Son dönemlerde iyi beslenmek kadar yaşlılık karşıtı yaklaşımlar da dikkatle takip ediliyor. Bu çerçevede, ne kadar yağ, ne kadar vitamin, ne kadar protein alınması gerektiği önem kazanıyor. Ancak uzmanlar bunların yanında dikkat edilmesi gereken bir başka noktaya daha dikkat çekiyor: Vücudun genel iyilik ve sağlık halini belirleyen asit-alkali dengesi.
Alkali diyetini uygulayan Dr. Ayşegül Çoruhlu, diyetin biyokimyasını hücre düzeyinde bir denge ile açıklıyor. Asit yapan yiyecekleri azaltıp, alkali yapan yiyecekleri artırmak diyetin temelini oluşturuyor. Dr. Çoruhlu, “asit-alkali dengesini” şu şekilde izah ediyor:
“Vücudumuzdaki yüzmilyardan fazla hücre, tüm yaşamsal fonksiyonları için hergün yeni enerjiye ihtiyaç duyar. Bu enerji olmadan yaşam olmaz. Bu enerji yiyeceklerden gelir. Yiyecekler ve oksijen kanla hücrelere taşınır. Hücrede bir tür ‘yanma’ işlemiyle enerji oluşur. Ama bu yanmanın sonunda ortaya ‘kül artıklar’ çıkar. Bu küller asit artıklardır. Temizlenmezlerse hücre içi ‘asitlenir’.
Doğduğumuz günden beri vücudumuzun temizlik sistemleri bu asit artıkları yok etmekle meşguldür. Bunların miktarı, vücudun temizleyebileceğinden daha fazla olursa, bunlar emniyetli bir yerde depolanmak zorundadır. En iyi depolardan biri yağ deposudur. Asit yükü fazlaysa vücut, bu depolardaki yağı enerji için kullanmayı tercih etmez. Çünkü asitlerin tekrar ortaya çıkmasını istemez.”
Dr. Çoruhlu, asit yapan yiyecekleri azaltıp alkali yapan yiyecekleri arttırmanın asit-alkali dengesinin sağlanabilmesi için yeterli olduğunu belirtiyor. Buna yönelik bir diyer yaparken tabağımızda % 80 alkali yiyecekler ile % 20 asit yiyecekler olması gerektiğine dikkat çekiyor. Yani asitli besin tükettiğimiz öğünlerde, bu miktarın 4 katı kadar alkali besin tüketeceğiz. Dr. Çoruhlu, bunun çok kolay olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Diyelim ki 100 gr biftek yedik; bifteğin yanında yiyeceğimiz 400 gram yeşillik salatası, etin günahlarını silecektir. ”
“Bireylerin bu dengeyi hayat boyu sağlayabilmek için ne yapmaları gerekiyor?” şeklindeki sorumuz üzerine ise Dr. Çoruhlu, bol su içilmesini ve idrarın mutlaka takibe alınması gerektiğini ifade ediyor. Dr. Çoruhlu, diyet ekseninde izlenilmesi gereken kuralları şu şekilde ifade ediyor:
- Limon, misket limonu ve elma sirkesinin suyla tüketilince vücudu alkali yaptığını unutmayın,
- Bir litre suya yarım çay kaşığı karbonat katarsanız suyun pH’ı alkaliye yükselir,
- Sebze suyu içmeye alışın. Bunu alışkanlık haline getirirseniz asitlenmeyi çok kolay çözersiziniz,
- Tuzunuzu değiştirin ve sofra tuzunu bırakın, bu kadar basit. Bunun yerine deniz ve himalaya tuzu kullanın,
- Balık ve iyi yağların tüketimini arttırın. Somon, hamsi, sardalya, uskumru vs. tüm balıkları bolca tüketin. Kabuklular hariç tüm balıklar iyidir.
- Alkali yapan besinleri öğrenin. Bunlardan % 80 oranında her öğünde tüketin. Alkali yapan besinlerden bazıları: Limon, yeşil limon, ıspanak, soğan, sarımsak, maydanoz, brokoli, kırmızı biber, salatalık, fasülye, tatlı patates, fındık, badem, susam, keten tohumu, hindistan cevizi, hindistan cevizi yağı, hindistan cevizi suyu, zeytin yağı, balık yağı, nar çekirdeği yağı, üzüm çekirdeği yağı, akşam sefası çiçeği yağı, avakado, zerdeçal, kavun, incir, hurma, siyah turp, kuşburnu, karpuz, kırmızı pancar, armut, siyah erik, elma, kuşkonmaz, karnıbahar, şalgam, keçi sütü, pırasa, dereotu, havuç, mercimek, kereviz, erik, bezelye, patlıcan, ceviz, kahverengi pirinç, karabuğday, darı, lor peyniri.
- Çok asitli aşağıdaki türde besinleri her öğünde %20 oranında tüketin. Tüm ketçap, mayonez, hazır soslar, soya sosu, alkol, çay, kahve, çikolata, kızartmalar, kömörde pişirilmiş etler, işlenmiş etler, şekerli gıdalar, beyaz unlu gıdalar, bisküvi,cips, masa tuzu, mayalı gıdalar, malt içecekler, kahvaltı gevrekleri, şekerli besinler, masa şekeri, bal şekeri, mısır şekeri, meyve şekeri, basit karbonhidratlardaki şeker, mısır, beyaz pirinç, beyaz un, inek sütü, inek peyniri, doymuş yağlar, kızırtma yağları, etler, ungillerden buğday, arpa, çavdar ve yulaf, fermente ürünler, alkol, kafein, çikolata, siyah çay, mikrodalgaya girmiş yiyecekler, suni tatlandırıcılar. Günlük menüleri bu bilgilere göre hazırlamaya özen gösterin.
1994 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Dr. Ayşegül Çoruhlu, şişli Etfal Hastanesi’nde biyokimya uzmanlığı ihtisasını tamamlarken Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği master programına devam etti. Anti-oksidan, gıda duyarlılığı, kişiye özel hormon ve genetik testleri gibi kavramlara dayanan ileri anti-aging yaklaşımlarını ülkemizde ilk uygulayan hekimlerden biri olan Çoruhlu, vitamin ve mineral desteği kullanımı konusunda eczacı ve doktorlara seminerler veriyor.