Neden çok yiyorsunuz? Yoksa aslında, sizi yiyen bir derdiniz mi var?

Evde ya da işyerinde sinirlendiğinizde ne yaparsınız? Buzdolabına koşup, dibinde bir yerlerde çukulata, dondurma ya da benzer bir şey var mı diye bakıyor musunuz? O zaman duygusal yeme sorununuz var. Uzmanlar başarısız diyetlerin % 95’inde bu sorunla karşılaştıklarını ifade ediyorlar ve eğer gerçek sorununuzu bilmiyorsanız, onu çözmeden açlık, diyet, egzersiz vs vs işe yaramaz.


Çoğumuz yemeyi severiz. ıyi yiyecekleri severiz. Çünkü bizi mutlu eder. Çocuklara bakın, iyi yiyeceklerle karşılaştıklarında daha farklı davranırlar. Ya da düştükleri ve canları acıdığı zaman, bunun farkında olduğumuzdan, onlara hemen tatlı yiyecek bir şeyler veririz. Acıyan bir yerlerine karşı, kendilerini iyi hissetmelerinin bir başka yolunu sağlamaya çalışırız.


şimdi kendinizi tartın, eğer her kötü hissettiğinizde, sinirli ya da baskı altında hissettiğinizde, tatlı bir şeyler arıyorsanuz, kendinize sormanız gereken soru “aslında açlığını çektiğim şey bu mu, başka bir şey mi?”


Cevap herkes için farklı olabilir. Anlamak için de zorlanabilirsiniz, belki de size üzen konuyu çok derinlere itmiş olabilirsiniz. Fiziksel ihtiyaçlarınızla, ruhsal ihtiyaçlarınızı ayırmayı, daha doğrusu fark etmeyi bilmelisiniz. Bilmiyorsanız da öğrenmelisiniz. Bunun yolu önce farkında olmak, sonra da kendinizi derinlemesine analiz etmektir.


Herkes ruhsal açlık çeker. Az ya da çok. ış hayatınız, ev hayatınız, belki bir rakip, belki isteklerinize ulaşamamak, anlaşılamamak, bunların her birisi baskı yaratır. Ama eğer ruhsal ihtiyaçlarınızı anlamak ve çözmek yerine, fiziksel açlık hissediyormuşcasına yemeye başlarsanız, o zaman ipin ucu kaçar.


Özetle, diyete başlamadan önce kendinizi anlamaya çalışın. Gerekirse bir psikologa giderek yardım alın. Ancak ondan sonra zayıflamayı düşünün.