÜNTÜLENME
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Dr. Serhan Doğan. O bir psikoterapist, masal terapisi ve oyun terapisi uzmanı, aile ve evlilik danışmanı. Kendisiyle karşılaştığımız bir seminerde verdiği ilginç ve ilginç olduğu kadar da yaşamsal bilgiler bu röportaj doğurdu. Çocuk büyüten- büyütmeyen ama sağlıklı bir toplum endişesi taşıyan her bireyin izlemesi gereken bir video röportaj gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum. Meğer ne zor bir iş imiş çocuk büyütmek… 2 bölümden oluşan röportajımızda hocamız ile birden çok konuya değindik. Ben sabırlı davranmayıp Serhan hocanın hayatta mutlu olmaya ilişkin verdiği nasihati röportajın hemen başına iliştireceğim. Hoca diyor ki, şu hayatta mutlu olmak istiyorsanız, “düştüklerinizi değil, kalktıklarınızı sayın.”

Hocamız ile yaptığımız röportajdan bazı ara başlıkları şöyle toparlayayım:

  • Çocuğun az ya da çok süt emmesi onu gelecekte nasıl biri yapar?
  • 0-6 yaş aralığında yapılan hataların maalesef tamiri yok
  • Ödül ya da ceza vermeyin; çocuğunuz ile POLİÇE yapın!
  • Erkek çocuklarına yapılan sünnet merasiminin toplumsal cinsiyete etkisi
  • Bebeğinizin odasını 30 aylık olunca mutlaka ayırın!
  • Bir alternatif sunmadan çocuğunuzun teknoloji bağımlılığını başka bir noktaya çekemezsiniz.
  • Çocuğa cinsel eğitimi nasıl verilmeli?
  • Hareketli her çocuk hiperaktif midir?

Kadinvizyon.biz: Sevgili kadinvizyon.biz takipçleri, çok değerli bir konuğum ile birlikteyiz bu gün. Kendisi psikolog, oyun terapisti, masal terapisti. Hocam, gerisi ne? Başka neler var, hangi bilezikler var kolunuzda şu an göremediğimiz? Kendinizi tanıtır mısınız?

Tanıtalım! Ben New Jersey State mezunuyum.

Kadinvizyon.biz: Evet.

Türkiye’ye belli bir dönem sonra dönüş yaptım. Türkiye’ye özellikle belli alanlar ile ilgili çalışmalar yapmak için geldim. Evet bazıları oyun terapisti diyor, bazıları masal terapisti; ayrıca kadın ve çiftler üzerine uzun yıllar çalıştım.

Kadinvizyon.biz: Yani, evlilik üzerine mi?

Evet. Çift terapistiyim, aile danışmanıyım –aile terapistiyim diğer adıyla. Çalışmalarımız bu şekilde devam ediyor. Birçok patolojik noktayı ele almaya çalıştık. Merak edenler için Erzurumluyum!

Kadinvizyon.biz: Güzel! Dadaşlar diyarı!

Evet! Yaşımızı söylemiyoruz!

Kadinvizyon.biz: Söylemeyelim! Hissettiğimiz yaştayız değil mi hocam? Doğru mu?

Evet! Çok güzel bir tespit! Hissettiğimiz yaşta olunca zaten mutlu oluyoruz. Yoksa evet beynimizin bir yaşı var- hemen tak diye de konuya girdim- o beynimizin yaşında noktaları keşfedebilmek için, fark edebilmek için beynimizi doğru yönde kullanmak lâzım. Beyninizin yaşı sizi mutluluğa götürecektir.

Kadinvizyon.biz: Hocam, o püf noktaları da sizden zaten ilerleyen dakikalarda alacağız. Şimdi ilk sorumu sorayım o zaman ben. Bu arada ben özellikle çok fazla görünmüyorum, güzelliğimden kameralar şaşırmasın diye! Dikkatin sizde olmasını istiyorum açıkçası. Hani bu kamera niye böyle yarım gösteriyor sunucuyu demeyin!

Hocam, o zaman ilk sorumu sorayım size: toplum olarak psikolojimiz nasıl? Yeni geldiniz Türkiye’ye. Peki Türkiye’yi, Türk vatandaşlarının psikolojisini nasıl görüyorsunuz? Yani şu zamanda özelikle son zamanlarda trafikte bıçak seçmeler, silah çekmeler. Sanki herkes asabi gibi hissediyorum ben bir vatandaş olarak. Ne diyeceksiniz?

Evet, ciddi anlamda bir öfke probleminin olduğunu görüyoruz. Öfkenin ana sebebi de öfkeyi yönetememektir. Şöyle yanlış bir algı var; (oysaki)öfke yönetilebilir; öfke kontrol edilemez. Yani siz bir şeyi baskılayamazsınız; içinizdeki bir durumu, dürtüsel bir durumu ya da herhangi bir durumu. Burada yapacağınız en önemli nokta bunu yönetebilmektir. Türkiye’deki insanların da, dünya genelinde de en çok gördüğümüz, öfkeyi yöneten insanların mutlu olabildiği. Türkiye’de bunun yönetimi kısmımız maalesef düşük. Evet sürekli bir şeyler yaşayabilirsiniz, evet travmalar geçirebilirsiniz, depresyonlar geçirebilirsiniz ama burada ortaya çıkacak stres bozukluklarının verdiği karşılıklar var yani öfke. Özellikle stres bozukluğundan çıkan öfkemiz, bunu nasıl ve hangi dilimde yönetebileceğiz. “Ah, hocam ben ne yapabilirim?” Öfkenizi nasıl yenebilirsiniz? Bir kere mutlu değiliz; olmadığımız için öfkemiz ortaya çıkıyor. Çok basit bir soru soruyorsunuz Türkiye’de: bir hobiniz var mı, diyorsunuz. “ Hocam hobim kitap okumak” diyor. Peki, ne zamanlar kitap okuyorsunuz? “Hocam” diyor, “yılda bir kere kitap okuyorum.” Ya da “3 ayda bir kere.” Bu bir hobi değildir. “Hocam ben tenis oynuyorum.” Peki tenisi ne kadar oynarsınız? “Sadece yaz aylarında.” Bu bir hobi değil.

Kadinvizyon.biz: Hobi düzenli olan bir şeydir.

Evet, bir hobimiz yok. Türkiye’de bir sistematiğimiz olmadığı için şu an gördüğümüz en büyük problemi öke olarak düşünüyorum. Onu da bastırmak yerine yönetmeyi tercih etmenin, yardım almanın en güzel nokta olduğunu düşünüyorum.

