Bu röportajın 3.bölümünü Prof Dr. Aysel Çelikel: Güneş Balçıkla Sıvanmaz! -3 başlığı altında okuyabilirsiniz.
Kadınvizyon: Tüm bu projelere baktığımız zaman görüyoruz ki çalışmalarınız hep eğitime yönelik, çağdaş bir gençliği yetiştirmeye yönelik. BM raporuna göre ise Türkiye 2020 yılına kadar kız-erkek çocukların okullaşmasında eşitliği sağlayamayacak 20 ülke arasında, maalesef! Özellikle kız çocuklarının okumasına siz de çok önem veriyorsunuz. Neden kız çocukları okumalı?
Prof. Dr. Aysel Çelikel: Kız çocukları mutlaka okumalı çünkü ayrımcılığa tabi tutuluyorlar. Zaten yoksulluk nedeniyle ya da gelenekler nedeniyle okula gitme imkanı bulamayan kız ve erkek çocukların içerisinde -eğer bir fırsat oluyorsa- erkek çocuklar gönderiliyor, kız çocuklar gönderilmiyor. Zaten onlar 12-13 yaşında evlendirilecek, başlık parasıyla satılacak ya da başka törelere kurban edilecek çocuklar olarak görülüyor.
Bir kız çocuğunu eğitmek, bir aileyi eğitmekle eş değerdir. Çünkü o kız çocuğu okuyup meslek sahibi olup, bir işe girdiği zaman, ailesinin düzenini ona göre kuruyor. Kardeşlerini o da okutmaya çalışıyor, o eve yeni bir uygarlık getiriyor. Ayrıca, kendisi evlendiği zaman kendi çocuklarını da okutuyor. Yani iki ailenin kalkınmasına destek veriyor.
O bakımdan, bizim bu okuyan kızlarımız sanıyorum ki 15-20 yıl içerisinde Türk toplumunda başka bir kadın modeli oluşturacaklar, bundan çok eminim. Çünkü eğitim görmek, meslek sahibi olmak, ekonomik güce sahip olmak uygarlığın kapılarını açan bir olay olarak görünüyor.
Kadınvizyon: Peki ülkemizde töre, gelenek-görenek gibi yazılı olmayan kanunların geçerliliğini nasıl kıracağız? Bu töre cinayetlerinin, namus bekçiliğinin, kan davalarının, kadına karşı önyargının önüne nasıl geçeceğiz?
Prof. Dr. Aysel Çelikel: Çok zor bir olayı gündemi getiriyorsunuz çünkü Türkiye Cumhuriyetten beri kadın sorunlarına önem vermiştir fakat bu mücadele hep büyükşehirlerde kalmış, kırsal yörelere ulaşamamıştır. Zaten T.C. hükümetleri bu kız çocuklarının eğitilmesine gereken özeni, dikkati, emeği vermiş olsalardı, bugün böyle bir tabloyla karşılaşmayacaktık.
Mesela kadın-erkek eşitliği konusunda Dünya Ekonomik Forumu’na göre Türkiye 134 ülke içinde 128’inci. İnanılmaz olumsuz bir tablo. Halbuki Türkiye bunu haketmemiştir. Atatürk devrimleriyle yetişen, çok saygın ve prestijli mesleklerde çalışan kadınlar var. Ama o, bütün Türkiye içinde bir kenarda kalıyor, görünmüyor. Gereken önem verilseydi böyle olmayacaktı.
Kadınvizyon: Bunu aşmak için ne yapılmalı?
Prof. Dr. Aysel Çelikel : Bunu aşmak için birinci anahtar eğitim. Ama sadece okur-yazar olmak yetmiyor! Okur-yazar olmak neyi sağlıyor? Türkiye’de okur-yazar olanların yüzde 21’i herhangi bir okul diplomasına sahip değil. Okur-yazar ama diploması yok. Diploması olsa ne yazar? Mutlaka okur-yazar olacak tabii ki, bir okuldan diploma alacak, bir meslek sahibi olacak ve çalışacak.
Kadınları kurtaracak iki şey var: “eğitim ve çalışmak”. Ama ücretsiz aile işçisi olarak çalışmayı kastetmiyorum. Bir ücret karşılığı dışarıda, kamuda veya özel sektörde çalışmak. Ancak ekonomik güç ve dışarıya açılma zaman içinde kadınların bilinçlenmesini sağlıyor.
Şimdi burada bir üçüncü faktör; siyasette kadınların yer almasıdır; ama bilinçli kadınların, kadınlara hizmet etmek için, Türkiye’nin kalkınması için nelerin yapılması gerektiğini düşünmüş olan kadınların yer alması. Ancak bu şekilde eğitim programları Türkiye’nin her biriminde, her köşesinde ana akım olarak dolaştırılırsa ve yıllar içerisinde bu çalışmalar yapılırsa belki sonuç alınır.
Şunu kastediyorum; devlet bir zihniyet değişikliğini, bir yeni bakış açısını, bütün kurumlar ve birimler ve bütün coğrafyalara bir ana akım olarak başlatır ve ulaştırırsa, bu eğitim politikası sürekli yapılırsa -bir kere iki kere yapılmakla olmuyor- hiç durmadan, sürekli yapılırsa; bu zihniyet değişikliği, yavaş yavaş törelerden uzaklaşma, kadın ve kız çocuklarını eğitme gibi yeni kavramlar toplumun bilincine girecektir. En ücra köşelere kadar, Ardahan’dan Edirne’ye kadar her yere ulaşacaktır.
Kadınvizyon: Böyle bir eğitim politikası gütmek ve bunu tüm ülkeye yaymak çok mu zor?
Prof. Dr. Aysel Çelikel: Bu o kadar zor bir şey değil aslında. Bunu istemek lazım. Bu tür devlet kurumları bütün Türkiye’de var. Bu kurumlara yeni bir-iki kurum, bir-iki eleman eklenerek sağlanacak. Bu yapılırsa farklı olur herşey.
Mesela cumhuriyetin ilk yıllarında şeriat toplumundan laik bir topluma geçtik. Kadınlar özgürleştiler. Nasıl oldu bu? En azından belirli büyük kentlerde bunu yapan siyasi irade, inanış olduğu için bu politikaları güdüyordu, yapıyordu. Kendi örnek göstererek, kendisi örnek olarak bütün Türkiye’ye yayıyordu. Ama en çok büyük kentlerde sonucunu gösterdi. Kırsal kesimde fazla etkili oldu diyemeyeceğiz çünkü vakit yoktu. Ondan sonra da ters politikalar uygulanmaya başlandı.
Fakat şimdi yaşadığımız dönemde siyasi irade evet yasaları yapıyor, kadın-erkek eşitliği açısından yasalarımızda ciddi bir sorun yoktur ama onu özümsemek, hayata geçirmek, benimsemek konusunda irade eksikliği var, isteksizlik var. Söylemekle olmuyor, bu zihniyet değişikliğini topluma mal edecek bir çalışma gerekiyor. Bu yapılmadığı için olmuyor.
Ben kadınların güçlenmesi için üç önemli şeyi görüyorum: birincisi eğitimdir. En önemlisi “eğitim ve meslek sahibi olmak!” İkincisi “çalışmak, para kazanmak”. Üçüncüsü “siyasette yer almak”
Bu röportajın devamını Aysel Çelikel: Laiklik, Aklın Özgürlüğüdür! -5 başlığı altında okuyabilirsiniz.