Pantolonu ile Gündeme Gelen Kadın Milletvekili; Gönül Saray


‘Politikacı olduktan sonra hep eleştirildim’


Geçtiğimiz günlerde TBMM’de Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubu’nun toplantısına pantolonla geldiği için Hürriyet Gazetesi’ne manşet olan Amasya Milletvekili Gönül Saray, içini Kadınvizyon’a döktü.


Bugüne kadar kadın kişiliğinden hiç rahatsızlık duymadığını hatta, avantajlarını gördüğünü söyleyen Gönül Saray ile, bir kadın millet- vekili olarak politikanın içine atılmanın zorluklarını konuştuk.


Ülkenin birçok sorunu varken, sizin pantolonla bir toplantıya katılmanız, niye tepki aldı?


Bir ulusal gazetemiz, geçtiğimiz hafta sekiz sütuna manşet; “Bu Ne Pehriz” başlıkla ve Meclis’te çekilmiş pantolonlu bir resmimle haber yaptı. Ben kadın kimliğimden hiç rahatsızlık duymadım ve engellenmedim. Hep söylenir ya kadınlara işte, eğitimde ayrımcılık uygulanıyor diye. Öyle bir hadise benim başıma gelmedi. Hatta birçok avantajlarını yaşadım.


Bir kadın ihracatçı olarak ıran’a çarşaflarla gittim. Irak bombalar altındayken, aynı şekilde Libya’da bombalar atılırken, ben ordaydım. Bütün bunlara rağmen kadın kimliğimden hiç rahatsızlık duymadım. Hiç şikayetci olmadım. Erkek eğemen toplumlarda kadına karşı bir saygı vardır. Örneğin, çok büyük bir genel müdürün, müşteşarın karşısına gidiyorsunuz. Erkek arkadaşını bekletir, dışarı çıkarır veya “dinlemiyorum seni” diyebilir. Ama, kültürlü, bilgili ve konusunu mantıklı bir şekilde anlatan bir kadın varsa karşısında, en azından bir çay ısmarlar. Bir çay en az 5 dakikalık bir süredir. Bu süre içinde siz sorununuzu makul bir şekilde anlatırsanız, sonuç da alırsınız. Hep ben bunları yaşadım. Ancak politika çok farklı bir hadise.


Sorun, kadın milletvekili olmakta mı?


Birçok konuda ilkleri gerçekleştirdim. Örneğin Rusya’ya açılan ilk Türk Kadındım. ıhracatçı Birlikleri içinde yer aldım. O dönem ki, Rusya’da koyu komünizm dönemiydi ve Rusya sözü bile suçtu. Böyle bir ortamda ben, Rusya ile ticaret yaptım. Bütün bunlar, sıkıntılı ve zor olaylardı. Ama Meclis ve politika çok farklı bir ortam. Bunu eleş- tirmek için mutlaka içinde yaşamak lazım. Devlet çok ağır ve hantal. Burada çok uzun yıllardır siyaset erkek ağırlıklı yapıldı. Kadınların varlık gösterebilmeleri için, erkeklerden 4 kat daha fazla çalışması ve çok donanımlı olmaları gerekiyor. Kadın milletvekillerinin sayısı aslında önemli değil. Yani nitelik değil nicelik çok önemli.


Aynı özelliklere ve donanımlara sahip olmayan erkek milletvekilleri bu kadar çok zorlanmıyorlar sanırım?


Tabi onların da zorlukları var. Tecrübe ile kazanıyorlar. Ben olayın çok başında olduğumu hissediyorum. ılk seçimim. ıki yıl oluyor yani. Amasya’da Cumhuriyet tarihinde çıkan ilk kadın milletvekiliyim. Gönül isterdi ki, 81 ilimizden 81 tane kadın milletvekili çıksın. Bizim bakış açımızla da o vilayetlere sıcak yaklaşılsın.


Politika zor bir görev. Birde de kadın olarak, ne gibi farklı zorluklar yaşanıyor?