Kadinvizyon.biz: Yardım almak diyoruz. Yardım almak çok önemli tabii ama yardım almak için önce kişinin kendisinde bir sorun olduğunun farkında olması gerek. Benim çocukluğumda daha zordu ulaşmak psikologlara; çağımızın insanı Türkiye’de nasıl ve yurt dışında nasıl psikologlara danışma konusunda?

Bunu bir anım ile paylaşmak istiyorum. Türkiye’ye geldiğimde bir özel kanalda yayın yaparken yayın sırasında şöyle bir soru gelmişti canlı yayına ismini vermek istemeyen bir izleyici tarafından. “ Hocam, anlattığınız problemlerin birçoğu bende. Kadınlık özelliklerimi değerlendirince, evet bir terapiste başvurmam gerektiğini düşünüyorum ama ben size gelirsem ve bunu kocam duyduğunda bana şunu söyleyecek: sen deli misin?” Psikolog kavramının karşılığıyla ilgili böyle bir yanılgı var. Sanki psikoloğum deyince, deli doktoru olduğunu… Evet “deli” dediğimiz kısmı da aslında biraz açıklamak lâzım, deli kime denir diye. Deli ciddi bir patolojisi olan, şizofren gibi benzer ağır hastalıklar sonucu meydana gelen bir kavram diye Türkiye’de kullanılıyor. İnsanlar sadece şizofrenlerin psikologlara gittiğini, (sadece) mutsuz insanların gitmediğini düşünüyor.  Amerika’dan bir örnek ile bağlamak istiyorum: ilk çift terapisi yapmaya başladığım dönemlerde bir aile geldi. Sorunlarını konuşmaya çalışıyorum, cevaplarının birçoğu pozitif yani negatif bir cevap yok. Aile şunu dedi en sonunda: “hocam siz herhalde negatif bir durum arıyorsunuz ama biz negatif bir durum için gelmedik size.” Peki ne için geldiniz? dedim. Benim için mesleki olarak müthiş bir dersti, mesleğime başladığım ilk yıllarda müthiş bir deneyimdi. “ Biz checkup yapmaya geldik” cevabını verdi.

Kadinvizyon.biz: Ne kadar güzel! Sağlık durumunun checkup’unu yaptırmak için.

Biz ilişkimizi gözden geçirmek istiyoruz dedi. Hemen aklıma şu gelmişti: arabalarımıza bakım yaptırıyoruz değil mi?

Kadinvizyon.biz: Aynen!

Arabanın 15 bin bakımı, 30 bin bakımı… Kendi bakımımızı yaptırıyor muyuz ruh olarak? Ruh sağlığımızın bakımına döndüğümüzde karşımıza ne kadar büyük güzellikler çıkacak belki de bunu fark edeceğiz.

Kadinvizyon.biz: Aynen öyle, kesinlikle çok önemli. Dolayısıyla o checkup’u yaptırmaz isek, ileriki yaşlarda işte çocukluktan başlayarak aslında, sorunlar başlıyor. Ama ben çocukluktan belki de bebeklikten, hatta onun da öncesine gitmek istiyorum. Hocam bir insan 50 yaşına da gelse, sorunlarıyla size geldiğinde anladığım kadarıyla siz onun 0-6 yaşına iniyorsunuz, değil mi?

Evet.

Kadinvizyon.biz: Bu 0-6 yaşın önemi nedir hocam? Anlatır mısınız bize?

Bu 0-6 dediğimiz 0-6’nın karşılığını bilmiyoruz. Klasik bir Josephin koltuğu var. Danışan o  koltuğa uzanır ve siz o kişinin geçmişine gidersiniz. 0-6 dediğimiz dönem bizim bilincimizin açık olduğu yani bilgilerin direkt beyne kaydolduğu bir dönemdir. Yani inşaatın temelidir. Beynimizin temeli 0-6 yaş döneminde gerçekleşiyor ve bu dönemde yaşadığımız bütün olgular, örneğin siz beni çarşıda pazarda gördünüz, ya da oturduğunuz masada gördünüz, beni görünce ayağa kalktınız, tokalaştınız. Ayağa kalkmanızda, o tokalaşmanızda bir şema var. Şema, 0-6’dan geliyor. Siz ilk kim için ayağa kalkmıştınız? Düşünün bakalım evde?

Kadinvizyon.biz: Evde mi?

Evet kim için ayağa kalktınız, hürmet gösterdiniz?

Kadinvizyon.biz: Yani dedelerim için olabilir. Ananeler dedeler, sonra okulda öğretmen.

Mesela bakın baba demediniz. Muhtemelen dedeniz ile ilgili bir nüanstı. Dedenizin şeması var şu anda sizde. Bu arada sizi de incelemeye başladık!

Kadinvizyon.biz: Eyvah, eyvah!

Dedenizin şemasında şunu gördük: siz dedeniz ile beni aynı şemaya koydunuz. Hocam bu ne demek? Dedenizden gördüğünüz benzer saygı semptomlarını bende de arayacaksınız. Siz ayağa kalkınca hürmet edilecek bir adam olarak gördüyseniz beni, benim dedeniz gibi davranmamı bekleyebilirsiniz. Dedeniz gibi size hürmet edeni dedeniz gibi sizi seven bir noktada beni görebilirsiniz.

Kadinvizyon.biz: Rejimde olmasaydım bir dondurma ısmarlatırdım artık size! Anladım, yani 0-6 yaş bilincimizin açık oldu yaş ve ne ekersek onu mu biçiyoruz bu 0-6 aralığında?

Kesinlikle! Evet öyle bir dönem ki, maalesef tamiri olmayan bir dönem. Yani 0-6. Bu yaş aralığı da ikiye bölünüyor bu arada: 0-3 birinci dönemdir.

Kadinvizyon.biz: Evet, ergenlik olarak.

İlk ergenlik olarak geçer. İkinci dönem ise 3-6’dır. 0- 3 bizim için özellikle daha da önemli olabilir örneğin, birçok patolojik rahatsızlık 0-3 yaş aralığında meydana gelir. Aral dönem ve oral dönemde çocuğunuzun altını zamanında temizlemeniz, çocuğunuza zamanında yemek yedirmeniz, bunların hepsi bu dönem ile ilgilidir ve border line, şizofreni ve benzeri birçok rahatsızlığın ana dönemi bu sebepten kaynaklanır. Psikolojideki birçok rahatsızlığın ana sebebi bu dönemden kaynaklanır. Psikolojideki birçok rahatsızlık hatta bütün rahatsızlıklar diyebiliriz ki doğuştan değil, sonradan öğrenilerek ve değişerek ortaya çıkar.

