Türk Kadınının Öncü Temsilcilerinden Sabiha Gökçen

Atlas Okyanusunu ilk geçen kadın pilot Amelia Erhart’ı her seyredişimde aklıma Sabiha Gökçen gelir. Ne yazık ki tarihini dökümente etmekte başarısız olan ülkemiz, Gökçen’in adını Dünya Tarihine daha parlak yazamamıştır ama yine de güneş balçıkla sıvanmaz deyişini doğru çıkarırcasına, Gökçen’in adı Dünya’nın ilk 20 havacısı arasına yerleştirilmiştir.



Bugün bile yurtdışına çıkan kadın yönetici ya da girişimciler, şaşkınlıkla karşılanıyor. Diğer ülkelerdeki muhatapları merakla soruyor: “Siz ülkenizde böyle giyinebiliyor musunuz?”, “Kocanız ne diyor?” ya da “Ülkenizde kadın hakları ne durumda?”.


Oysa, Türk kadını haklarını 1920’lerde almıştı bile. Avrupa’nın bazı ülkelerinde 1980 ya da 90’larda verilen seçilme hakkına Türk kadını Cumhuriyet’in ilk günlerinden bu yana sahipti.


ışte bunları düşünürken, Sabiha Gökçen’in önemi daha iyi ortaya çıkıyor. Henüz 1920’lerde Rusya’da eğitim alan, hem de savaş pilotu olan ve telsiz ve radar olanaklarının olmadığı ya da kısıtlı olduğu dönemlerde Atatürk’ün iyi niyet elçisi olarak Balkan ülkerine tek başına uçmuş başarılı bir Türk Kadını temsilcisi. Aynı zamanda Atatürk’ün manevi kızı.


Peki ama Sabiha Gökçen’i biz kadınlar değerlendirebildik mi? Pek sanmıyorum. 22 Mart 2001’de 88 yaşında ölürken, hiç de Türk kadınlarından gerektiği ilgiyi görmüş değildi. Oysa, Türk kadınının fevkalade bir temsilcisi olarak Dünya’ya örnek gösterilebilirdi.



Kendisini TV8 kanalındaki bir dökümenterde hayranlıkla seyrettim. Teşekkürler TV8. Amelia Erhart kadar değilse de, bize Gökçen’i tanıttınız.