Burada sabahlara kadar çalışmalar sürebiliyor. Benim 5 yaşında bir oğlum var. Akşam gittiğimde uyumuş oluyor. Günlerce haftalarca oğlumu göremediğim oluyor. Kamuoyunun kadın milletvekiline bakışını çok fazla düzeltemiyorsunuz. Üreten bir politikacı olarak bir kadını görmekte zorlanıyorlar. Bunda şöyle bir şanssızlığımız da var. Bu ülke kadın başbakan da gördü. Biz onunla gurur duyduk. Ama yapılan hatalar nedeniyle kadın politikacıların önü daha fazla yükselmekte kesildi gibi görüyorum. Bu güveni kamuoyu önünde tazelemek çok kolay olmayacak. Çok üzgünün bunu söylemekte ama olay böyle.


Erkek milletvekillerinin bakış açısı nasıl?


Üçüncü bir zorlukta erkek arkadaşlarımızdan gelen bakış açısı, o da manidar. Kadınları kendilerinden yüksek veya deneyimli görmek istemiyorlar. Politikada sonuç olarak gelinmek istenen makam 20 küsür tane olan bakanlık koltuğu. Orası için de paylaşılacak post, çok az olduğu için, kıran kırana bir mücadele var. Bunda da 77 yıllık yapımız belli. Aynı anda hükümette ikiden fazla kadın bakan olduğunu hatırlamıyorum. Böyle bir yapıda kadınların önü çok açık değil.


ılişkileri bakanlık yarışı mı bozuyor? Böyle bir sonuç çıkardım…


Evet sonuç olarak gelinmek istenen nokta bakanlık. Bakan olarak daha çok yetkiniz var. Diğer ülkelerde, dışardan bakan almak gibi farklı yöntemler de var. Milletvekilleri de görevini biliyor, sadece kanun çıkarıyor. Ama burda, bir yarış söz konusu.


Yaptığınız işlerle değil de, pantolonunuz nedeniyle gündeme gelmeniz, sizi yıpratıyor mu?


Biz bir elin 5 parmağı kadar kadın milletvekiliyiz Parlemantoda. Bu sayının artırılması için ortak bir görüş var. Ancak bu görüşe rağmen, azıcık olan kadın milletvekilleri hırpalanması konusunda, ne elinden kan damlayan kadın yazarlarımızı, ne sivil örgütler, hiç birini yanınızda bulamıyorsunuz.


Sivil yaşamımda, 10 yıl boyunca değişik sivil kadın örgütlerde yer aldım. Akdeniz Kadınlar Konferansı, Çin, ıspanya gibi çok çeşitli örgütlerde çalıştım. Girişimci bir kadın olarak resmen temsil ettim ülkemi. O dönem işkadını çok azdı. Sıfırdan başlayıp işyeri sahibi olan, bir ben bir de Sıdıka Atalay vardı. Bu nedenle dış gezilerde yer alırdım. Orda, çok daha fazla etkin ve proje üretebilen bir insandım. Burada ise önünüz tıkanıyor. Kadın dayanışması çok daha fazlaydı. Ben hiç değişmedim. Aynı kadınım ama, milletvekili olduktan sonra kamuoyunun parlementoya olan saygınlığı ve güvenirliği çok azaldığı için sizi de aynı kefeye koyuyorlar. Birde toplumsal bir baskı var üzerimizde.


Sivil toplum örgütleri ile ortak projelerde sorun mu yaşıyorsunuz?


Sivil toplum örgütlerinin yaptıkları projelere destek vermeye çalışan bir kadın milletvekiliyim. Avrasya Kadınlar Kongresi gibi… Bir kadın milletvekili olarak, aynı desteğe ihtiyacım olduğunda onlardan destek bulamıyorum.


Peki, niye pantolonunuz ile gündeme geldiniz?


