Güneydoğuda Değişmiş Düşünceler

Geçen hafta Batman ve Midyat’ta idim. Bu yazıyı oradan yazmak istemiştim ama yazma ortamı bulamamıştım. Sonrasında da ortam olsa da fırsat yaratamadığım için bir hafta gecikmeli yazabiliyorum.


 


Derneğimizin eğitim çalışmaları dahilinde olan eğitim panllerimizin


gerçekleştirilmesi için gitmiştim. ılk panel Batman’da idi. Gittiğim gün biraz şehirde dolaştım. Tanıdığım kişileri davet etmek, yazışma yoluyla tanıdığım kişilerle de tanışmak için bazı devlet dairelerine uğradım. Yazı yazmakta olduğum Batman Gazetesini ziyaret ettim.


 


Panel çalışmamız ertesi gün olduğu için önümde uzun bir süre vardı değerlendirilmesi gerekli. Böyle zamanlarda çevremde gördüğüm herkesle sohbet etmeyi tercih ediyorum. Gündemdeki konulara dönük olarak halkın düşüncesini öğrenmeye çalışıyorum. Ya da onların dertlerini, sıkıntılarını dinlemeyi tercih ediyorum. Bu defa da öyle yaptım. Ertesi gün panel saatine kadar sokaktaki insandan devlet dairesindekine, stk temsilcilerinden gazetecilere, bana çay getiren garsondan dükkanındaki kuaföre kadar birçok kişiyle sohbet ettim, kısaca Batmanlıları dinledim. Ertesi gün de Midyatlıları. Dönüş zamanımda da az da olsa Diyarbakırlıları…


 


Yaklaşık sekiz ay önce de gitmiştim Batman’a. Geçen yılkı sel felaketinden sonra idi o gidişim. Ve yine çevreyi gözlemleyip, değişik kesimlerden insanları dinleyip “Batman’da Değişmeye Yüz Tutmuş Düşünceler” başlığıyla bir yazı yazmıştım. Bu defa, o zamanki değişmeye yüz tutmuş düşüncelerin daha da bir değişmiş olduğunu söylemek istiyorum.


 


Son zamanlardaki terör olayları Güneydoğu halkının iyiden iyiye tepkisini çekmiş bulunuyor. Öteden beri terörle yan yana anılmak istemeyen halk artık bu konuda daha net bir duruş göstermeye başlamış. “Biz istemiyoruz terörü, terörle anılmayı” derken DTP’yi de eleştiriyorlar. Batman’daki genel kanı yerel seçimlerde DTP’nin kazanamayacağı, onun yerine AKP’nin belediyeyi alacağı yönünde. Benzer düşünceler Diyarbakır için de geçerli. “ınsanlar artık terör istemiyor, bir de Tayyip Erdoğan burada çok seviliyor” diyorlar. ‘Neden çok seviliyor Tayyip Erdoğan’ diye sorduğumda aldığım cevap ‘hem müslümandır, hem de fakirlere yardım ediliyor’ şeklinde oldu.


 


Güneydoğu’da yerel seçimler DTP açısından sürpriz olur mu henüz belli değil ama genel kanı bu yönde. Türkiye’de seçim atmosferini değerlendirebilmek bilmece çözmek gibi bir duruma dönüştüğü için tüm bu söylenenlere yorum getirmek gene de yanılgı


yaratabilir. şu an için genel görünüm DTP politikalrının benimsenmediği yönünde..


 


Zaten bu durum, Türkiye’nin her tarafından teröre karşı yükselen protesto seslerinin Güneydoğu illerinden de destek görmesi ile kanıtlanmaktadır. Ancak bölge halkının teröre karşı tavrını daha da netleştirmesi gerekmektedir.


 


Sohbet ettiğim kişi Batman’ın artık huzur dolu olduğunu, burada hiç bir olay olmadığını, gece saat ikide, üçte sokakta olsanız hiç kimsenin size karışmadığını, korkacak bir durum olmadığını söylüyor. 1990’lı yılların Hizbullah ve PKK kıskacındaki korkulu şehri Batman’ı böyle huzurlu bir atmosferde görmek ve duymak mutluluk verici bir gelişme.


