Son üç köşe yazımın sonunda kullandığım “Gülen Düşünceler” sözlerini ilk kez 23 Ocak 1996 da kalın ve büyükçe bir kitabın kapağında gördüm (1). Kitabın yazarı tanınmış sanayici, işadamı ve kültür- sanat adamı olan şakir Eczacıbaşı. Kitabın konusu ise hicvin dev ustası Bernard Shaw (2) (Bernard şoo) ve özdeyişleri.
Gelin bu sözlerin öyküsünü şakir Eczacıbaşı’ndan dinleyelim: 1961 yılının son aylarıydı. Büyük dostum Sabahattin Eyuboğlu’yla (3) o günlerde Eczacıbaşı Kültür Filmleri dizisi üstünde çalışıyorduk. “Yeni Ufuklar” dergisine şoo’dan (Shaw’dan) bir özdeyişler dizisi yapar mısın? Belki de bir kitap oluşur sonunda” dedi. Başlık için ıngilizce olan ve şoo’yu en iyi tanımlayan “wit” kelimesinin karşılığını konuşurken… Eyuboğlu, hemen başlığı da önerdi…: “Gülen Düşünceler.”
Sayın Eczacıbaşı’nın, “Gülen Düşünceler” dizi yazısının ilki, Kasım 1961 de dergide yerini alır. Kitap oluşu da 1995 yılını bulur. Kitabın giriş yazısının hemen önünde üzerinde sadece bir cümle bulunan bir sayfa var: “Gülümsemeyi unutanlar için.” Yazar kitabını onlara adamış olmalı…
Sayın Eczacıbaşı, kitabın ilk sayfalarında şoo’yu şöyle anlatır: Londra, 2 Kasım 1950 sabahı bir haberle sarsıldı: Bernard şoo öldü. Londra da üniversitede 21 yaşımda eczacılık öğrencisiydim. şoo’un tanınmış bir oyun yazarı olduğunu biliyordum ama ıngiltere’nin, tüm Avrupa’nın, dünyanın ayağa kalkmasını anlayamıyordum. şoo’un bulunmadığı bir dünyayı tasarlayamıyor, düşünemiyorlardı sanki!
Ünlü bir Amerikalı tiyatro yazarı ve eleştirmeni (4), şoo’un ölümü üstüne yazdığı bir anı yazıda aklımdan geçen bu soruların yanıtlarını veriyordu:
- “Dünya sanki boşalıverdi… Bilincimizi uyarıyor, dar görüşlerimizi yıkıyor, daha önce düşünü bile kuramadığımız düşünceleri aklımıza sokuyordu.
- Ciddi sayılan şeylerden alaylı söz etmesi, dar görüşlü insanları şaşırtıyordu. Onlara göre ciddiye alınması gereken kişiler gülümsemez, asık suratlı olurlardı…
- Aradan onca yıl geçtikten sonra bile, şoo’un oyunlarını izlerken coşku duymayacak, düşüncelere dalmayacak, kendisini ve çevresini sorgulamayacak , kahkaha atarken içi burkulmayacak bir kimsenin olabileceğini sanmıyorum..
- şoo’un bir amacı da, toplumu sarsmak, insanları düşündürmek, bulundukları yerden kaldırmak, devindirmek, körü körüne yönetilmek ya da yönlendirilmekten kurtarmak “işi bitip de hurda yığınına atılıncaya değin” kendi seçtikleri yüce bir istek uğruna “ileriye, daha ileriye, en ileriye” gitmelerine yol açmaktır.
- Yalnız ilginç oyunlar, üstün yapıtlar yaratmak değildir amacı… Alışılmış, kalıplaşmış, dokunulmaz sayılmış, gelenek olmuş her şeye, her inanca, her kuruma karşı çıkardı.
(Ünlü bir ıngiliz yazarının sözleriyle de) (5), şoo’un karşı gelmediği “tek şey, tren saatleri rehberidir.”
Bernard şoo, benim dünyama şakir Eczacıbaşı’nın kitabıyla girdi. Bu dev insanın özdeyişlerine rastlamıştım fakat, kitaplığımda hiçbir eseri yer almamıştı. Bu eksikliğe şaşıyorum. Beni büyüleyen hiciv ustası ise Will Rogers’dır (Vil Racırz) (6). Los Angeles’te üniversite elektronik mühendisliği öğrencisiyken tanışmıştım özdeyişleriyle ve ilk anda büyülemişlerdi beni. O andan itibaren Vil Racırz’la ilgili basılı ne bulduysam aldım, esprileri ezberimdedir ve yeri gelince kullanırım.
1982 yılında, adına Claremore, Oklahoma (Klermor, Oklohoma) da kurulu müzesini ziyaret etme şansım oldu. Beni gülerek düşündürdüğü için, büstü önünde saygı duruşunda bulundum. Vil Racırz 1935 yazında Alaska da pilot arkadaşıyla birlikte özel uçaklarının düşmesi sonucu hayatını kaybetti.
