Mesajlar Filmi; Kurtlar Vadisi Irak



Ben TV seyretmediğim için, Kurtlar Vadisi dizisini hayli geç, yani bu yılın ağustos ayında fark ettim. O da dizide “Sharon Stone ve Andy Garcia oynayacak” haberleri ile. Tabi ki çevremde bu dizi hakkında duyduklarım vardı ama bunların büyük çoğunluğu “mafya filmi” olduğu, şiddet dolu olduğu gibi ifadelerdi. Bunlar da doğrusu filme ilgi duymamı gerektirmedi.


 


Ancak, 500.000 $ karşılığı oynadığı bildirilen Sharon Stone’un varlığı, belki biraz da güzel bir kadını görme isteği ile birleşti, “Polat Alemdar, Stone’u öpmedi” haberleri ile depreşti ve diziye bakmaya başladım.


 


Doğrusu, güzel bir dizi buldum karşımda. Yapanları tebrik etmek lazım. Eğer planlayarak bu noktaya geldilerse de ellerini öpmek lazım. Özellikle 500.000 $’lık Sharon Stone yatırımının filmin Türkiye popülaritesine katkısını küçümsememek lazım diye düşünüyorum.


 


Kurtlar Vadisi Irak, “mesajlar veren” bir film


 


Kurtlar Vadisi Irak filminin amacı neydi diye baktığınızda, bol miktarda mesaj görüyorsunuz. Hemen göze çarpanları söyleyeyim;






  • Türkler savaşırken bireysel değil ekip olarak hareket ediyor;

    Benzer Amerikan filmlerinde (mesela Rambo ya da Bruce Willis filmlerinde), tek kişilik ordunun, bütün sorunların altından girip, üstünden çıkmasına karşın, Kurtlar Vadisi (Türk kültürünün de parçası olarak) karşımıza bir ekip çıkarıyor.  


    Film boyunca lider pozisyonunda Polat Alemdar’ın yer almasına karşın, ekibi de en az onun kadar faal. Bunu en fazla da son sahnelerde fark diyoruz. Memati’yi vuran Amerikan Askeri, ikinci kurşunu süremeden Erhan tarafından öldürülüyor. Abdülhey’i vuran Amerikan Askeri’ni Memati vuruyor gibi. Tam bir ekip çalışması ve toplumsal yaklaşım sergileniyor

  •  




  • Diğer ilginç bir mesaj; Kürtler ve Türkler Birlikte; Filmin son sahnelerinden birinde, Memati tüm kavganın ortasında, “Bunların hepsi Kürtler yüzünden” diyor. Filmin Kuzey Irak’ta yani Kürtlerin yoğun olduğu bir bölgede çekildiğini anımsatan bu sözlere Abdülhey “Abi Ben Kürtüm” cevabını veriyor. Memati ise “Sen başkasın” şeklinde devam ediyor. Mesaj açık. Türkiye’de Türkler veya Kürtler elele savaşıyor.


  • En önemli mesajlar Müslüman’lıkla ilgili; Bunlardan ilki; ıntihar Bombacısı Olmak Günahtır. Düğünü basılan ve eşini kaybeden Leyla, şeyhine giderek intihar bombacısı olmak istediğini söyler. Ancak cevap “2 nedenle günah. Birincisi Allah’ın sana verdiği canı senin alman, ikincisi bomba ile düşmanlarını öldüreceksin ama bu arada masum insanlar da ölecek” şeklinde oluyor. şeyh Müslümanlık adına intihar bombacısı olmayı doğru bulmuyor.


  • Diğer bir Müslümanlık mesajı Müslümanların Birleşmesi gerekli şeklinde; “Biz zulmu kendi kendimize yapıyoruz. Birleşmeyerek, onları bize zulüm getirmesine neden oluyoruz” diyerek yine bu mesajı da aynı şeyh veriyor üstelik film içinde 2 ayrı kez yineliyor.


  • Müslümanlıkla ilgili başka bir mesaj, kaçırılan ve bir kılıç darbesiyle öldürülmek istenen Amerika’lı Gazeteci sahnesinde. Kaçırarak adam öldürmek, zalimlerle aynı davranmak demektir. şeyh bu sahnede de mesajı tartışmaya yer bırakmayacak şekilde veriyor. Gazeteciyi öldürmeye kalkan kişinin; “Ama o bizim hakkımızda yalan ve yanlış şeyler yazıyor” ifadesine karşı “zalimlerin yaptığını yapan da zalim olur” cevabını veriyor. Müslümanların bu tür adam kaçırma ve öldürmeleri tasvib etmediğini gösteriyor.


  • Müslümanlık’la ilgili diğer bir ifade “evsiz, annesiz, babasız ya da zor durumdakilere yardım edildiği” şeklinde. Hatta filmin bir sahnesinde Türkmen’lerden ve Arap’lardan hoşlanmayan Kürt lider, şeyh sözkonusu olduğunda bu tavrını değiştiriyor ve şeyhi koruyor. Çünkü o şeyh kendisini de Saddam’ın zulmünden koruyup, saklamış. Bu sahneden bölgenin dinamiklerini “ırkçılık” yoluyla değiştirmeye çalışan ABD’nin din mesajlarını çok iyi yorumlamadığı mesajı veriliyor. Zaten şii-Sünni çatışmasını yaratamadıkları için bu konu bir müddettir gündemde..


  • ınançlara Saygı. Flimde kötü adam olarak verilen Sam Marshall bir yandan da  kendi inancı uğruna ölmeyi, ısa Peygamberin yanına gitmeyi (yani uğruna ölmeyi) isteyecek kadar tutkulu veriliyor. Bu sahnede verilen mesaj dine ve inanca saygı şeklinde. Yani Müslümanlık inancının, diğer dinlere saygısı filmde vurgulanıyor.


  • Duygu Sömürüsü Yok; Filmde Ebu Garip hapisanesindeki sahneler sadece “kayıt” edilmiş ama işlenmemiş. Yani duygu sömürüsü yapılmamış. Bizzat Amerikan gazetelerinden alınan görüntüleri vermişler ama kısa bir süre. Bu sahneler, gerçek hayatta Amerika’da mahkumlara işkenceden hapise mahkum olan bayan Subay’ın, gazetelerde yayınlanan sahnelere benzer bir sahnesi, Irak’lı esirlerin çırılçıplak üstüste yığıldıkları ve başlarında bir köpeğin de yer aldığı sahne, ilk girişte çıplak soyulup üstlerine su fışkırtıldığı sahne gibi sahneler.


  • Tecavüz bir duygu sömürü aracı olarak kullanılmamış; Bu bir ABD’li askerin güzel Irak’lı kadınla karşılaştığında da akla geliyor. Tecavüz filmde bir duygu sömürü aracı olarak kullanılmamış. Oysa benzer film bir Amerikan filmi olsaydı, muhtemelen bu tür bir araç kullanılırdı diye düşünüyorum.


  • Türk’ler savaş uğruna çocukları feda etmez. Ama Amerika’lılar herşeyi kullanabilir. Hemen filmin başında verilen bir mesaj da bu. Polat Alemdar çocuklar söz konusu olduğunda, savaşmayı bırakıyor. Oysa Amerika’lılar çocukları kullanabiliyor mesajıveriliyor. Ama zaten Vietnam’daki olaylar da bunu hatırlatmıyor mu?


  • Bütün Amerika’lılar kötü değil. Filmin hemen başındaki bir askerin hareketi de bunu gösteriyor. Zaten hatırlanacağı üzere, Ebu Garip hapisanesindeki olayları gündeme getiren de yine Amerika’lı ama vicdanı olan askerlerdi.