Ben o olaya çok üzüldüm. Tartışılmasını bile yanlış buluyorum. Her devlet kurumunda olduğu gibi, TBMM’de 56. madde ile; Genel Kurul ’da başkanın, divan üyelerinin, kadın ve erkek milletvekillerinin kıya- fetleri tariflenmiştir. Milletvekili seçildikten sonra, devlet terbiyesi ve iç tüzük gereği Genel Kurul’da tayyör kuralına her kadın milletvekili gibi ben de saygı göstermiş ve titizlikle uymuşumdur. Ancak, komisyonlar, odalarımız, meclis bahçesi, çalışma alanları, içi veya dışı için böyle bir kural yoktur. Çünkü dünya ülkeleri içinde, TBMM halkın en fazla ziyaret ettiği meclislerden birisi olma özelliğini taşır. Bilgi Grubu çalışmalarında da kıyafet tanımı yoktur. Bu mecliste 2 yıldır pantolon giyiyorum. Birçok kadın milletvekili de giyiyor. Böyle büyük bir ulusal gazetenin manşet yapmasını ben başka anlamları olduğunu düşünüyorum.


Peki, o haberle sizce söylenmek istenen neydi?


Aslında o haberle söylenmek istenen şuydu: ‘Merve Kavakçı’nın üze- rine gitti kendi pantolonla geliyor.’ Başlıkta açıktı; “Bu ne pehriz…” Kaldı ki esas tartışılmaya açılmak istenen Merve Kavakçı ve türban hadisesinde, hatırlanacağı gibi Sayın Başbakanımız milletvekillerinin odalarında veya çalışma alanlarındaki kıyafetine hiç kimsenin bir şey diyemeyeceğini, ancak Genel Kurul çalışmalarında devlet gelenek- lerinin esas olduğunu vurgulamıştır.


Meclisimizde zaten iki düzineye varmayan kadın vekillerin oranını artırmak gerekliliği, toplumun tüm kesimlerince kabul görürken, bu kadınların projeleri, çalışmaları, üreticilikleri yerine, modaları, saç renkleri, pantolonlarını sekiz sütundan vermek tüm kadınları aşağılamak anlamına gelmiyor mu?

Fikir tartışmaları dışında, pantolon olayı gibi, tepki aldığınız başka olaylar oldu mu?


Erkek miletvekiline çok magazinsel bakamıyorlar. Ama kadın millet- vekillerine magazinsel bakıyorlar. Geçmiş iş yaşamımla yani politikaya atılmadan önceki basın dosyam, çok gurur verici. Örneğin, ‘Rusya’ya açılan ilk Türk iş kadın’ ,  ‘Kızılordu’yu giydiren kadın’ gibi haberler yer alırdı basında. Bu kadın hiç değişmedi. Milletvekili seçildikten sonra ise hakkımda olumlu hiçbir haber çıkmadı, hep eleştirildim. Takdiri kamuoyuna bıkarıyorum.


Kadınların daha fazla politikaya girmesi için neler yapılmalı?


Milletvekili olmak için yapılan başvurulara bakarsanız, sayı çok düşük. Bazıları diyor ki, ‘Partiler kota koysun. Zorlayıcı tedbirler alsın’. Ben bunlara katılmıyorum. Sivil toplum örgütlerinden daha çok kadın baş- vuruda bulunsun. 5 bin kişi başvuruyorsa, 7 bin kişi başvursun. Ayrıca sivil toplum örgütleri asgari şartlarda birleşmeli. Birlikte hareket etmeliler. Aslında kadınların kadınlara yaptığını kimse yapmıyor. Birleşmeleri ve birlikte haraket etmeleri şart.


Gönül Saray’ın web adresi: www.gonulsaray.com


Gülüp geçmek gerektiğine inandığım ve güllük gülistanlık bu memlekette (!) başka dert kalmamışçasına ve sekiz sütuna manşet ele alınma biçimi ile çok yadırgadığım için de, akşama kadar arayan onlarca gazete ve televizyon kanalına açıklama yapmak gereğini bile duymadım.