Kadinvizyon.biz: Hocam, burada çok önemli bir hususa değindiniz ki, benim ilerleyen sorularım içinde bu zaten vardı. Ben sizin bir eğitiminize katıldığım için… Evet hocamın bir eğitimine katılmıştım. Orada da söylediniz. Örnek verelim mesela annelere, babalara, halalara, teyzelere, bir bebek ve çocuk ile ilgilenen tüm insanlar bunu öğrensin. Mesela dediniz ki, çocuğun altının geç temizlenmesi, sütünün geç verilmesi ya da çocuk bunlara hiç ihtiyaç duymazken bu ihtiyacı varmış gibi erken davranılarak ihtiyaçlarının karşılanması çocuğa nasıl etki eder?

Bunlar insanlara çok basit gelebilir öncelikle: ne olacak ki, çocuğun altını 5 dakika sonra değil 10 dakika sonra temizleyeyim. Siz o an fark edemiyorsunuz.

Kadinvizyon.biz: Ama önemliymiş!

Tabii. Çocukta gereksinimler meydana geliyor yani kodlamalar meydana geliyor. Kendisini yetersiz hissetmesi, kendisini değersiz hissetmesi, kendisini güvende hissetmemesi bunun bir karşılığı. Bu değersizlik ve yetersizlik hissi çocukta başka bir semptom meydana getiriyor. Yani demek ki benim fizyolojik ihtiyaçlarım, benim güvenlik ihtiyaçlarım gerçekleşmiyor ise, benim hiçbir şeyim hallolmayacak endişesine kapılıyor çocuk. Güvenlik dediğimiz bir basamağı var çocuğun. Fizyolojik ihtiyaçlarından sonra gelen en büyük basamağıdır. Güvenlik ihtiyacı karşılanmayan çocukların beyinlerinde başka semptomlar meydana gelir.

Kadinvizyon.biz: Ne olur mesela öyle çocuklar?

Çocuk güvensizlik meydana geldiği için patolojide bunun daha ilerleyen yaşlarda karşılığını bulur. Değersizlik hissi bu noktada oluşur ve bu patoloji hissi onu başka bir noktaya götürebilir. Hiç fark edemediği olaylar onun için çok kötü anlama gelebilir. Arkadaşlarıyla diyaloglarıyla, yeni bağlanmalarıyla ilgili problemler yaşayabilir. Bunun için, anne babalarının kafasını çok karıştırmadan şunu diyelim: çocuğunuzun 0-6’da yaptığınız her hareket, onun ömrün yansıtacak. O nedenle, her hareketimize -ama kaygılanmadan- dikkat edelim!

Kadinvizyon.biz: Genel olarak nasıl davranmalılar peki bu yaş grubunda?

Şimdi şöyle bir özellik de var, ayırt etmek gerekiyor: iki nesil öncesine döndüğünüzde insanlar ortalama 8-9 kardeşli. Şimdiki nesilde çocuklar genelde bir kardeş ya da bir evlada sahipsiniz. Bu fark edemeden bizim çocukları narsizme doğru ittiğimiz dönemler oluşuyor. Nasıl yani çocuğumuz çok güzel, çok iyi, nar tanesi, nur tanesi annesinin bir tanesi. Çocuk kendisinin eşsiz ve farklı bir şey olduğunu sanıyor. Bu eşsizlik ve farklılık duygusu çocukta benzer benlik ile ilgili başka nüansları ortaya çıkartıyor. Bunların önüne geçmek adına evet çocuğa değeri kadar değer vermek gerekiyor. Değeri üstüne başka bir değer ile geçtiğiniz anda çocuğun kendi dinamikleri delinebilir. O yüzden ricamız, değerli anneler çocuklarınızın kıymeti içerisinde sınırlar koyarak… Nasıl olacak bu hocam? Çocuklar karşılıklı olarak -böyle siz ile benim konuştuğumuz gibi- diyalog kurulcak ya da terapötik ittifak kuracağımız kişiler değillerdir. Çocuklar ile daha çok metaforlar kullanılarak (iletişime) geçilebilir. Bunun da en güzel örneği çocukların duygu durum durumunu anlamanız lazım. Duygu durumu nedir? Çocuk neyi yansıtmak istiyorsa size… “ Evet çikolata yemek istediğin için bugün bakkala gitmek istiyorsun.” “Çikolata yemek istediğin için markete gitmek istiyorsun” diyerek öncelikle çocuğun duygusunun ne olduğunun yansıtmalıyız.

Kadinvizyon.biz: Yansıtacağız. Diyelim ki o, “anne ben çikolata yemek istiyorum” dedi, anne olarak ne diyorsunuz bana?

“Sen şu an çikolata yemek istiyorsun çünkü çok acıktın.” Ama 30 tane çikolata yemek istiyorsa, “30 tane çikolata yemek doğru değil” diye bir sınır koymamız lâzım. Sonra, “1 çikolata yiyerek de mutlu olabilirsin” diyerek bir alternatif üretmem gerekiyor. Bakın; bir, duygusunu yansıttım. Biz ne yapıyoruz? Hop, ver onu elinden; alıyoruz. Örneğin 30 kurabiyeyi çocuk kucağına almış, mutfaktan geliyor. Çocuk geldi; çocuğa bir tercih, seçim sunmuyoruz. Çocuğa desek ki, “30 kurabiye almayı mı tercih edersin, 1 kurabiye almayı mı?” Tabii ki 30’u seçer ama deseniz ki, “ 1 kurabiye almayı mı tercih edersin, yoksa hiç kurabiye almamayı mı tercih edersin?” Bunu dediğiniz an çocuğa bir tercih, bir seçim (hakkı veriyorsunuz).  Bu, Amerika’da çok kullanılan “choose” (yöntemi) yani tercih sunuyorsunuz.  Biz bunu yapmıyoruz. “ver onları, bu saatte zararlı, hepsini yiyemezsin”  diyoruz. Ne oluyor bu kez çocuk? Siz onun duygusunu yansıtmadığınız için… Örneğin, “Efe, şu an kurabiye yemek istiyorsun çünkü açsın. Kurabiye senin için bir mutluluk.” Bunların hepsi duygu yansıtması. “ama 30 kurabiye yersen, midende problem olabilir.”. Alternatif ise şu: “1 kurabiyeyi yemeyi mi tercih edersin, yoksa hiç kurabiye yememeyi mi?” Bu yüzden çocukların duygularını yansıtıp alternatiflerini sunmak zorundasınız. Bugünkü en büyük problemimiz bu.

Kadinvizyon.biz: Peki hocam, o zaman hemen şu soruma geleyim çünkü çok bağlantılı oldu. Şimdi zamanımızda bir moda var: işte veliler söylüyorlar, “ben çocuğuma arkadaş gibiyim.” “ Anne baba gibi değiliz ki, biz arkadaşız çocuğumla.” Bu çok güzel bir şeymiş gibi ifade ediliyor. Bu konuda ne diyeceksiniz? Bu doğru bir şey mi?

