Türkiye’de Güçlü Bir Kadın Birliği Oluşmadıkça

Son günlerde ülkemizdeki kadın konulu toplantılar, kadınlar adına olumlu çalışmaları yansıtır türden. Ocak 2006 sonunda ıstanbul’da yapılan “Kadın Konferansı”,  şubat ayı başlarında yine ıstanbul’da  düzenlenecek olan kadın istihdamı ve eşitlik konulu toplantılar gibi.  Kadının iki soy ad taşımasının yasaklanmasını tartışan bir ülke olarak, hem de bu tartışmaların ortasında iken, uluslar arası bir statü taşıyan bu toplantıların içerikleri oldukça isabetli seçilmiş. Kamuoyunun  çok fazla farkında olmadığı bu çalışmaların, geniş kitlelere  duyurulması, anlatılması, gösterilmesi gerekir ki; kadın konulu başka çalışmalar için teşvik edici olsunlar. 


 


Kadın istihdamının son yıllarda büyümek yerine küçüldüğünü not eden bir köşe okuyorum. Malum son beş-altı yılda birçok banka kapatıldı ve banka çalışanlarının işlerine son verildi veya emekli edildiler. Emekliye ayrılan yada işine son verilen personelin büyük bir bölümü hatta tamamına yakını kadınlar oldu. Bu arada kadının yeri evidir mantığıyla hareket eden AKP Hükümetinin, kamu personeli istihdamlarında,  kadın istihdamı konusunda  duyarlı olduğu da söylenemez.


 


Türkiye’de kadının siyasete katılımında da, gittikçe yükselme olacağına, değişmediği yada düştüğü kaydediliyor.  Bu  konuyu birçok kez işledim, birçok kez vurguladım. Hem kadınlar kadınlara hem de erkekler kadınlara destek olmadığı sürece kadınlar siyasette hiçbir mesafe alamazlar. Birtakım göstermelik kadın hareketleriyle aşılması mümkün olmayan bir konudur bu.


 


şu gerçeği iyi tahlil etmek gerekir:


 


Her şeyden önce kadınların baş rakibi kadınlar değil mi?


Kadınları yeteneksiz ve yetersiz bulan kadınlar değil mi?


Kadınları yanlarında, çalışmalarında ortak yada yardımcı görmek istemeyen yine kadınlar değil mi?


 


Bu söylediklerim özellikle eğitimli ekonomik gücü olan kadın çevreleri için geçerli. Bir de eğitimsiz, yada ekonomik özgürlüğü olmayan kadınlar var. Onların da büyük bir bölümü ezilmişliğin ve çaresizliğin pençesinde, kadın olmanın bedelini ağır ödemekle meşguller.  Ne eşitliği ne de eşitsizliği değerlendirecek durumda değiller.


Öncelikle kadınlar kendi aralarındaki kadın sevmez hallerinden kurtulmak zorundadırlar. Kadın kadına destek olmadığı sürece hiçbir otoriteden, hiçbir çevreden fayda beklememek gerekir.


 


Kadın kadına destek diyorum her seferinde. Başarmak zor değil aslında böyle bir gelişimi. Önce yakın çevrenizdeki kadınlarla dayanışma içinde olacaksınız. Sonra bunun sınırlarını genişleteceksiniz. Örgütleneceksiniz. Nereye kadar? Türkiye Kadın Birliği oluşuncaya kadar.


 


Kadın konusundaki başarısızlıklar biraz da feminist hareketlerin uç noktalarda gezinmesinden kaynaklanmaktadır. Feminist hareketlerin temelinde ayrımcılık yatmaktadır ve kadınların geneli de bundan hoşlanmazlar. 


 


Kadının kadından hoşlanmadığı bir toplum değil, kadının kadına destek olduğu bir toplum; Kadın dağınıklığının değil, kadın dayanışmasının olduğu bir ortam varsa eğer  bir KADIN BıRLığı oluşabilir. Gösterişte değil, uygulamada bir kadın birliği oluştuğu zaman, ancak ve ancak kadın konusunu aşabiliriz.


 


Kadının kadını istismarı, kadın konusunu istismar etmek isteyen çevrelerin işini kolaylaştırmaktadır.