Tarot’un Gizemi

Yıkılan Kule, yıldız, ay, güneş, deli, büyücü, imparotiçe, başrahip, aşıklar, münzevi, kader çarkı, adalet, ölüm, denge .. Tarot falına baktıran herkes bu sıraladıklarımızın tarot kartlarındaki simgeler olduğunu bilir..

Eğer fala baktırdıysanız, tarot kartlarındaki bu simgelerin gelecek hakkında verdiği ipuçları hakkında da bilgi sahibisinizdir mutlaka. Geleceğiniz, hangi kartı seçtiğinize bağlı olarak şekillenir.. Peki bu kartların hikayesi ne?

Ortaçağda gerçeğe ve bilgiye ulaşmanın yasak edildiği, bilginin yok edildiği engizisyon döneminde tarot kitabı farklı bir yöntemle saklanmış. Tarot bekçileri, kitaptaki bilgileri sembolik olarak kartlara aktarmışlar ve yıllarca saklamayı başarmışlar. Yıllar sonra çingeneler ellerine geçirdikleri bu kartları fal aracı olarak kullanılmaya başlamışlar.

Tarotçuluk bir zamanlar bir filme de konu olmuştu: “Üçüncü Göz”. Yönetmenliğini Sam Raimi’nin yaptığı ve Cate Blanchett, Keanu Reeves, Greg Kinnear ve Hilary Swank’in başrollerde oynadığı bir filmdi. “Üçüncü Göz”ün vizyonda olduğu dönemde, izleyenleri hayli etkilemişti. Sonraları bu “üçüncü göz” adı bir çok yerde kullanıldı. Bu adla bir TV programı bile yapıldı.

“Üçüncü göz” adı daha sonra da bir dergiye verildi (Bu dergi hala çıkıyor). “Üçüncü göz” filmini o zamanlar izleyen herkes Annie’nin hikayesinden etkilenmiştir mutlaka. Annie herşeyi kartlarla, rüyalarıyla, sezgileriyle görebiliyor ve kasaba da işlenen bir cinayeti çözüyordu filmde… Psişik güçleri olan bir kadının gizemi gerçekten ilgi çekmişti.

Peki, bizdeki tarotçular nasıl bakıyor bu olaya? şok gazetesinde köşe yazarı olan Okşan Bayazıt, bu konuyla ilgili sorularımızı yanıtlıyor. Okşan Hanım’ın evi tamamen Uzakdoğu motifleriyle dekore edilmiş. Esas olarak da “fil” objesi hakim odalarda. Evde, tuzluktan duvardaki tablolara kadar herşey fille bir şekilde alakalı. Sonuç olarak, elbette en ilgimi çeken yer; tarot odası. Zemin kattaki odaya birlikte giriyoruz. Yarı karanlık olan bu odada titrek bir mumun ışığında tarot falına nasıl baktığını anlatıyor bana. Tabii ki odada daha fazla durmak istemiyorum, çünkü hayli “gizemli” ve bir o kadar da çekici bir oda. Üst kata çıkıp söyleşiye başlamaya karar veriyoruz.

KadınVizyon : Bir deste kart insanın hayatını yönlendiriyor. Kartlarla bunu nasıl başarıyorsunuz?

Okşan Beyazıt : Yaklaşık 9 yıldır tarot falı bakıyorum. Yaptığım bu olay tamamen içgüdüsel ve hislere dayalı bir olay. Ben daha çok, pozitif enerjimi kullanarak insanların yaşamına tarot yardımıyla pozitif enerjiyi aktarıyorum.

KadınVizyon : Peki bu, insana özel bir durum mu? Yani yeteneklerle mi ilgili. Ya da bunun bir eğitim süreci var mı. Sizdeki bu yeteneği ne zaman farkettiniz?

Okşan Beyazıt : Beni tarota iten şey, 14 yaşımdan itibaren yaşadıklarımdı. Olabilecekleri daha önceden hissettim hep. Galiba enerjimi yanlış kullanıyorum dedim. Ve bir şekilde kendimdeki pozitif enerjiyi keşfettim. Mutlaka bir eğitim aldım ama bu tarota bakma eğitimi değil. Belki insan olma eğitimi idi. Aldığım uhrevi eğitimin ne de diğer eğitimin çok etkisi olduğunu sanmıyorum.

