ıki gün önce Adıyaman Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Zafer Ersoy tarafından ‘GAP Vegas’ başlığıyla gazetelere verilmiş bir demeç dikkatimi çekti.
[Adıyaman Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Zafer Ersoy, “turizmde en büyük gelirin kumardan elde edildiğini belirterek, “Türkiye’de üç bölgeye kumarhane kurulabilir. Bunlardan birine biz talibiz. Adıyaman’da GAP Vegas kurulsun, yılda 50 milyar dolar kazanabiliriz” önerisinde bulundu. (Akşam Gazetesi, 27.09.2007)]
Zafer Ersoy’u, Adıyaman’da görev yaptığım yıllardan tanırım. Birlikte sivil toplum çalışmalarımız olmuştur. Kendisini Türkiye için, Güneydoğu için, Adıyaman için iyi niyetler taşıyan bir kişi olarak tanıyorum. Ancak ‘Güneydoğu’da kumarhane açılsın’ önerisine eleştiriler getirmek durumundayım.
Kumarhaneler, bir zamanlar Türkiye gündemindeki bir numaralı konu idi. Kumar borcundan intihar edenler, derbeder olanlar, ailesi dağılanlar ya da öldürülüp yok edilenler her gün gazetelerde manşet manşet yer alıyordu. Dağılan yuvalardan geriye kalan boynu bükük çocuklar bugünün büyükleri oldular ama nasıl bir psikoliji içerisinde, bilmek gerek. Özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısında ülkeyi bir kangren gibi sarmıştı kumarhane çıkmazı. 1995-96-97-98. Birileri zengin olurken birileri yok olmanın çaresizliğini yaşıyordu. Verilen istatistiki bilgilere göre Türkiye’deki en çok boşanmalar o dönemde gerçekleşmişti.
Toplumsal acılar, yaşanan kumar dramları zamanın hükümetini harekete geçirmiş, Ecevit yönetimindeki siyasi irade duruma el koymuş, kumarhaneler kapatılmıştı. Bu konuyla ilgili en çok program yapan gazeteciler Uğur Dündar ve ekibindeki Tuncay Özkan, kumarhaneli Türkiye dramını en iyi bilen gazeteciler olmalı.
1999 seçimlerinden önce kapatılan kumarhaneler, seçimler sonrasında tekrar gündeme gelmişti. Hem de Ecevit Hükümetindeki bir milletvekili, hem de DSP’li bir milletvekili tarafından Meclise taşınmış, ekonomik krize karşı bir önlem olarak tekrar açılması önerilmişti. “Kumarhanelerden Medet Umanlar” başlığıyla işlemiştim konuyu ve tekrar açılması önerisine şiddetle karşı çıkmıştım. Sonradan da açılması yönünde bir gelişme olmamıştı zaten.
Koalisyon hükümetleri bitip AKP tek başına hükümet olduktan sonra, kumarhaneler bir kez daha gündeme taşındı. Bu defa da Doğu-Güneydoğu’da seçilecek pilot bölgelere açılması fikri tartışıldı Meclis içerisinde. Hem o bölgelere istihdam amacı taşıyacak, hem döviz kalacak hem de türklerin oynaması engellenmiş olacaktı. Salt kumar oynamak için Kıbrıs’a giden insanlarımız Güneydoğu’ya neden gitmesinlerdi ki… Ayrıca Doğu-Güneydoğu’da açılacak birkaç kumarhane ile ne kadar istihdam sağlanabilir ki… Ayrıca kumar oynamak için gidenler yabancı değil yerliler olacağı için ne kadar döviz kalabilir ki…
Kumarhaneler konusu uzun zamandır unutulmuşken, Güneydoğu’da GAP Vegas oluşturalım diyen Güneydoğulu bir iş adamı konuyu tekrar gündeme taşımış, gazetelere demeçler vermiş. “ısrailliler gelir oynar, döviz bırakırlar, yerli vatandaş oynamasın” diyor Zafer Ersoy arkadaşım.
Sevgili dostum, geçmişe biraz göz atacak olursan, yerli oyuncuya yasaktı
kumarhaneler ama o makinelerin başında yabancılar değil yerliler doluydu. Kumar turizminden hiç bir şey alamamıştık ama dağılan aileler, yıkılan yuvalar kalmıştı elimizde. Hem de çokca…
Siz Güneydoğu’nun en ücra köşesine, en sarp dağlarına da açsanız o kumarhaneleri yine aynı sendromlar yaşanacaktır.
Neden daha güzel fikirler üretmek varken, daha masum projeler yaratmak varken kumarhane fikrine saplanıp kalıyoruz?
Neden Güneydoğulu iş adamlarına Güneydoğu’ya yatırım yapma konusunda yaptırımcı olunmazken illegal yollardan istihdam yaratma seçeneklerine takılıyoruz?
Neden Güneydoğu’da verilen teşviklerin takipçisi olmazken kara para için zemin hazırlama düşüncesini geliştiriyoruz?
Güneydoğu için önemli bir istihdam alanı olan GAP’ın bitirilmesi Devletin öncelikli tercihi olmalıdır, döviz gelir mantığıyla kumarhane açmak değil.
ısrailliler’in dünyanın her tarafına kumar turizmi yaptıkları söyleniyor. Bu kadar kumar sever bir toplum isler, peki neden öyleyse ısrailde hiç kumarhane açılmıyor?
Demek ki ısrail’de ya kumarhanelerin sakıncaları göz önünde tutuluyor ya da söylendiği gibi ısrailliler öyle kumar için çok fazla döviz taşımıyorlar dışarıya.
Eğer ki o kumarhaneler tekrar açılacak olursa, aynen geçmişte olduğu gibi, yabancı turistlerle değil yerli tursitlerle dolup taşacaktır. Yeni yeni kumar mafyaları, kara para aklayanlar, yani kumarhane savaşlarına tekrar sahne olacaktır Türkiye. Üstelik Güneydoğu’da açarsanız, dünya uyuşturucu kaçakçılığının önemli bir kısmına köprü olduğu söylenen o bölgede başka açmazlar yaratmış olursunuz.
Türkiye, geçmiş yıllarda başının belası olmuş kumar sektörünü bir kez daha
canlandırma cesaretini gösteremez. Güneydoğu gibi hassas bir bölgede açılması düşüncesi ise hiç olgun bir yaklaşım değildir. Böyle bir girişimin getireceği zararlar, sağlayacağı yararlardan mutlaka çok daha fazla olacaktır. Güneydoğulu iş adamları daha güzel fikirler ve projeler üretmelidir.