Söylemde güzel. Çocuk ile arkadaş gibi ama arka planda sınırlı ebeveynlikler oluşarak (olmalı). Çocuğun şöyle bir durumu vardır: her çocuğa sınır koymak zorunda değiliz. İhtiyaç halinde çocuğa sınır konur. İhtiyaç olmadan sınır koymaya gerek yoktur.

Kadinvizyon.biz: Açalım ama bunu.

Siz arkadaşlarınıza sınır koyuyor musunuz?

Kadinvizyon.biz: Tabii, koyarız.

Çocuğunuza da koyabilirsiniz. “Arkadaşça” deyince, sanki arkasındaki gerçek şeyi göremiyoruz. “Hocam biz arkadaş gibiyiz.” Arkadaş gibisiniz de, arkadaşınız size sürekli bir istek ve talepte bulunuyor da, siz o istek ve talebin hepsini yapıyor musunuz?

Kadinvizyon.biz: Yapılmamalı!

Sınır koyacaksınız. “ Ya tatlım, çok iyi arkadaşız, biz seninle dostuz, vaktimiz çok iyi geçiyor ama ben bunu yapamam.” Bu, sınır koymaktır ama şunu dersiniz değil mi? “Seni anlıyorum. Senin bana ihtiyacın var. Bunu yapamam ama ben bu konuda sana yardım etmesi için Ali’ye haber verebilirim.” Bakın alternatif sunduk. Çocuğa da bunu yaptığımızda neden doğru sonuca gitmeyelim?

Kadinvizyon.biz: Hocam hatta bu sınır koyma, ben videonuzu izlettiğinizde öğrenmiştim, bebeklikte başlamalı değil mi? Bunun için de örneğiniz vardır mesela, bir videonuz vardı. Bebeğe bile anne sınır koyuyor. Neden önemli bu?

Çocuk, doğduğunda boş bir levha. Hiçbir şey yok o levhanın içerisinde. Levhanın içerisini oldurmak gerekiyor. Bir tablo diyeyim buna. O tablo ve levhayı doldururken sizin belli dinamikleri görmeniz gerekir. Çocuk sınırsızlığı öğrenir ise, hiçbir zaman kendine sınır koymayacaktır. Yani bir araba düşünün, fren sistemi yok. Gaz var, gidiyor. Fren sistemi yok. En iyi ihtimal yakın bir yerde ne yapacak? Toslayacaktır bir yere. Çocuğu da böyle kabul edin. Çocuk kendisini ifade etmeye başladığı dönem itibariyle sınırları olmalı ama bu sınırı bize kendisi gösteriyor. Tekrar ifade edelim: sınırı biz koymuyoruz. Sınırı o bize hissettiriyor ve biz bu sınırı koyuyoruz.

Kadinvizyon.biz: Evet, ihtiyacı olduğunu anlıyoruz zaten değil mi? Aşırıya gitme, talep etme durumu fazlaca oluyor. Mesela nasıl sınır koymuştu anne? Bebeğiyle oynarken, bebek ona gülücükler atarken annesi de bu gülücüklere karşılık veriyordu fakat sonra bir ara anne çocuğun gülüşüne karşılık vermedi, başını yana çevirdi ve daha ciddi bir yüz ile bebeğine bir müddet baktıktan sonra tekrar gülücüklere başladı.

Evet, bir nötr durumdan bahsediyoruz. O an nötrleşmekten bahsediyoruz. Anne bir anda nötrleşebilir.

Kadinvizyon.biz: Veliler bunu uygulayabilirler yani?

Tabii. Nasıl nötrleşilir? Duygu durumuyla ilgili “bak sen farkındasın biz seni daha iyi anlayabiliyoruz ama yeri geldiği zaman bak sana tepkisizlik gösterebiliyoruz” şeklinde ortaya konulabilir.

Kadinvizyon.biz: Hocam, ilginç olduğu için bu küçük anekdotları da sormak istiyorum size. Yine sizin eğitiminizde bir örnek vermiştiniz. Çocuğun süresinden fazla emzirilmesi ya da eksik emzirilmesi, ileride ne gibi sorunlara yol açabilir? Aileler bunlara dikkat etsinler.

Bu konuda Melanie Klein’in çok güzel bir açıklaması var Haset ve Şükran (isimli) kitabında. Bu kitabı okumalarını tavsiye ederim, müthiş bir kitaptır. Melanie lise mezunudur ama Freud’dan çok ciddi destek almış ve kendisini ortaya koymuş ve ifade etmiş birisidir. Melanie diyor ki, “eğer siz anne sütünü fışkırarak içirirseniz çocukta haset oluşur.

Kadinvizyon.biz: Yani sütün çok geldiği anda, fışkırdığı bir anda deyim yerindeyse, çocuğa süt içirmeyecekler.

Evet. Fışkırarak içirirseniz diyor, çocuk haset bir çocuk olacak.

Kadinvizyon.biz: Kıskanç bir çocuk olacak ileride.

Ama diyor, sütü normal seviyede içirirseniz, çocukta şükran duygusu olur. Bakın, bu bir bakış açısı sadece. Bu, bir. Biz özellikle oral dönem dediğimiz 0 ile 18 ay arasındaki dönemde anne sütü tam alınmaz ise, anne sütü eğer tam şekilde meydana gelmez ise, daha sonraki dönemlerde özellikle 18’den sonra bağımlılıkların geliştiğini görüyoruz.

Kadinvizyon.biz: Her türlü bağımlılık mı hocam bu?

Her türlü, evet. Bu, her türlü bağımlılıklar için geçerlidir. Bu bağımlıklar içerisinde alkol bağımlılığı, sigara bağımlılığı, cinsel bağımlılıklar, sevgi bağımlılıkları… Hemen şu örneği verelim: mesela kız çocuklarında anne sütü problemi varsa…

Kadinvizyon.biz: Eksik içmiş ise…

Evet, eksik içmişse, şu meydana geliyor: anne sütü eksik olduğu için kızımız çabucak birilerini seviyor: şıpsevdi. Erkek ise daldan dala konuyor. Daldan dala konar konar konar.

Kadinvizyon.biz: Çapkın erkek!

Biz çapkın erkek diyoruz ama aradığı şey onun aslında çapkınlık değil. Tamamlanmayan şey ne biliyor musunuz? Beyindeki o sevgi damarları tamamlanmıyor. Neden? Çünkü gerçekten onu tamamlayacak bir yöntem 0-6’ta vardı, sütte kendisini tamamlayamadı, emme duygusu gelişmedi, sonra ne oldu? Bu sevgiyi dışarıda arayarak kendi nüanslarına çevirmeye başladı.

