Bir Kare Lezzet ; Füsun Gümeli’den – 1

Politika, ekonomi ve finans dünyası ‘özelleştirme’ yumağında boğuladursun, fotoğraf dünyası denklemi çözdü ve bu alanda hızla yol alıyor.

Fotoğraf sanatının ‘özel’ çalışma alanları arasında en yüksek grafik yemek fotoğrafçılığına ait. Annenizin karışık tarif defterleri ve saman kağıtlı yemek kitaplarını tedavülden kaldıran, farklı lezzetleri bambaşka açılar, leziz kadrajlarla mutfağımıza sokan fotoğraf karelerinin ardındaki isimler, aynı zamanda tükenmez iştahımızın yegane sorumluları. Mutfaktaki hevesinizi kaçırmak istemeyiz ama bizden söylemesi tarifleri tuttursanız dahi görüntüyü yakalamak zorlayacaktır. Çünkü işin o kısmı bambaşka bir maharet istiyor! Bu noktada sizleri, yemek fotoğrafçılığının en kıdemli sanatçılarından Füsun Gümeli’yle tanıştırmaktan mutluluk duyarız…

KadınVizyon : İletişim fakültesi Radyo Televizyon bölümü mezunsunuz; sizi özellikle fotoğrafa iten ne oldu?

Füsun Gümeli : Açıkçası okuduğum okul ve okuldaki hocalarım etkili oldu benim seçimimde. Özellikle de sevgili Ayhan Demir ve Orhan Cem Çetin. Fotoğrafçılık derslerimizi Orhan Cem Çetin’le yapıyorduk; kendisinin alanındaki en iyi isimlerden olduğu tartışılmaz bana göre. Ayhan Demir ise yetenekli insanlara çok destek veren fakültenin en sevilen akademisyenlerindendi. Okulun teknik imkanları; karanlık oda vs. de tatmin ediciydi. Bu koşullarda iyice yakınlaştım ben fotoğrafa.

KadınVizyon : İyice yakınlaştım dediniz, ilgi üniversitede doğmadı anladığım kadarıyla…

Füsun Gümeli : Evet, okuldan önce de ilgili ve açıkçası bayağı yatkındım fotoğrafa; hatta fotoğrafın temelini oluşturan diyafram, enstantane bağlantılarını kendi kendime çözmüştüm zamanında. Kitapla falan değil, makineyle oynayarak.

KadınVizyon : Tam olarak hangi döneme denk geliyor bahsettiğiniz keşif?

Füsun Gümeli : Orta okul yıllarına.

KadınVizyon : İlk çektiğiniz fotoğrafı hatırlıyor musunuz?

Füsun Gümeli : Tabii; öyle annemi babamı çektiğim değil ama tasarımlı ilk fotoğrafım bir still life denemesiydi. Bir vazo ve çiçeklerle… Orta son sınıftaydım hatırladığım kadarıyla; o dönemde kahve fincanları, arkada şekerliklerle falan çalışıyordum.

KadınVizyon : Bu denli iyi bir gözle uzak kalmanız imkansızmış zaten. Peki, fotoğrafın sizin için karşılığı ne? Hep söylenen ‘anı durdurma’ tanımının neresindesiniz?

Füsun Gümeli : Başlangıçta, profesyonel çalışmalarımdan önce bir çeşit kendimi ifade etme yolu olarak görüyor ve kullanıyordum. Anı durdurmak gibi tanımlara inanmıyorum açıkçası; bu söylemler bana çok fazla ego merkezli geliyor. Yani ben kimim ki anı durduruyorum diye düşündürüyor! Öğrencilik döneminde bu tarz felsefik tanımlarla daha çok haşır neşir olursunuz tabii; hatta “Çekilen kare dışında kalan her şeyin, fotoğrafın çekildiği anda ölmesi” gibi tanımlar da vardır. Bu kadarı irkiltici geliyor bana; neredeyse Tanrı’ya oynamak gibi! Yok böyle iddialarım, sadece kendimi anlatıyorum ben.

Bu röportajın devamına burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.