Türk Ceza Hukuku Derneği Zina’nın Suç Sayılmasına Karşı

Türk Ceza Hukuku Derneği’nin açıklaması şu şekilde;

Türk ceza Hukuku Yönetim Kurulu 01.09.2004 tarihli toplantısında, son günlerde zina suçunun Türk Ceza Kanunu içine yeniden alınması yönündeki girişimlere karşı, “ tarihsel gelişim ile çağdaş karşılaştırmalı hukukun durumunu açıklamanın yararlı ve gerekli olacağı ” kararlaştırılmıştır.

Bugün pek çok Batı ülkesinde zina artık bir suç olarak ceza kanunlarında yer almamaktadır. Bu eylem, hukuk sistemlerinde, bir boşanma nedeni olarak kabul edilmektedir.

Zinanın, bir suç olarak düzenlendiği dönemlerde, “ ispatının çok zor olması, delillerin sağlanmasında kişinin özel hayatına ve saygınlığına saldırıların çıkabilmesi ve aile bireylerinin de bu suç nedeni ile çok büyük zararlar görmesi ” karşısında, ceza hukuku alanı dışına çıkarılması yönünde güçlü bir akım belirmişti. Bu akım, “ Ceza Kanunu kişinin yatak odasına girmemelidir ” sözleri ile daha da yaygınlaşmıştı.

Bu nedenlerle, Federal Almanya 1969’da, İsviçre 1989‘da, Fransa 1999‘da, Avusturya 1997’de bu suçu, Ceza Kanunlarından çıkarmışlardı.

Türkiye, farklı bir bakış açısı ile zinayı Ceza Kanunundan 1990’lı yılların sonlarında çıkarmıştı. şöyle ki; Türk Ceza Kanununda erkeğin ve kadının zinasının düzenlendiği 440 ve 441. maddelerde suçun oluşumu için farkı koşullar öngörülmüştü. Evli kadının zinasında evlilik dışında bir tek cinsel ilişki yeterli iken, evli erkeğin zinası için cinsel ilişkinin ötesinde “ herkesçe bilinecek biçimde karı-koca gibi yaşamak ” gerekli görülmüştü.

Anayasa Mahkemesi bu farklılığı eşitliğe aykırı bulmuş ve ünlü kararlarını oybirliği ile vermişti.

Türk Anayasa Mahkemesi 23.09.1996 tarihli ve 1996/15 Esas, 1996/34 Karar sayılı ; ve 23.6.1998 tarihli ve 1998/3 Esas ve 1998/28 Karar sayılı kararları ile erkeğin ve kadının zinası suçlarını düzenleyen TCK 440 ve 441. maddelerini Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bulmuş ve iptal etmişti.

Yüksek Mahkeme bu kararların birinde aynen şöyle demişti :

 

“Kocanın eyleminin zina suçu sayılabilmesi için kadının zinasında aranmayan kimi koşul ve öğelerin aranması, karı karşısında kocaya yasal üstünlük tanınması anlamına gelir. Evlilik birliği içinde kocaya bu tür üstünlük tanımak için haklı bir neden yoktur. Çünkü karşılıklı sadakat yükümlülüğü bakımından karı ile koca arasında fark bulunmamaktadır. Bunun için kocanın basit zinasının cezalandırılmaması, ona kadına karşı anlayışa uymayan bir ayrıcalık tanınmasına yol açarak cinsiyet ayırımını reddeden kadın erkek eşitliğini bozar”.

Bu gelişmelere karşın zinayı yeniden Ceza Kanunu içerisine almak, çağdaş yaklaşımları, hukukun genel ilkelerine ve yeni anlayışlara aykırı olacaktır.

Prof. Dr. Duygun YARSUVAT
Başkan