Müze yetkililerine Türkiye’den geldiğimi ve bir Vil Racırz hayranı olduğumu söylediğimde mutlu bir şaşkınlık gösterdiler. Satışta olan kitaplarından birer adet aldım. Hala kitaplığımda. Dilerim bir gün “Will Rogers’ın Gülen Düşünceleri” kitabını yazma şansım olur!!!
Bu yazı sizleri, Bernard şoo ile buluşturmayı amaçladığından onun bazı özdeyişlerine bırakıyorum sözü:
- ıdeal bir aşk ilişkisi postayla yürütülenidir.
- Bize birkaç deli gerekli artık; akıllı denenlerin tümümüzü ne duruma düşürdüklerini görmüyor musunuz?
- Demokrasi okurken güzel, oynanırken kötüdür.
- Hiçbir şey bilmez, yine de her şeyi bildiğini sanır; böyle biri neden başarılı politikacı olmasın!
- Her savaştan sonra yeni bir dünya kurmaya kalkarlar, bir balık tezgahını bile yönetemeyecek kafalarıyla.
- Eleştirinin intihara göre bir üstünlüğü vardır: ıntiharda kendine; eleştiride başkalarına kıyarsın.
Acımasız hicivlerinden kendisini de sakınmamıştır:
- Birkaç gün önce bahçesinde düşüp de artık yatağından kalkamaz duruma geldiğinde, evinin pencerelerine merdivenlerle tırmanan, gazetecileri görünce, “kafesindeki bir maymun gibi izlenmek istemiyorum” demişti.
- Kendisine bakan hemşireye artık ölmek istediğini, “hurdası çıkmış bir anıtı onarmaya çalışmanın hiçbir yararı bulunmadığını” belirtmişti.
- Ölümünden 3 yıl evvel bitirdiği bir eseri için, “Küçük bir güldürü… Bunaklık dönemimde ancak bu kadar yazabilirim. Hiç değilse… cinayete değil, düşünceye yönlendiriyor insanı.”
- “ınsanlar birbirini severlerse dünyada hiçbir sorunun kalmayacağı öğretilmişti bana çocukken. Bu, çok doğal ve insancıl görünmüştü o dönemde; ama uygulamaya kalkınca sevilecek insanın çok az bulunduğunu; kendimin bile pek sevilecek biri olmadığımı anladım.”
Ölümü ardından yazılanlara ve söylenenlere iki örnek:
- şoo, “Gerçeğin ateşinden damıtılmış bir som altın parçası.. Bir ermiş, bir bilge, bir düşünür, özgün bir yaratıcı; anlam dolu ve derin…” (7)
- “şoo’un bir terörist olduğu apaçık ortada… Onunki görülmemiş bir terör; kullandığı da görülmemiş bir silah – nükte (Mizah-gülmece).” (8)
Gülme ve güldürme konusunda dördüncü kez yazmamın nedenini merak edenleri bir ıngiliz ışçi Partisi Milletvekilinin (9) şu sözleriyle yanıtlıyorum:
“Tony Blair (Toni Bleer) (10), her zaman bir mesajı sürekli olarak tekrarlamak gerektiğini söyler. Tekrarlamaktan gerçekten kusmak geldiği zaman, tekrar tekrar, günlerce, aylarca aynı şeyi söylemekten bıktığınız zaman ve artık bundan çok yorulduğunuz zaman, halk bu mesajı ancak, yeni yeni duymaya başlar.
Bir şeyi bir kez söyleyip, sonra söyleyecek yeni bir şey bulmak doğru değildir.”
Bilmem anlatabildim mi?
Ben ne yoruldum ne de yazarken midem kalkıyor! Yoksa, sizler, yoruldunuz mu?
Gülen düşüncelerle…
(1) BERNARD SHAW: GÜLEN DÜşÜNCELER ; şAKıR ECZACIBAşI; Kasım 1995; MAS Matbaacılık
(2) George Bernard Shaw (1856-1950) ırlandalı, dünyaca ünlü tiyatro yazarı ve hiciv (nükte) ustası
(3) Sabahattin Eyuboğlu (1908-1973) Deneme ve eleştiri yazarı, sanat tarihçisi, çevirmen, kültür adamı
(4) John Mason Brown ( 1900-1969) Amerikanın çok sayılan yazarı ve edebiyat eleştirmeni
(5) Will Rogers ( 1879 – 1935) Ameriklı komedyen, hiciv ustası, ve aktör.
(6) Gilbert Keith Chesterton ( 1874– 1936) Etkili ıngiliz yazar, şair ve gazeteci.
(7) Winston Churchill (1874-1965) ıngiliz devlet adamı, ıkinci Dünya savaşı yıllarında ıngiltere Başbakanı, 1953 Edebiyat Nobel Ödülü sahibi.
(8) Bertolt Brecht ( 1898 – 1956) Etkin Alman sosyalist drama yazarı, tiyatro yönetmeni ve şair.
(9) Denis MacShane- ışçi Partisi Milletvekili; Çağdaş Parti Örgütlenmesi: Cumhuriyet Halk Partisi, 31 Mart 2000 tarihinde Ankara da yapılan seminerdeki konuşmasından.
(10)Tony Blair: ıngiltere ışçi Partisi Genel Başkanı ve 1997 den günümüze ıngiltere Başbakanı