 


şehirde birkaç yere uğramak üzere koşuştururken hemen önümüzde gördüğümüz bir polis ekibine “ıl Sağlık Müdürlüğü nerede” diye sorduk. Polisler önce tarif etmeye çalıştılar sonra da “bizi takip edin sizi oraya götürelim” dediler. Ve bizi Sağlık Müdürlüğü’nün önüne kadar götürdüler. Beni taşıyan arabanın şoförü bu konuya şu şekilde açıklama getirdi. “Burada polisler çok iyidir”.


 


Bu durum ve yorum karşısında ve daha başka kritiklerim sonucunda vardığım kanı; Batman’da Devlet halkla barışık bir ortam yaratmış gözüküyor. Bu da iyi bir gelişme.


 


****************


 


Cuma, Cumartesi Batman’da kalıp panelimizi gerçekleştirdikten sonra Pazar sabah erkenden Midyat’a gitmek üzere yola çıktık. Bir saat sonra Midyat’ta idik. Öyle ki yollarda oyalanmamak için Hasankeyf’in bile resimlerini arabadan çektim.


 


Midyat’ta bulunduğum süre panel süresi ile kısıtlı idi. Panel öncesi ve sonrasında iki saat kadar insanlarla sohbet etme zamanı bulabildim. Sabah dokuzda geldiğim Midyat’tan öğlen ikide ayrıldım. Bir buçuk saat süren Diyarbakır yolculuğunda beni Diyarbakır girişinde karşılayan eski bir teknisyenim sayesinde Diyarbakır’ın gelişmiş, sanki burası Paris dedirtecek kadar modernleşmiş yüzünü gördüm. Ne yazık ki Diyarbakır’da kalma zamanım yoktu. Akşam üzeri saat beşte uçağa zor yetiştim.


 


Batman Midyat ve Midyat Diyarbakır arasında yolculuk ederken ara ara dağlık ve ürkütücü bir doğa izledim sadece. O dağlara, o ovalara, o doğaya daha bir tutkulu baktığımı, içimi yakan bir sevginin varlığını hissettim bu defa. Benim Güneydoğu sevgim tüm bölgelere eşdeğerdir, tüm Türkiye sevgisi gibidir. Ama bu defa daha bir farklı hissettim sanki. Kimbilir belki de son günlerdeki olayların, tırmanan terörün, şehitlerin, sokağa dökülen tepkinin etkisinde psikolojik bir yansımadır bu durum…


 


Midyat’ı anlatmak isterim. Ama anlatmakla olmaz, görmek lazımdır o yeri. Yer diyorum çünkü bir şehir havası yok Midyat’ta. Mistik, tarihi bir kültür yeri orası. Daha önce birçok kez gittiğim, birçok kez bulunduğum Midyat’ın. sadece bir özelliğini söylemek isterim; kilise ile cami minareleri yan yana durur. Yani farklı dinler, farklı kültürler, farklı toplumlar yan yana yaşarlar. Midyat ya da Mardin’e giderken ilginç bir görüntü göze çarpabilir, bu ilginçlik 200 haneli bir köyün bir tarafında kilise, diğer tarafında cami minarelerinin yükselmesidir. Bu kadar farklılıklara rağmen huzur vardır, hoşgörü vardır, karşılıklı saygı ve sevgi vardır oralarda.


 


Toplumsal eğitim amacımız doğrultusunda yaptığımız Batman ve Miyat eğitim


panellerimiz neticesinde hem bazı gözlemler yapma fırsatım oldu hem de yanıma gelip bizimle bu tür çalışmalar yapmak istediklerini belirtenler beni mutlu etti. Güneydoğu ile ilgili bu tür çalışmarımızın artan katılımlarla devam etmesi dileğiyle…