Medya’nın olayları ele alış biçimini, magazinsel yaklaşımı kavramış ve günlerce tek taraflı hırpalamasına TBMM Libya Dostluk Grubu’nun Libya seyahati ile antremanlı oluşumdan olsa gerek, çok üzerinde durmadım. Hakkımda hakaret dolu onlarca yazı yazılmasına rağmen, tıpkı başbakanımız gibi hiçbir yazarı ve basın organını şimdiye dek mahkemeye vermedim. Çünkü inanıyorum ki Milletvekili olmayı seçmiş insanlar, özelin sahipliliğinden, genelin sahipliliğine geçerler ve medya da hatalar yapabilir.

Ancak iş çığırından çıkartılıyorsa, bu basit olay ısıtılıp ısıtılıp, bir sürü farklı insanların görüşleriyle de magazinsel biçimde süslenip püslenerek günlerce yayına devam ediliyorsa, bizimle bir defa bile görüşmemiş, tanışmamış ve el sıkmamış bazı köşe yazarlarına, köşelerinden nefretle kusmaları için asılsız bir malzeme daha veriliyorsa, tekzipleriniz yayınlanmıyor ve binlerce insan sizi tek taraflı yayınlardan tanıyorsa, hatta hakaret üstü, cinsel temalı cümlelerle aşağılanıyorsanız, üstüne üstlük olay, Laik devlete zarar verecek platformlara çekilmeye çalışılıyorsa, bizim de söyleyeceklerimiz var elbet.

Değerli dostlarım,

Bir yüksek mühendis hanımsanız, işiniz gereği dünyayı dolaşıyorsanız, ömrünüz uçaklar, otobüsler, kimi zaman savaşların göbeğinde geçiyorsa, sizlerin de kabul edeceğiniz gibi pantolon vazgeçilmez bir giysi olmaktadır. Siyasi yaşamıma kadar da üniformam olmuştur.

Her devlet kurumunda olduğu gibi, TBMM’de de; ıç Tüzük 56. madde ile; Genel Kurul’da başkanın, divan üyelerinin, kadın ve erkek milletvekillerinin kıyafetleri tariflenmiştir. Milletvekili seçildikten sonra, devlet terbiyesi ve iç tüzük gereği Genel Kurul’da tayyör kuralına her kadın milletvekili gibi ben de saygı göstermiş ve titizlikle uymuşumdur.

Komisyonlar, odalarımız, meclis bahçesi, çalışma alanları, içi veya dışı için böyle bir kural yoktur. Çünkü dünya ülkeleri içinde,TBMM halkın en fazla ziyaret ettiği meclislerden birisi olma özelliğini taşır.


şalvarları, sakalları, yazmaları veya türbanları, kısa veya uzun etekleri ile, her gün yaklaşık 10 bin vatandaşımız meclisimize akın eder. Aklınıza gelebilecek her türlü kıyafeti, toplumsal rengi gözleyebileceğiniz bir küçük Türkiye’dir meclisimiz. Kadın veya erkek milletvekillerinin de, temsilcisi oldukları insanlardan farklı olmaları beklenemez. Onlarla iç içe olmaları esastır. Bu nedenle de kıyafet kuralı getirilmemiştir.

Kaldı ki esas tartışılmaya açılmak istenen Merve Kavakçı ve türban hadisesinde, hatırlanacağı gibi Sayın Başbakanımız milletvekillerinin odalarında veya çalışma alanlarındaki kıyafetine hiç kimsenin bir şey diyemeyeceğini, ancak Genel Kurul çalışmalarında devlet geleneklerinin esas olduğunu vurgulamıştır.

Yaklaşık iki yıldır bir çok kadın milletvekili gibi, meclis çatısı altında, tüm yöre ziyaretlerinde, köylerde giydiğim pantolonun, tam bugünlerde yanlış bilgilerle donatılarak ana haber yapılması çok düşündürücüdür.

