Okan Bayülgen ne Yapıyor?

Okan Bayülgen’i son dönem yeniden seyretmeye başladım. Doğrusunu isterseniz zaten az olan vaktimi ancak belli başlı TV programları için harcayabiliyorum. Bunların arasında genellikle bir şeyler öğrenmek üzere izlediğim ve haber kanallarının sunduğu programlar var. Okan Bayülgen’i ise uzun süredir izlemiyordum çünkü kendisini tekrarladığı fikrine kapılmıştım.


Ancak, 18 yaşındaki oğlumun ısrarla seyrettiği 2 programdan birisi oluşu (diğeri Beyaz Show) ve NTV’de başlayan “Herkez bunu konuşuyor” programları bu fikrimi değiştirmeme neden oldu..


3 hafta önce birden fark ettim ki.. benim sıkıldığım ve kendisini tekrarladığını düşündüğüm o programlarda, Okan Bayülgen aslında gençleri esir almış. Bunlardan birisi de oğlum. Üstelik bu esir almayı, şu anda gole çevirmeye başlamış. Çünkü başka bir kanalda matematik sohbetini ya da yaşlıları izleMEyecek olan oğlum, oturmuş Okan Bayülgen’in “Herkez bunu izliyor” programındaki mesajları alıyor, dinliyor, yorumluyor.


Anlayacağınız bu yazı bir özür dileme ve selamlama.


 


Uzunca bir süredir tartıştığımız şu medya konusu var. Hani belli kişiler tarafından yönlendirildiği ve Türk Toplumunu sığ sulara attığı düşünülen medya. Gazetecilik Fakülteleri hocası profesörlerinden, okuyuculara uzanan bir yelpazede pek çok insan bu konuyu tartışıyor ama bir şeyler yapan çok az.


 


Etrafıma baktığımda yeni nesil birkaç gazeteciyi (atladığım kişiler varsa özür dilerim), mesela Cüneyt Özdemir, Mithat Bereket, Soner Yalçın’ı görüyorum. Gerisi örneğin Okan Bayülgen’in özel hayatına karışılmasına nasıl kızdığının haberini yapıyor ama Okan Bayülgen’in gençler üzerindeki bu etkisini fark etmiyor bile.


 


Oysa medya çok çok önemli. Rahmetli Üzeyir Garih bir tarihte bulunduğum bir toplantıda, o dönem Antalya’da meydana gelen ve bir turiste tecavüz olayı ile ilgili olarak önemli bir saptama yapmıştı…



Antalya’da meydana gelen turiste tecavüz ve öldürmeye teşebbüs olayı, gazetelerimizde yarım sayfa olarak yer aldığı için Avrupa basınının da dikkatini çekmiş ve olay “Türkiye’ye gitmeyin. Turistler için ölüm tehlikesi var” şeklinde yer almıştı.




Anlayacağınız bugün Avrupa’lılar tarafından “Türkiye AB’ye girmek için yeterli medeniyete sahip mi?” sorusunun bir sorumlusu da basındır.


 


Bu böyle  mi gidecek? Tabi ki değil. ınsan ömrü kısa, değişimlerin meydana gelme hızı bu nedenle bize yavaş geliyor ama bir değişim olduğunu düşünüyorum.


 


Aslında bu tür yayınlara baktığınızda bunların okuyucuyu / izleyiciyi kaçırdığını görüyorsunuz. Bana bazı tirajlardan bahsedeceksiniz belki ama ben de size Türkiye nüfusuna oranlarsanız % kaç diye soracağım? 70 milyon nüfus içinde en çok okunan gazetenin tirajı kaç? % 20? % 10? % 5? Benim bildiğim en çok satan gazete 500 ya da 600.000 satıyor. Yani.. % 1.. Toplam mı? Valla rivayet muhtelif.. Gazeteciler bir gazeteyi 5 kişi okuyor saptaması yaparak 3 milyon toplam tirajdan hareketle 15 milyon kişinin gazete okuduğu iddiasındalar.. ben bilmiyorum. ıddiada bulunamayacağım. Ama başka bir şeyi hatırlatacağım.. Sizce neden nüfus artarken, gazetelerin tirajı bir türlü yükselmiyor, aynı yerde sayıyor?