Kadinvizyon.biz: Anlıyorum hocam! Dolayısıyla idealini de söyleyelim bu emzirme süresinin o zaman?

İdeal süre en az 18 ay, mümkünse 24 aya kadar devam etmelerini rica ediyoruz. Daha sonra da 30.ay’da lütfen ama lütfen odasını ayırın. Daha önce odalarını ayırmalarını istemiyoruz. Neden? Çünkü bu çocuk ile ilgili. Amerika’da çocuklar doğar doğmaz ayrılır.

Kadinvizyon.biz: Evet, filmlerde görüyoruz. Ses alan bir şey koyuyorlar oraya.

Evet ama biz hem kültür yapımız gereği, bağdaşımlarımız gereği, çocuğun dinamikleri gereği ricamız…

Kadinvizyon.biz: 30. Aydan sonra…

Evet, 30.aydan sonra odaları ayırmak daha iyi.

Kadinvizyon.biz: Hocam, çocuklardan başladık, çocuklardan devam edelim sonra yetişkinlere geçeceğiz. Teknoloji bağımlılığı hocam, büyük tehlike!

Bugün 10 aileden 8’inin çocuğunda teknoloji bağımlılığı var. Çok ciddi bir rakam bu. Bunlar belli kuruluşların araştırması sonucu elde edilmiş sonuçlar. Bu, 10 çocuktan 8’i teknoloji bağımlısı demektir. Hep ilk soru şu akla gelir: bir çocuk neden teknoloji bağımlısı olur? İkinci soru, hocam biz teknoloji bağımlılığından nasıl geçeceğiz? Önce sorunun cevabını bursak, tedavinin de cevabını bulmak kolaydır.  Bizim gerek oyun terapisinde, gerek masal terapisinde temele aldığımız bir şey var: çocuk merkezli. Çocuk merkezli terapilerin ana hedefi, çocuğun kendisini merkeze alıp kendi kendine iyileşmesini sağlamaktır. Şimdi biz sebebe bakıyoruz. Neden çocuklar teknoloji bağımlısı oluyorlar?  Değerli okurlar, değerli izleyiciler de bunu görecekler ki, çocukların bağımlı olmasının asıl sebebi annesinin öncelikle ve babasının ilgi alakası. İlgi alakası olmayan her ailenin çocuğu teknoloji bağımlısı oluyor. “ Hocam biz ne yapalım, bir sürü şey aldık, ona telefon aldık.” Evet, o gün silahı eline verdiniz. Çocuğa dedik ki, “bizim ailenin dışına çık sen artık. Sen kendince yeni faaliyetler yap.” Bir ailenin çocuğuyla ilgili problemi varsa, teknolojiyle ilgiliyse bu özellikle, hemen kendisine bakmalı. Anneyle olan ilişkiye baksın, babayla olan ilişkiye baksın, diğer kardeş ile olan ilişkiye baksın ve ilişki düzeyine göre ne yapacaktır; sorunun nereden geldiğini görecektir. Şimdi çocuğun duygu durumunu anladık. Çocuk ilgisizlikten, çocuk kendisinin anlaşılmamasından ve çocuğun duyguları yansıtılmadığından dolayı bu semptomda. Peki sınır koyabiliyor musunuz? Sınır koyabilmeniz için çocuk ile olan diyaloğunuz gelişmeli. Yoksa sınır koyamazsınız. Sınır koydunuz mu? Peki alternatif ne sunacaksınız? Alternatif sunmadan çocuğun teknoloji bağımlılığını başka bir noktaya çekemezsiniz.

Kadinvizyon.biz: Yani, bir bağımlılığı çözebilmek için başka bir…

Alternatif sunmak gerekecek ki, çocuğu bu noktadan çekelim.

Kadinvizyon.biz: Nasıl? Bir örnek verelim hocam!

Teknoloji bağımlılığı olan bir çocuğun, özellikle bir erkek çocuk diyelim, çocuk hareketli bir çocuk ise özellikle, belli spor dallarına yönlendirilebilir. Nasıl olacak hocam bu? Tekvando özellikle masum bir spor karateye göre.

Kadinvizyon.biz: Daha savunmaya yönelik…

Daha savunmaya yönelik olduğu için. Hareketli çocuğun tekvandoya yönlendirilmesini isteyebiliriz. Biz alıyoruz çocuğu, illa diyoruz ki, “sen gitara gitmelisin, sen saza gitmelisin.” Hayır! Bakalım çocuğun zekâ türü hangisine yatkın?

Kadinvizyon.biz: Çok önemli ki, sorularımdan biriydi. Aynen öyle! Çocuğun zekâ türü neyse, eğitim bile ona göre verilmeli.

Biz bunu bilmiyoruz; ne diyoruz: hayır. Özellikle belli aileler çocuklarının ne yöne gideceğini bilmediği için, en kısa yol “mahallemizde bu vardı.” Tamam, mahallenizde başka şeyler de olabilir, buna göre bir değerlendirme yapmamız gerekecektir ve bu kaçınılmazdır.

Kadinvizyon.biz: Hocam bu noktada sizin bir “poliçe” kavramınız var Bu nedir? Onu da anlatalım mı?

Poliçe aslında kullanılabilecek müthiş bir yöntem. Poliçeyi şu an Türkiye’de çok iyi değerlendiremediğimizi düşünüyorum. Daha iyi ele alabiliriz inşallah geçen günlerde. Poliçe şu: bir çoğumuzun arabası var. Arabayı alırken hepimiz kaza yapmaktan endişe ediyoruz, kaza yaparsak arabamızın hasarını nasıl ödeyeceğiz diye. Kasko şirketine başvuruyoruz. Gidiyoruz kasko şirketine diyoruz ki, “benim arabamı kaskola. Benim istemediğim bir durumda, bir kaza olduğunda onu sen karşıla” diyoruz. Kasko şirketi bize “okey, ben bunu size sağlayacağım” diyor. Bunu sağlarken bir anlaşma yapıyor bizimle. Diyor ki, “eğer arabayı alkollü kullanmayı tercih ederseniz, ben bu arabanın parasını ödemem”. Yani bir anlaşma yapıyor bizimle.

Kadinvizyon.biz: Evet aynen öyle. Şartını koyuyor ortaya.

