Semra Hanım Konusuna Okuyucu Yorumları

Semra Hanım ıyi Kaynana mı? Kötü Kaynana mı? yazımıza gelen okuyucu maillerinden iki tanesini biz beğendik. Sizler ne düşüneceksiniz. Düşüncelerinizi lütfen iletiniz. Yayınlayalım.


 


 


**********************


Semra Hanım başlıklı yazınızı okudum. Size hak vermemek mümkün değil.Yıllarca kapalı bir toplumda yetişmiş, duygularını, isteklerini ifade edememiş kadınlarımızın biraz da kendilerinden bir şeyler bularak izledikleri bu program aslında bizlere pek çok şey anlatıyor.


 


Izin verirseniz önce kendimi tanıtıp sonra düşüncelerimi aktarayım.Üniversite mezunu, lisans eğitimi yapmış, 10 yıl radyo program yapımcısı olarak calışmış bir kadınım. Doktor olan eşimin görevi nedeniyle 20 yıldır yurt dışında yaşıyorum ve her gün yerli yabancı yüzlerce kanalı izliyorum. Elbette bu kadar kanalı uzun süreli izlemek mümkün değil ama Amerika’dan Japonya’ya bir sürü ülke kanalı izleyip kendi ülkemin kanalları ile mukayese yapma olanağına sahibim.


 


Her ülkenin görgüsü ve yaşamı elbette farkli. Ancak, insan kendi ülkesine dışardan baktığında, ülke içinde yaşayanlarin  fark etmediği pek çok şeyi görüyor. Günümün 3 saati computer başında geçiyor. Bu süre içinde pek çok yazı okuyor, pek çok newsletter inceliyor ve çeşitli arastırmalar yapıyorum. Bu da bana kendi ülkem ve insanları ile dünya insanlarını karşılaştırma imkanı veriyor.


 


Kapalı bir topluma sahibiz ama ne yazık ki insanlarımız başkalarının hayatına çok fazla meraklı. Bu yüzden bu tür programları izlemek için “gece saat 3’lere kadar oturdum” diyen pek çok insana rastlıyoruz. Belki de kendilerinden birer  parça bulabildikleri insanları seyretmek, ne yapacaklarını izlemek, bu kişilere tuhaf da bir zevk veriyor.


 


Dediğiniz gibi katılan kişilerin eğitimleri, belli bir düzeyde ve görgüleri cok farklı. Ne amaçla seyrederseniz seyredin, ister zevk aldığınız icin, ister meraktan, yada benim gibi sırf insanları incelemek için; sabrın bir sınırı var..! 0 dakikadan fazla izliyebilmek için çok sabır gerekiyor sanırım..


 


Insanların kamera karşısında küçüldüklerini görmek beni üzüyor. Sinirlenildiğinde verilen tepkiler toplumumuzun, uygarlik seviyesini ne yazık ki hala yakalayamadığını yansıtıyor.. Annelerin çocukları ile ilgili konuşmaları 20’li yaşları çoktan geçmiş genç insanlara karşı hala 3 yada 5 yaşındaymış gibi davranmaları, gençlerin özgür düşünce ve davranışlarına verdiğimiz güvensizliği gözler önüne seriyor. Ve toplumumuzun bastacı olması gereken bu gençlerin ne kadar baskı altında kaldığını ve kişilik geliştirme konusunda yurt dışındaki yabancı gençlerden çok uzak bir noktada bulunduğunu gösteriyor ki, bu da içimizi acıtan en önemli nokta..


 


Kendi kararlarını alma  yeteneğine sahip bu gençlere, toplum olarak neden çocukmuş gibi davranıp, kendi isteklerimiz doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyoruz? Açıklamasını zor..


 


Semra  Hanım’ın dediği gibi “Annem istemedi ben de bıraktım dersin. O kadar…” demek genc insanların karşılaştıkları sorunlarda kendi düşünce ve mantıklarını çalıştırmayı engellemekten başka nasıl ifade edilebilir.. Bu düşünce içinde olan bir toplumun ilerlemesi ve bazı zincirlerin kırılması kolay mı?


 


Show TV’nin Sabah Yıldızları programında Aydın Bey’le, Özlem Hanım’ın orada bulunan insanların konuşmalarını yönlendirmede ne kadar zorlandıklarını ve sıkıntı çektiklerini görüyor musunuz?


ınsanlarımız konuşma konusunda, hiç kimseye söz vermek istemiyor. Konuşan insanların sözünü kesiyor. Ya da, başkası konuşurken, kendi de konuşuyor.. Avrupa Birliği’ne girme yolunda çeşitli önlemler almaya çalışırken, belli bir düzeye erişmenin önce toplum düzeyini yükseltmekten geçtiğini unutmamak gerekiyor.


 


Önce birey olarak kendimizi eğitelim, başkalarına saygı duymayı bilelim. Karşımızdaki 3 yaşında bir çocuk ta olsa  kişiliği olduğunu ve onun toplumun geleceğinde önemli bir yer tutacak insan olduğunu unutmayalım.


 


Kısaca herşeyden önce kendimizi tanıyıp sevelim, saygı duyalım. Sonra bunu topluma yansıtalım.. Kendini seven, kendine güvenen, başarılı toplumun yaratılmasında katkısı olan kadin’ın yetiştirilmesi,  kadın olmanın erdemini bilen kadınların elindedir..


                                                                          


Saygılarımla                                                         


NILGUN BALKAN


 


**********************


 


Bir başka okuyucumuz Mehmet Erkan’ın da gönderdiği kısa bir paragraf var. Onu da aşağıda iletiyoruz.


 


 


Türkiye’de müşterek örf ve adetler maalesef yok. Bunu tekdüze indirgemek gerekiyor. Büyüklerin küçüklere karşı ödev ve beklentileri, küçüklerin büyüklere karşı ödev ve beklentileri belirlenip kurallaştırılması gerekmektedir. Bu karmaşık uygulamalar, çok büyük sorunlar yaratmakta, evlileri boşanmaya götürmekte , eğer çocukları da varsa, çocukların psikolojileri bozulmakta, toplum içinde sorunlu kişilerin çoğalmasına  neden olmaktadır. Ayrıca çocukların yurda verilmesi durumu  hasıl olduğunda da, bu durum devlete, dolayısı ile topluma yük getirmektedir. 


 


Mehmet Erkan