 


TV’lar için böyle değil diyeceksiniz ama ben sizinle aynı fikirde değilim. Türk toplumu çok uzun yıllar tek kanalı seyrettikten sonra şimdi son 20 yılını çok kanallı olarak geçiriyor. Bu nedenle ilk yapılan bazı şeyler dikkatimizi çekiyor ama içi boş olanlar devam etmiyor. Örnek mi? Hatırlayın, PopStar’ın birincisini herkez izledi. Sonrakileri?


 


Semra Hanım’ı** soracaksanız eğer o konudaki düşüncem farklı. Nasıl Türk erkekleri, Toroğlu’nun ya da neydi o bacağından vurulan adamcağız?.. onun futbol tartışmalarını izlerken içini boşaltıyorsa, Türk kadınları da toplumsal bir sorun olan gelin-kaynana olayını Semra Hanım kişiliğinde tartışıyor.


 


Ben bu konuyu** elimden geldiğince ve bazen vakit yaratarak izlemeye, okumaya çalışıyorum. Çünkü bu olayda anladığım kadarıyla Türk toplumunun annelik dürtüsü masanın üstünde.. ıyi bir anne olmak çocuğunun kararlarına saygı duymak mıdır? Yoksa onu her türlü tehlikeden korumak için onun yerine karar vermek midir? Semra Hanım olayına bir de burdan bakın..


 


Evlerin içine kapatılmış, tek aktiviteleri komşu gezmeleri olan ev kadınlardan bazılarının, okumamış bile olsa belli kişilikleri-hırsları olabileceğini ve eser olarak gördükleri çocuklarını herşeye karşı korumaya çalışabileceklerini görün. Burda magazinsel bir olayın arkasında, toplumun bir konudaki görüşlerini tartışması var. Bu belki de zaman içinde bazı değişimlere de yol açacaktır diye düşünüyorum. Çünkü şimdiden bazılarının görüşleri şekillenmeye başladı. keşke sosyologlar bu konuya eğilseler.


 


Neyse….. Okan Bayülgen’den başladık.. buraya geldik.. Sonuç olarak ben TV’ların henüz Türkiye’de yeni şekillendiğini ve toplumun bu konuda karar verdiğini düşünüyorum. Toplum ihtiyacı olanı yakaladığı gibi, ıYı ışLERı*** de ISKALAMIYOR. Bunu söylerken de bilmemne rating ile ölçmüyorum, olanları izliyorum.


 


Önümüzdeki dönemde Türk TV’larda daha çok özgün işler, daha Türk toplumuna özel programlar, daha eğitici ve mesaj verici  medyatörler göreceğimizi düşünüyorum..****


 


Öte yandan … Okan Bayülgen’in açtığı yol bence bir kavşak noktası…  Bayülgen, farklı bir düzeye geçmiş durumda ama bunu da geçmişin mirası ile yani yakaladığı toplumun nabzını elinde tutarak yapıyor. Bunu saygı ile karşılıyorum. Hele ki, izleyicisi olan bu topluma bazı önemli ve yararlı mesajlar da veriliyorsa..


 


 


 


* Bu rakam Üzeyir Garih’in o zaman verdiği bir rakamdı.


 


** Semra Hanım konusunda başka bir yazı yazacağım ama sizin de yorumlarınızı hem Okan Bayülgen ve TV’lar hakkında, hem de Semra Hanım hakkında bekliyorum.


 


Bkz : Semra Hanım iyi kaynana mı? Kötü Kaynana mı? ve


Semra Hanım konusuna Okuyucu Yorumları


 


*** Bunu ben http://turk.internet.com dan da görüyorum. Okan Bayülgen’i anlamamın bir nedeni de bu portal. ınternet-Bilişim alanında yayınları yetersiz ve güncel değil bulduğum için yayınlamaya başladığım bu portal hiç reklamsız 600.000 kişi/ay gibi bir potansiyele ulaşıyorsa, bunun anlamı iyi işlerin ıskalanmaması olmalıdır.


 


**** Bu tür başka bir başarılı program TRT-1’de Prof.Dr.Üstün Dökmen tarafından yapılıyor.