Arabanız çalındığında ben yine bunun parasını ödemeyeceğim, diyor. Bunu dediği an gerçekten kasko ödemiyor. Ben de çocuklara başta bu işi yapalım diyorum. Örneğin, kardeşler kavga ediyorlar. Arabanın arkasında ikisi sürekli birbirlerine bağırıyor, çağırıyor, vuruyor. Arabayı sağa çektikten sonra arkaya dönseniz, “ eğer birbiriniz ile kavga etmeyi tercih ederseniz, akşam eve gittiğinizde çizgi film izlememeyi seçmiş olacaksınız.” Şimdi, tercih-seçim, tercih-seçim… Nasıl oluyor bu? Siz Bu bir ödül-ceza değildir. Siz başta bir kontrat yapıyorsunuz. Ödül ceza sonradan meydana gelir ve yapacağı duruma göredir. Çocuğun elinde 2 olgu var. Biz baştan diyoruz ki, bak dostum, sen eğer kardeşin ile kavga etmeyi tercih edersen, sonra çizgi film izlememeyi seçmiş olacaksın.” Başta sunulan şeyler farklıdır. Bunu ifade ettiğinizde çocuk, “a, ben tercih ve seçim yapmalıyım” diye düşünüyor. Biz yaratıldığımızdan beri tercih-seçim yapmak için uğraşıyoruz. Siz buraya gelmeyi tercih ettiyseniz bu koltukta oturmayı seçmiş oldunuz. Bunları çocuğa bırakabilirsek müthiş bir çözüm, müthiş bir silah ve çocuklarımızı gerçekten yönetebilir ve çocuklarımızı gerçekten daha iyi anlayabiliriz diye  düşünüyorum.

Kadinvizyon.biz: Hocam, şu konuyu anlamadım:mesela çocuğa diyoruz ki biz veliler, büyükler: “ fen bilgisi dersin 9 gelirse, yükseltirsen notunu, sana bisiklet alacağım.” Bu, ödül müdür, bir poliçe gibi midir?

“Yükseltirsen” dediğiniz için, bu ödül-cezadır. Onu değiştirelim!

Kadinvizyon.biz: Nasıl diyelim?

“Bu sene güzel bir dönem geçecek. Senin 2 tercihin var. İster ders çalışmayı seçmelisin, ister ders çalışmayı seçmemelisin. Ders çalışmayı tercih edersen, bisiklet kazanmayı seçmiş olursun.” “Sen eğer derslerine çalışmayı tercih edersen, devamında bisiklet kullanmayı seçmiş olacaksın.” Ama biz daha çok poliçeyi ödül-ceza’dan ayırt edebilmek için, seçimlerde kullanmalıyız yani negatifler üzerinde kullanmazsak daha doğru olacak. Aile her sıkıştığında “hocam yemek yemiyor, o zaman yemek yemeyi tercih ederse, dışarı çıkmayı seçmiş olacak”… şeklinde böyle dayatmalardan ziyade, çocuğun kendi dinamiklerini ele alıp o dinamiklere göre sunum yapmak bizi daha da iyi sonuçlara götürecek. O yüzden buradan tekrar ifade edelim: özellikle çatıştığınız konular üzerinde yapın. Ve merak etmeyin, çocuk böyle 1 kerede, 2 kerede bunu yapmıyor, bu poliçe belki 9 kez bozulacak.

Kadinvizyon.biz: Bozulacak, çocuk uymayacak yani.

Ama burada sınır koyan anne ya da sınır koyan baba ne olursa olsun poliçen devamına koyduğu şeyi gerçekleştirmeyecek. Bu çok önemli.

Kadinvizyon.biz: Yani söylediğinde istikrar olmalı değil mi?

İstikrar olmalı, devam ettirmeli.

Kadinvizyon.biz: Hocam, siz diyorsunuz ki, bize gelen yani psikologlara gelen çocuklara baktığınızda, yüzde 60 anne-baba sorunludur diyorsunuz. Doğru mudur?

Evet, genelde aldığımız vakaların –patoloji durum yoksa- gelen sorunların birçoğu anne babayla ilgili. Şunu diyoruz çiftlere, “bakın biz sizin çocuğunuzu terapi ediyoruz ama siz de terapiye geçmelisiniz, terapiye geçmezsiniz sorun çözülmez.”

Kadinvizyon.biz:Peki diyelim bir anne çocuğunu getirdi. Genelde kadınlar –bilmiyorum yanlışsam ne olur düzeltin ama- bu konuda daha duyarlı ama diyelim ki sorunun asıl kaynağı baba ve baba terapiyi kabul etmiyor. Nasıl bir çözüm önerisi sunuyorsunuz?

Babayı yönetmeye çalışıyoruz tabii. Zor bir durum.

Kadinvizyon.biz: Evet.

Babayı yönetmeye çalışmanız gerekecek. Babayı yönetmezseniz yine çözüm olmayacak. Anne tek başına, çaresiz, kurban rolünde. Kurban rolünde olan anneyi çıkarmam lazım. Eğer kurban rolünden çıkarmazsam, anne kendisini ifade edemeyecek ve anne daha başarısız bir duruma doğru gidecek. O yüzden yönetmeye çalışıyorum, mümkün olduğunca babayı getirmeye çalışıyorum. Elbette baba gelmediğinde çaresiz kalabiliyoruz, bu noktada terapiler yarım kalabiliyor.

Kadinvizyon.biz: Yani, şuna inanın: uzmanların ortak görüşü bu. Çocukta bir sorun varsa, gerçekten anne ve baba bir şeyi fark etmeden, istemeden, bilinçsizce yanlış yapıyordur. Asla bir kasıt aranmıyor değil mi hocam? Yani bilinçsizce yaptığımız o kadar çok şey var ki. Mesela hemen bir örnek vereyim: geçenlerde beni üzen bir olay ile karşılaştım. Dolaşıyoruz kardeşimle çayırda, bir velinin çocuğuna geri zekâlı diyerek toplum içinde bağırdığını duydum ve bu bizi çok üzdü. Yani bu bilinçsizce yapılan bir yanlış. Çocuğundan kesinlikle nefret etmiyor ama o an onu söylemesi ileride biz vatandaşlara işte bence bozuk yol, çarpık elektrik, bozulmuş su olarak geri dönecek. Yani o çocuğa geri zekâlı denmesi toplum içinde bizi de etkileyecek, yanlış mı düşünüyorum?

Evet, değersizlik çalışıyorsunuz çünkü. Yani değer çalışacağınıza çocuğa değersizlik çalışarak, sen bu işi başaramayacaksın diyoruz ve çocuk bu noktada hırslanıp ya daha çok şey yapmak istiyor ya da ben değersizim, benden bir şey olmayacak, o yüzden boşuna uğraşmayayım, böyle kalsın demek istiyor. Tam da burada bakın kırılma. Onun asıl değer hissettiği yer ebeveynler. Yani önce anne babasından bu değeri hissediyor. Bu değerin karşılığı boş olunca ne oluyor bu kez? Dışarıda değer aramaya başlıyor. Onun için değer dışarıda neyle kabul görür? Belki sigara içmekle…

Kadinvizyon.biz: Belki eroin kullanmakla…

Evet, belki eroin kullanmakla, belki de başka bir bağımlıkla. Eğer anne sütü ve diğer dönemler ile ilgili patoloji gözükmüyorsa daha sonra oluşacak bağımlıkların birçok sebebi bu tür boşlukları doldurma (ihtiyacından) kaynaklanıyor.

