Bir konuşma esnasında, adını ilk kez duyduğum ve Fethullahçı bir yapılanmayla eğitim veren bir dershane grubu olduğu bilgisine sahip oldum. Biraz araştırınca söz konusu dershanelerin Güneydoğu’nun bazı illerinde bulunduğunu gördüm.
Güneydoğu’dan iyi tanıdığım bir ailenin çocuğu ızmir’de bir üniversite kazanıyor. Gidip kaydını yaptırıyor. 2008-2009 öğrenim yılının açılmasını bekliyor. Babasına sordum; “peki yurt işini ne yaptınız, çıktı mı yurt bari?” diye. Sorumun karşılığını şu şekilde öğreniyorum; Kredi Yurtlar Kurumundan yurt çıkmamış, ızmir’de çocuğun geçici olarak kalabileceği bir yakınları da yokmuş. Çocuk yukarıda sözünü ettiğim dershanelerden kurs almış. Dershanenin bir öğretmeni, yardımcı olmak amacıyla, Güneydoğu’nun falanca şehrinden kalkıp çocukla birlikte gitmiş okula çocuğun kaydını yaptırmış, sonra da cemaat yurtlarından birisine yurt kaydı yaptırmış. Ailenin maddi durumu, birçok işsiz aileden kötü olmasa da pek iyi sayılmaz. Bu aile her ne kadar cemaatçi bir aile olmasa da, çocuğu cemaatlere teslim etmiş gözüküyorlar.
Bu hikâye bilinmedik bir hikâye değil. Ailesinden uzakta öğrenim gören ve maddi durumu iyi olmayan gençleri sahiplenen cemaatler, Türkiye’de oldukça organize biçimde çalışıyorlar. Bunun temeli de AKP iktidarı zamanında değil daha önceki, kendini laik ve Atatürkçü tanıtan hükümetler zamanında atılmıştır. Bugün sadece, o günlerde atılan temellerin üzerine binalar inşa edildi, o günlerde dikilen ağaçların meyveleri toplanıyor. Yarın tamamen Fethullahçı bir yapılanmanın eşiğinde olan bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Sokaklarda “laik Türkiye” diye bağıranlar bu duruma karşı ne gibi önlem aldılar bugüne kadar?
Yukarıda Güneydoğu’dan bir örnek vererek başladım. Ama herkes biliyor ki, Türkiye’nin geneli bundan farklı değildir. Parayla din iman satın almaya çalışanlar, her kim olursa olsun, hangi misyonda çalışırsa çalışsın her daim yoksulun, fakir fukaranın, geçim sıkıntısı çekenin en çok olduğu yerleri tercih etmiştirler. Güneydoğu da böyle amaçlar için en uygun bölgelerden birisidir.
Geçtiğimiz kış Güneydoğu illerinden birisinin belediye başkanıyla sohbet ediyoruz. “Bizim şehrimizde hiç tinerci, kapkaççı göremezsiniz, yoktur, çünkü biz onları topluyoruz, ilgili mekânlarda her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz” sözleriyle şehrin huzur ve refahından dem vuruyor. Söz konusu evler ise cemaat evleri. Her ne kadar bu çocukların ıslahından Devlet sorumlu olsa da, burasını yorumsuz geçeceğim. Ancak aynı şehirde eğitimin temeline cemaatleri koymanın doğru olmadığını söylemek isterim.
Bugün ‘Her ıl’e Bir Üniversite’ sloganını benimsemiş olan Devlet, sürekli yeni üniversiteler açarken, Yüksek Öğrenim Yurtları konusunda aynı hızı göstermiyor maalesef. Ailesinden başka bir şehirde okumak zorunda olan bir öğrenci, Yurtkur’un yurtlarında kalamıyorsa, özel yurtta kalmak ya da ev tutmak için de maddi durumu iyi değilse, okul açıldığında, o yabancı şehirde ne yapsın, nerede kalsın? Tabi ki kurda kuşa yem olması kaçınılmaz olacaktır. Kredi Yurtlar Kurumunun ihtiyaç duyulduğu oranda hizmet vermemesi, cemaatçi yapılanmanın amacına hizmet etmektedir. Yani bir bakıma cemaatler Devlet eliyle beslenmektedir.
Birkaç yıl öncesine kadar, Başbakanlık tarafından, ‘Başbakanlık Bursu’ adıyla, fakir öğrencilere verilen, ancak milletvekili çocuklarının bile almakta olduğunu basın aracılığıyla duyduğumuz, karşılıksız bir burs vardı. Bu bursu ve aynı zamanda bir de öğrenci kredisini birlikte alan fakir bir öğrenci, okul hayatını idame ettirebilmekte idi. Her ne hikmetse, bu burs da iki üç yıl önce kaldırıldı. Böylece fakir öğrenciler daha da zor durumda bırakıldı. Tabi ki zor durumda kalan öğrencinin imdadına yetişen cemaatlere de dolaylı olarak destek olunmuş oldu.
Bugün bir haber dikkatimi çekti. Yine bu konuyla ilgili bir haberdi.
{Öğrenciler cemaatlerin kucağına itiliyor diyen CHP’li vekil Muharrem ınce, Milli Eğitim Bakanına bir soru önergesi verdi. (09.09.2008-Vatan)
ızmir’in Bayındır ılçesinde bulunan Sadık Susamcıoğlu Anadolu Lisesi’ne, 2008 OKS Yerleştirme Kılavuzu’nda 20 öğrencinin yatılı alınacağı açıklanmasına karşın, 12 öğrencinin yer kalmadığı gerekçesiyle okul idaresince bir cemaate ait olduğu öne sürülen özel öğrenci yurduna yönlendirildikleri iddiası eğitim camiasını karıştırdı. (Bkz GazeteVatan}
Bu da ayrı bir tartışma konusu. Buradaki habere göre öğrenciler farkında olmadan, planlı bir şekilde cemaatlere itiliyorlar. Bu soru önergeleri verilmeden önce, CHP ya da aynı doğrultuda düşünenler, bu konuyla temelden mücadele edebilirlerdi. ış bu noktaya geldikten sonra, laiklik sloganları atmak, olanların ve olacakların önünü kesemiyor maalesef. Bu noktaya gelinmesinde en büyük vebal kendini modern, laik, Atatürkçü diye lanse eden geçmiş hükümetlerindir.
Yurt ihtiyacı olan öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak cemaatlerin değil Devletin görevi olduğu sürece, eğitimin, amacı dışına çıkması mümkün değildir.