ılişkinizin Ömrü Doldu mu?

Ne var ki, bu düşünce çoğu zaman düşten öteye gidemiyor. Yılların getirdiği alışkanlık ve sahiplenme tutkusu,  en köklü ilişkilere bile ağır darbeler indirebiliyor. “Öylesine” sürdürülen bir yaşam, çiftleri giderek birbirinden uzaklaştırıyor ve farklı arayışlara yöneltiyor. Sonra mı? Bitmek tükenmek bilmeyen bir içsel hesaplaşma dönemi! “Artık yeteri kadar aşık değilim, istenmiyorum, galiba aradığım farklı bir şeydi” gibi düşünceler beyinleri kemirirken, herşeye yeniden başlama fikrinin başgöstermesi kaçınılmaz oluyor bu dönemlerde… 


Peki ne yapmalı? Uzmanlar ikili ilişkilerde bu tür sancıların zaman zaman yaşandığını fakat sorunun çözümsüz olmadığını söylüyorlar. Çiftlerin bu dönemlerde iletişimlerini koparmamaları gerektiğinin altını çizen uzmanlar, son noktayı koymak için aceleci davranılmaması gerektiği konusunda hemfikir.


Tehlike çanları ne zaman çalıyor?


Yapılan araştırmalar, “Birlikte olmanın ve paylaşmanın anlamı kalma- dığında, ilişki ömrünü doldurma noktasına gelmiş demektir” sonucunda birleşiyor. Başlangıçta beraber olmaktan keyif aldıkları, birşeyleri paylaşmaktan hoşlandıkları için biraraya gelen çiftler, zaman içinde aynı evde yaşıyor bile olsalar,  paylaşımılarının azaldığını ve giderek yalnızlığa sürüklendiklerini farkediyor. Bu dönemden sonra ortada çocuk yoksa çiftler genellikle ayrılmayı düşünmeye başlıyor. Çocuklu çiftler ise ilişkilerini iyi kötü sürdürme eğilimi içinde oluyorlar.



Araştırma sonuçlarından çıkan bir diğer çarpıcı örnek ise boşanmaların genellikle evliliğin ilk beş yıl içinde meydana gelmesi. Uzmanlar bunu da çiftlerin henüz çocukları olmamasına ve daha fazla vakit kaybetmeden “yeni” biriyle tekrar denemek istemelerine bağlıyorlar.


27 yaşındaki Esra da evliliğinin ikinci yılında boşanan binlerce kadından biri. Altı yıl kadar uzun bir flört devresinden sonra evlenen Esra yaşadık- larını şöyle anlatıyor. “ Eşimle birbirimizi o kadar çok seviyorduk ki,  bu yüzden yıllardır yaşadığım şehirden ve sevdiklerimden uzak kalma konusunda bir an bile tereddüt etmedim. Evliliğimizin ilk altı ayı herşey yolundaydı. Ancak daha sonra sorunlar başgöstermeye başladı. Farklı ve hiç sevmediğim bir şehirde olmam normal koşuyllarda halledilebilir sonrunları bile çıkmaza sürükledi. Hemen hemen her gün kavga ediyorduk. Sık sık ‘onun yüzünden buradayım’ cümlesini tekrarlamaya başladığımdaysa, aramızda kavga edecek kadar bile bir bağ kalmadığını farkettim. ılk zamanlar ondan bir an bile ayrı kalmayı göze alamayan ben, nasıl oldu da bu kadar değiştiğime inanamıyordum ama, tek düşüncem onran ve o şehirden bir an önce ayrılmak ve kendime yeni bir hayat kurmaktı. Sonuçta ayrıldık. ılk zamanlar çok pişman oldum. Ama şimdi ikimizin de yeni bir hayatı var.”


Tabii bütün örnekler Esra’nın yaşadıkları gibi olmuyor.  Evliliği boyunca sık sık uygun bir çift olmadıklarını düşünen sürekli kavga eden ve buna rağmen sevdiği erkekten bir türlü kopamayan 35 yaşındaki Aslı, ilişkilerinin boyutunu bir türlü saptayamamaktan şikayetçi. “Zaman geliyor, onu öldürmeyi bile düşünebiliyorum. Ancak yatak odasına girdiğimizde herşey değişiyor. Öylesine uygun bir frekansımız var ki, sevişirken ‘Az önce deli gibi kavga eden biz miyiz?’ diye düşünüyorum. Birkaç kez ayrılmayı denedik ama başaramadık. Zaman geçtikçe herşey daha bir rayına oturmaya başladı. şimdi iyi ki ayrılmamışız diye düşünüyoruz”


Siz de Aslı gibi ilişkinizin ne durumda olduğunu adlandıramayanlardansanız  işte size birkaç ipucu…




























*Onunla her günü aynı yaşıyorsanız
*“Seni Seviyorum” lar artık eskisi gibi tekrarlanmıyorsa
*Ömür boyu onunla birlikte olma düşüncesi sizin için bir kabustan farksızsa
*“Birşeyler eksik” cümlesini sık sık tekrarlıyorsanız
*Konuşacak bir şey bulamıyorsanız
* Sevişmeleriniz “öylesine” bir hal aldıysa
*Birlikteyken coşku ve heyecan hissetmiyorsanız
*Artık kavga bile edemiyecek kadar tepkisizleştiyseniz

ılişkiniz ömrünü doldurmuş demektir.


ılişki ömrünü neden doldurur


Uzmanlara göre bunun birçok nedeni var.  Ancak en önemli faktör, ilişkinin zaman aşımına uğraması. Yani, ilişkinin zaman içinde günlük rutinlere kurban gitmesi! Aynı olan herşey, (bu her akşam şehrin en lüks restoranında yenen yemek de olsa) kişiyi sıkıyor. Her gün kocasının o gün giyeceği kıyafeti, akşama yiyeceği yemeği ve bunun yanısıra çocuklarıyla da ilgilenmek zorunda oln kadının halini düşünsenize! Hal böyle olunca, genellikle kadın ilişkiden  ilk bıkan taraf oluyor.


ılişkinin ömrünün dolmasına neden olan diğer faktörler ise şöyle;

 



*          Ortak zevklerin olmaması


*          Karşılıklı kabul ve güven duygusunda azalma


*          ıletişimsizlik


*          Cinsel tatminsizlik


*          Kişinin ilişki içinde önemsiz olduğunu hissetmesi


*          Saygı ve sevginin azalması


*          Birikmiş yoğun kızgınlıklar