Kadinvizyon.biz: Lütfen çocuklarınıza, bırakın topum içinde, evde bile geri zekâlı, aptal, sen ne anlarsın ki dememeli ve başka çocukları da örnek göstermemeliyiz.

Buna göre davranmalıyız.

Kadinvizyon.biz:Hocam bu arada gerçi hep vardı ama son zamanlarda iyice ortaya çıkı. Çocuklara cinsel taciz konusu ve çok iyi niyetli insanlar var özellikle öğretmen kesimi tabii ki çocuklarını korumak istedikleri için ama hata yapılabilir. Burada çocukları cinsel tacizden korumak için atıyorum işte belli bölgeler konusunda, yasaklı bölgeler konusunda bilgi verilirken hatalar yapılabilir. Çocuklar da zaten çok meraklı. Cinsel eğitim nasıl verilmeli çocuğa?

 -DEVAM EDECEK-

Röportajımızın ikinci videosunda yer alacak ana başlıklardan bazıları şu şekilde:

  • Çocuğa cinsel eğitim nasıl verilmeli?
  • Erkek çocuklarına yapılan sünnet merasiminin ileriki yaşlarda görülen kadın şiddetine etkisi var mı?
  • Anne babalara okulların açılması öncesinde tavsiyeler: Çocuğunuza 1 ay süre tanıyın!
  • Çocuklar sahip oldukları zekâ türüne göre eğitilmezler ise başarısız ve de mutsuz olurlar
  • Otizm kalıtsal mı?
  • Her hareketli çocuk hiperaktif midir?

 

Etiketler: 0-6 yaşAile TerapisiArzu BaşlantıCinsel TacizCinsel terapiÇocuk ve psikolojiDr. Serhan DoğanHiperaktiviteİlk ergenlikMadde bağımlılığıMasal terapisiOyun terapisiPsikologPsikoterapistRöportajToplumsal cinsiyet
Arzu Başlantı

Arzu Başlantı

İlgili Yazılar

MÜSİAD, İnfial Yaratan Kitabı Kınadı
Çocuklar - Gençler

MÜSİAD, İnfial Yaratan Kitabı Kınadı

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Kadın Grubu Başkanı Müge Öz, son yıllarda gittikçe artan çocuk istismarı ve toplumda infiale...

- Kadınvizyon Basın Merkezi
29 Mayıs 2019
Kadın Sayısı Yüksek Öğrenim Kurumlarında Daha Az
Başarılı Kadınlar

Kadın Sayısı Yüksek Öğrenim Kurumlarında Daha Az

“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için Sistematik Eylem (SAGE)”projesinin paydaşlarından olan Kadir Has Üniversitesi, projenin detayları hakkında bilgi vermek amacıyla 14 Mayıs...

- Kadınvizyon Basın Merkezi
16 Mayıs 2019
Bir Çocuk Güvende Değilse Hiçbir Çocuk Güvende Değil!
Çocuklar - Gençler

Bir Çocuk Güvende Değilse Hiçbir Çocuk Güvende Değil!

Mor Çatı tarafından yayımlanmış bulunan 23 Nisan basın bildirisidir. Aynen yayımlıyoruz: “23 Nisan Çocuk Haftası’nda şunu bir kez daha hatırlamalıyız:...

- Kadınvizyon Basın Merkezi
25 Nisan 2019
Kim Demiş Melekler Kanatlı Olur Diye? Onun Kanadı Yok ki: Huriye Azçiçekli-1.Bölüm
Başarılı Kadınlar

Kanatsız Yeryüzü Meleği: Huriye Azçiçekli Röportajı-2. Bölüm

Kadinvizyon.com: Evet, Huriye Hanım’cım! Geçen Perşembe toplandığınızda mesela 24 kadınmışsınız ama ortalama 15-24 arası değişiyor kadın sayısı…? Belli olmuyor! Hastalığı...

- Arzu Başlantı
26 Şubat 2019
Kim Demiş Melekler Kanatlı Olur Diye? Onun Kanadı Yok ki: Huriye Azçiçekli-1.Bölüm
Başarılı Kadınlar

Kim Demiş Melekler Kanatlı Olur Diye? Onun Kanadı Yok ki: Huriye Azçiçekli-1.Bölüm

Her meleğin kanadı olmaz… Doğrusu, insan olmak melek olmaktan da zor. Kemale ermiş insan olmak, kendinden feragati gerektirir; öyle kolay...

- Arzu Başlantı
26 Şubat 2019
Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı ‘İnsan Gelişimi Araştırma Ödülü’ne Başvurular Başladı
Başarılı Kadınlar

Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı ‘İnsan Gelişimi Araştırma Ödülü’ne Başvurular Başladı

Koç Üniversitesi’nde kurulan ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Sürdürülebilir Kalkınma UNESCO Kürsüsü’ nezdinde oluşturulan Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı ‘İnsan Gelişimi Araştırma...

- Kadınvizyon Basın Merkezi
3 Ocak 2019
Devamı
Lütfen yorum yapmak için giriş yapın.

Arama

No Result
View All Result

Hakkımızda

KadinVizyon

KadınVizyon

Kadın Portalı

Vizyon sahibi, yeniliklere açık, kendi hayatını yöneten kadınların internetteki adresi.

YAZARLAR

Arzu Başlantı
  • Kanatsız Yeryüzü Meleği: Huriye Azçiçekli Röportajı-2. Bölüm
Y. Cenker Sarp
  • Sanatta İfade Özgürlüğü
Özgül Şentürk Özenç