Bu sanırım ağır bir sorumluluk. Çünkü bizim yaptığımız iç soyut. Soyutu somutlaştırma çabası veriyoruz. Ben de örneğin evli bir insana “bu evlilik kötü gidiyor” diyebilmenin sorumluluğunu taşıyorum tabii..

KadınVizyon : Tarot için size gelenler insanlar yaşamlarının daha sonraki dönemlerinde de “ne yapayım?” diye size danışıyorlar mı?

Okşan Beyazıt : Elbette. Belki pozitif enerjinin onlara getireceği güce inandıkları için. Bu yüzden de hayata çok güzel bakmasını öğrenebiliyorlar. Benim asıl çabam da insanlara bu olumlu enerjiyi verme çabası. Ve inanın özel hayat adına hiçbir şeyim yok.

KadınVizyon : Yakınlarınıza tarot açıyor musunuz? Bu anlamda örneğin annenizle ilgili olumsuz bir şeyi kartta görseniz neler hissedersiniz?

Okşan Beyazıt : Yakınlarıma tabii ki tarot açıyorum. Önceden olabilecekleri seziyorum. Ama çok şükür ki, şimdiye kadar onlara açtığım kartlarda böyle bir olumsuzluk çıkmadı ortaya.

KadınVizyon : O insanın yaşamında olacakları bildiğinizde, sizinle olan iletişimleri daha sonra nasıl bir rotaya giriyor. Bir de şunu öğrenmek istiyorum; İnsanlar bu odaya geldiklerinde bir korku ya da tedirginlik yaşıyorlar mı? Sonuçta fal baktığınız yer yarı karanlık bir oda ve ilk gireni ürkütebilir.

Okşan Beyazıt : Benim yapmaya çalıştığım bu iş, karşılığını da manevi olarak fazlasıyla aldığım bir iş. Zaman zaman beni ağlamaklı olarak arayıp, “Bak dediğin oldu, sevgilim beni terketti” diyenler oluyor tabii. Ama benim onu “böyle olacak” diye uyardığımı da biliyor ve o anda bana güvendiği için dertleşmek amacıyla arıyor bu kez.

Kesinlikle bundan rahatsız olmuyorum. ınsanların yaşamındaki yanlışları düzelttiğime inanıyorum. 9 yıldır bu işi yapıyorum. Bu güne kadar bu “hayır, senin dediğin olmadı” diye arayan bir insan çıkmadı. Bunun tadı da çok önemli. İlk geldikleri zaman tedirgin olanlar olabiliyor.

KadınVizyon : Sizin ağzınızdan çıkan sözlerle hayatını yönlendirmesi aynı zamanda bir yük de getirmiyor mu?

Okşan Beyazıt : Her adımda bana danışmak diye bir şey yok tabii. Bir şey akıllarını kesmediğinde arıyorlarlar. Daha sonra bu ilişki dostluğa dönüşebiliyor.. Her türlü sorunlarını benimle paylaşmak istiyorlar daha sonra. Çok önemli bir şey var. Bana göre dünyanın en zengin kadını benim bu nedenle. Bu müthiş bir manevi zenginlik..

KadınVizyon : Benim bildiğim kadarıyla, astroloğa ya da tarot yorumcusuna çok önemli olayların öncesinde ya da sonrasında gider. Bir de kriz dönemlerinde artıyormuş bu ziyaretler..

Okşan Beyazıt : Evet, ekonomik krizden dönemlerinde, işler kötü gittiğinde “Benim halim ne olacak” diye geliyorlardı. . Tabi ki hem erkekler hem kadınların en çok sorduğu soruların başında aşk ve evlilik hayatından “benim işimin akibeti ne olacak” sorusu geliyor.

KadınVizyon : Son olarak ne söylersiniz?

Okşan Beyazıt : Söylemek istediğim tek şey var. Kehanetler aslında bir yorumdur. Yorumları doğrultusunda kendi enerjilerini karşı tarafa aktarırılar. Ve de her yorumcuda bu enerji farklı karşı tarafa aktarılabilir…