Kadın Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı

Ve kadın olmanın bir diğer anlamı,
başkalarının sorumluluğunu da üstümüze almak, bu yolla “sevgi”ye layık olmaktı.
Bu hafta ise insan olarak yaptığımız herşeyin sorumluluğunu almamız
gerektiğinden bahsetmek istiyorum. Seçtiklerimizden sadece ve sadece biz
sorumluyuz. Kimse bizi (her ne kadar aksini de savunsak); birşeyleri yapmamız
veya yapmamamız için silah zoruyla mecbur etmiyor ki! O halde dövünmek
niye?


Bu satırlarda bizbizeyiz ve
kadın olarak yaptığımız yanlışlara dikkat çekmek istiyorum:


Çevrenize şöyle bir bakın.
Sürekli olarak kocalarından ve çocuklarının yanlışlarından şikayet eden ama
şikayetçi olduğu konularda hiçbir çözüm arayışına gitmeyen o kadar çok kadınımız
var ki ! Geçenlerde tanık olduğum bir olayı sizlere aktarmak ve sizlerden yorum
almak istiyorum..


40’lı yaşlarına çoktan
“merhaba” demiş, düzgün giyimli bir kadının dertlenmeleriydi, tanık olduğum.
Bizlere klasik anlamda yüklenmiş olan kadın kimliği şimdilerde bu hanımımıza
ağır bir yük olmaya başlamış. Yeni yeni “insan”olarak var olduğunun bilincine
vararak, tüm bunlardan şikayet etmeye başlamış bir hanım! Aynur olsun bu hanımın
ismi… Yirmi küsur yıllık evliliğinde, kocasının isteklerini harfiyen yerine
getirdiğinden söz etti Aynur! Çocuklarına iyi bir anne ve kocasına iyi bir eş
olmanın dışında, kendisi için bir şey yapmamış olduğunun yeni farkına varmış
Aynur! Ve Aynur artık üstüne vazife olmayan konularda “Hayır” demeyi akıl etmiş
(?)..


                    
Sonuç:
Aile içi
huzursuzluklar! Bunca sene sonunda…


Hanımlar, iş işten
geçtikten sonra dövünmek niye? Kişi herşeyin nedenidir. Onca sene, kendi
sorumluluğu olmayan konularda “Hayır”demeyi beceremeyen Aynur; şimdilerde nasıl
kabul ettirebilir ”Hayır”larını. Ve şikayetçi olmanın dışında da, çözüme
kavuşturmak için eyleme geçirmek gerek bazı şeyleri, daha fazla geç
olmadan..


ınsan olarak kazanılan
başarılar, kurulan ilişkiler, çekilen acılar ve yaşanan mutluluklar.. Herşey,
hayata dair ne varsa, kişi tüm bunlardan sorumludur. Mecburiyetten değil,
yapınca daha güzel olacağına inandığımızdan veya yapmazsak sevilmeyeceğimizi
düşündüğümüzden yapıyoruz herşeyi… Kurban havasına sokuyoruz sonra da
kendimizi… Aynur gibi!


Aynur evliliğinin ilk
başlarında kendi sorumluluğu dışında olanlara “hayır” demeyi becerebilseydi,
yirmi küsur yıl sonra düşmezdi bu mutsuz duruma. O halde kıssadan hisse!! Daha
fazla geç olmadan “Hayır” demeyi bilmeliyiz bize ait olmayan sorumluluklar için!
Üzerimize vazife olmayan yükler için. Sonradan dövünmek ise, derdimize çare
olmaktan bir hayli uzak..


Sevgiye layık olmak için
herşeye “Evet” demek gerekmediğini farketmeliyiz. Sevgiyi sürdürmek için emek
harcamalıyız, taviz vermeden. Biz izin vermedikçe kimse bize bir şey yaptıramaz.
Aslında herşey “Ben”de gizli.


Gerçek mutluluk için sadece
bize ait olan sorumlulukları üstlenmeli ve omuzlarımıza taşıyabileceğimiz kadar
yük almalıyız! Fazlasını değil!


Hayatımız bizim ellerimizin
içinde ve onu nasıl yaşayacağımız da sadece bizim insiyatifimizde!


Sevgiyle
Kalın