    Kategoriler

    • Aşk ve İlişkiler… (175)
      • Aşk – İlişkiler – Romantizm (76)
      • Cinsellik & Seks (46)
      • Evlilik – Boşanma (39)
      • Olumlu Düşünce (29)
    • Çalışma Hayatında Kadın (369)
      • Girişimcilik (247)
        • Başarılı Kadınlar (195)
      • Kariyer (145)
        • Bireysel Gelişim (85)
        • Çalışan Kadın (66)
    • Evli Kadın (889)
      • Annelik (589)
        • Bebek ve Hamilelik (142)
        • Çocuk Eğitimi (84)
        • Çocuklar – Gençler (341)
        • Hasta- Engelli – Özürlü Çocuklar (49)
      • Ev İşleri (308)
        • Dekorasyon (36)
        • Ev Yemeği (52)
          • Püf Noktası (12)
        • Sabah Kahvesi (225)
    • Güncel Haber (3.904)
      • Magazin-Eglence (934)
        • Fal (27)
        • Magazin (898)
      • Sanat – Kültür (240)
        • Edebiyat ve Kitaplar (35)
        • Fotoğraf, Resim ve Heykel Sanatı (23)
        • Müzik (73)
        • Seyahat / Restoranlar (33)
          • Yolculuk Yapma Sanatı (1)
        • Tiyatro – Sinema – Gösteriler (86)
        • TV Dizileri (10)
    • Güzellik ve Sağlık (1.140)
      • Beslenme ve Spor (765)
        • Doğru Beslenme (151)
        • Fitness – Spor – Pilates (58)
        • Ruhsal Sağlık (26)
        • Sağlıklı Kadın (680)
      • Giyim – Moda (36)
        • Giyim-Kuşam (29)
        • İç Giyim (6)
      • Güzellik (363)
        • Cilt Bakımı – Makyaj (44)
        • Güzellik – Estetik (334)
    • Toplumsal (2.082)
      • Çevre ve Enerji Tasarruf (29)
      • Güncel Haberler (1.413)
      • Hayvan Sevgisi (16)
      • Kadın Hakları (126)
      • Sivil Toplum Kuruluşları (168)
        • Sosyal Sorumluluk Projeleri (64)
        • Yardim Etkinlikleri (29)
      • Tüketici Köşesi (450)
    • Yönetim (28)
      • Devam (25)

    Bizi Takip Edin

    Reklam Alanı

    • Trend
    • Yorum
    • En son
    Irak’ta Kadın

    Irak’ta Kadın

    3 Şubat 2018
    Oyuncu Açelya Devrim Yılhan, Virginia Woolf’u Canlandıracak

    Oyuncu Açelya Devrim Yılhan, Virginia Woolf’u Canlandıracak

    28 Eylül 2018
    Dr. Ayşegül Çoruhlu: Asit-Alkali Dengesini Sağlamak Beslenme Kadar Önemli

    Dr. Ayşegül Çoruhlu: Asit-Alkali Dengesini Sağlamak Beslenme Kadar Önemli

    14 Mayıs 2012
    Grinex Capsule Hem Kadın, Hem Erkek Tarafından Kullanılabiliyor

    Grinex Capsule Hem Kadın, Hem Erkek Tarafından Kullanılabiliyor

    23 Aralık 2008
    Alerjik Hastalık Koronavirüs İçin Risk mi?

    Alerjik Hastalık Koronavirüs İçin Risk mi?

    8 Nisan 2020
    Bir Ev Kadınından Hollywood Yıldızı Yaratmak

    Coronavirüs, Estetikleri Patlatacak mı?

    8 Nisan 2020
    Hamilelikte, Kalça Ağrısına Dikkat Edin!

    Hamilelere Coronavirüs Önerileri

    3 Nisan 2020
    El Bakımınız Bugünlerde Daha da Önemli

    El Bakımınız Bugünlerde Daha da Önemli

    3 Nisan 2020

    Facebook

    Facebook Twitter Instagram

    Hakkımızda

    Vizyon sahibi, yeniliklere açık, kendi hayatını yöneten kadınların internetteki adresi.

    Kategoriler

    • Annelik
    • Aşk – İlişkiler – Romantizm
    • Aşk ve İlişkiler…
    • Başarılı Kadınlar
    • Bebek ve Hamilelik
    • Beslenme ve Spor
    • Bireysel Gelişim
    • Çalışan Kadın
    • Çalışma Hayatında Kadın
    • Çevre ve Enerji Tasarruf
    • Cilt Bakımı – Makyaj
    • Cinsellik & Seks
    • Çocuk Eğitimi
    • Çocuklar – Gençler
    • Dekorasyon
    • Devam
    • Doğru Beslenme
    • Edebiyat ve Kitaplar
    • Ev İşleri
    • Ev Yemeği
    • Evli Kadın
    • Evlilik – Boşanma
    • Fal
    • Fitness – Spor – Pilates
    • Fotoğraf, Resim ve Heykel Sanatı
    • Girişimcilik
    • Giyim – Moda
    • Giyim-Kuşam
    • Güncel Haber
    • Güncel Haberler
    • Güzellik
    • Güzellik – Estetik
    • Güzellik ve Sağlık
    • Hasta- Engelli – Özürlü Çocuklar
    • Hayvan Sevgisi
    • İç Giyim
    • Kadın Hakları
    • Kariyer
    • Magazin
    • Magazin-Eglence
    • Müzik
    • Olumlu Düşünce
    • Püf Noktası
    • Ruhsal Sağlık
    • Sabah Kahvesi
    • Sağlıklı Kadın
    • Sanat – Kültür
    • Seyahat / Restoranlar
    • Sivil Toplum Kuruluşları
    • Sosyal Sorumluluk Projeleri
    • Tiyatro – Sinema – Gösteriler
    • Toplumsal
    • Tüketici Köşesi
    • TV Dizileri
    • Yardim Etkinlikleri
    • Yolculuk Yapma Sanatı
    • Yönetim

    Yazılar

    14 Şubat Alerji Anadolu Sağlık Merkezi Araştırma Aşk Bağışıklık Sistemi Bebek Beslenme Bilgi Cilt Cilt Bakımı Cinsiyet Eşitliği Diyet DoktorTakvimi.com Estetik Etkinlik Evlilik Fırsat Eşitliği Grip Haber Hamilelik Kadıköy Kadıköy Belediyesi Kadın Kadın Hakları Kanser Kitap Konser Liv Hospital Makale Manşet Memorial Antalya Hastanesi Müzik Obezite Röportaj Sanat Sağlık Sağlıklı Beslenme Sevgililer Günü Sigara Sinema Sizin Sesiniz Tiyatro Çocuk Öne Çıkanlar

    © 1999 - 2018 Kadınvizyon.com - SaNe Ltd. Şti.

    No Result
    View All Result
    • Ana Sayfa
    • Annelik
    • Aşk ve İlişkiler…
    • Kariyer
    • Güzellik ve Sağlık

    © 1999 - 2018 Kadınvizyon.com - SaNe Ltd. Şti.

    Aşağıdan hesabınıza giriş yapınız

    Şifremi unuttum? Kayıt Ol

    Kayıt olmak için aşağıdaki formu doldurunuz

    Tüm alanların doldurulması gerekiyor. Giriş yap

    Şifrenizi geri alın

    Lütfen şifrenizi resetlemek için kullanıcı adı veya email adresinizi girin.

    Giriş yap