Lise Gençliğinin Küfür Merakı

— Ankara’nın Kızılay semtinde dershaneler kümesinin önünden yürüyorum. Etrafta, ellerinde çanta, dosya dersten çıkan, derse giden öğrenciler yoğunlukta. Üst geçit merdivenlerinin yanı başında durmuş yüksek sesle konuşan, daha doğrusu küfürlerle birbirlerine izahat veren iki öğrencinin yanından geçiyorum. Karşılıklı birbirlerine söyledikleri lafları, normal konuşma görüntüsü içerisinde sarf ettikleri küfürleri istemesem de duydum. Belli ki çok iyi arkadaşlar. Ama konuşma stilleri bu olmalı.


 


Öyle küfürlü sözler ki, tüylerim diken diken oldu desem yeridir. Dönüp bir iki laf etsem mi diye düşündüm ama onların ağzından çıkanları duymamış olmayı tercih ettiğim için yürüyüp gittim. Sonra içimde bir acı hissettim. Hem okul, hem dershane eğitimi alan bir neslin toplumsal yansıması çok üzdü beni.


 


— Bizim eve çok yakın bir lise var. Devlet okulu. Çocukların okuldan giriş çıkış saatlerine genellikle denk gelirim. Kümeler halinde gruplaştıkları, bazen atıştıkları, bazen de ellerinde sigarayla caka sattıkları dikkatimi çeker.


 


—Bizim sitenin çocukları (genellikle lise öğrencileridir) futbol sahasında oyun


oynarlarken bazen öyle küfürler savururlar ki kendilerini çevrede kimin duyup kimin duymadığı onlar için hiç önemli değildir. Gene de beni görünce dikkat kesilirler.


 


Bunlar lise gençliğinin küfürlü çehresinden vermeye çalıştığım birkaç örnek. Hem de eğitimli, varlıklı kesimlerden birkaç örnek. Eğitimli kesim böyle ise eğitimsiz kesimler için ne söylemek gerekir acaba…


 


Biraz evde, biraz okulda horlanan ve dışlanan çocuk sokaktaki adetleri, sokaktaki sözleri, sokaktaki davranışı kendisine rehber seçmektedir.


Hiçbir aile, çocuğunun küfürbaz olmasını, normal konuşmasını bile küfürlü


sürdürmesini istemez.  Hiçbir okul, öğrencilerinin sokak kültürü taşımasını tavsiye etmez.  Ancak bir yerlerde bir kopukluk var ki, bu çocuklar sokak kültürüne meylediyorlar.


 


Ne aileler, ne de okullar bu boşluğun ne olduğu konusunda kendilerini


sorgulamıyorlar. Kazanılması gerekli çocuklar, o ince çizgideki gençler, ailelerin ve eğitmenlerin hatası sonucu dışlanıyorlarsa eğer sokak kültürü bir anda hâkimiyet sağlayıveriyor onların üzerinde.


 


Lise yılları çok önemli bir dönemdir. Lise gençliği çok meyilli bir atmosfer taşır. Ortaokulda her türlü olumsuz ve kötü davranışın algılamasını yapmış olan öğrenciler liseye geldikleri zaman kolayca kaybolabilmektedirler. ışte o zaman hep bir suçlu aranır. Çocuk mudur o suçlu, okul mudur, aile midir?


 


Bugün hangi lisenin ya da dengi eğitim veren kurumun önüne gitseniz küfürleşen, küfrü günlük hayatında şakalaşma ve hitap tarzı olarak kabul etmiş bir öğrenci kitlesi bulursunuz. Maç tribünlerinden değil, okul önlerinden bahsediyorum. Onlara göre küfür etmek bir marifettir. Ve gittikçe azalmak, küçülmek yerine maalesef çoğalmakta, büyümektedir bu tablo.


 


Okuldan toplu kaçışlar (ki bu işlevin en çok vuku bulduğu dönem lise yıllarıdır), internete, kafe-bar, eğlence yerlerine gidişler de körüklemektedir küfürlü ağızları. Çizgi dışı davranış bir kez başladı mı arkasından gelen ilk tercihtir küfür. Bazen de kendini ispatlamanın bir algılaması olarak yansımaktadır onların dünyasında.


 


Bütün öğrenciler küfrediyor ya da küfürlü konuşuyor diye bir durum söz konusu değil elbette. Fakat özellikle lise gençliği arasındaki küfür olgusunun vahim boyutlarda olduğu bir gerçektir. Bu aşamadan itibaren üzerinde durulması gerekli seçenek, bu gerçeği değiştirebilmenin yolları olabilir ancak.


 


Anadolu lisesi, fen lisesi, meslek lisesi, devlet lisesi, özel lise gibi ayırımlar


yapılmadan, lise gençliğinin bugünü ve yarını üzerinde stratejiler geliştirilmesi, okul-aile işbirliği içerisinde çözümler aranması gerekmektedir. Milli Eğitim, ilköğretim öğrencilerinin türbanlı görüntüleriyle gündeme gelmek yerine lise gençliğinin küfür yönüyle mücadele ederse daha isabetli olur.