Resmin çekildiği mekan komisyon olmayıp, konuya ilgi duyan milletvekillerinin kendi aralarında kurdukları, resmi hiçbir sıfatı olmayan, gönüllü üyelerin iletişim teknolojileri için gerekli alt yapıya katkıda bulunmak amacı ile oluşturdukları “Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubumuz”dur.

Meclis muhabirleri de bunu çok iyi bilirler.

Bilmelerine rağmen, karalayarak, küçülterek kişi hakkında dev bir haber çıkartılıyorsa, olayın medyaca yansıtılış biçimiyle, geçen haftalarda yaşadığımız bir milletvekilinin ölümü ile sonuçlanan hadiseden farkı ne?

“Beğenmiyorsan öldür” mantığı üzerinde günlerce tartışmadık mı?

Meclisimizde zaten iki düzineye varmayan kadın vekillerin oranını artırmak gerekliliği, toplumun tüm kesimlerince kabul görürken, bu kadınların projeleri, çalışmaları, üreticilikleri yerine, modaları, saç renkleri, pantolonlarını sekiz sütundan vermek tüm kadınları aşağılamak anlamına gelmiyor mu?

Siyaset hep erkek işi olacaksa, kadın meclis muhabirlerinin de vekaletlerini taşıyan bizler için, erkek egemen siyaseti pekiştirecek magazinsel haberler ne ölçüde kadın siyasetçiye yardımcı oluyor?

Geçmişte bakanlık yapmış değerli bir kadın siyasetçinin, söylediğine hiç ihtimal vermediğim, “pantolon züppeliktir” sözlerini, adım verilerek sütunlara taşımak satışları mı artırıyor?

Kadın sivil toplum örgütleri, yazarlar, mankenler neredesiniz?
Benim için değil, beni aşağılamak için önemli bir yazarın “çıplak mankenlerin de Meclis’e girmeleri gerektiği, onlardan ne farkımız olduğu” şeklindeki yazısı için.

Yıllar boyu hep çiçek, böcek yaparak, kermeslerde kullanılarak, siyasi partilerin lokomotifi olup, vagonlarına bindirilmeyerek kullanılmadık mı?

Bizleri sindirmeye, küstürmeye, kapıları kapatmaya çalışıyorlar.
Hangi parti veya siyasi görüşü taşırsak taşıyalım çok partili dönemin en çok kadın milletvekilini çıkartmış olan bu meclis geleceğimize umut olmalı. Medeni yasa çıkmalı. Kadın ve çocuk olgusu partiler üstü, kurumlar üstü tutularak toplumun yarısından fazlasını temsil eden bizlerin saygınlığı, sizlerin geleceği ayaklar altına alınmamalı.

Ben Amasya’nın Cumhuriyet tarihindeki ilk kadın milletvekiliyim. 81 vilayetimizden de kadınların sesi bu meclise taşınmalı.

Değerli dostlarım, Yapılacak çok şey var. Zaman ise kısıtlı. Bu memle- kette her ne pahasına olursa olsun ihracat artırılmalı. ıthalat – ihracat dengesi alarm veriyor. Turizm alt yapısı güçlendirilmeli. Bacasız fabrikamızın döviz gelirleri ikiye katlanmalı.Yabancı sermaye Türkiye’den kaçmamalı. ıstikrarsız yönetimler yatırımcıyı küstürmemeli. Üretime, istihdama yönelik projelerin önü açılmalı. Bürokrasi azaltılmalı. Hantal devlet, dinamik devlet olmalı. Bütün bunlar için gerekli hukuki alt yapı hazırlanmalı. Mutlaka “devlet’e güven” tekrar sağlanmalı.

Binlerce iş, kanun değişikliği, iç ve dış siyasette güçlü politikalar oluşturmak için topyekün bir seferberlik bizleri bekliyor.

Ne pantolonu Allah aşkına? Bizim çok önemli işlerimiz var.

Gereksiz köşe ihlalim için üzgünüm…