21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle Türkiye Alzheimer Derneği’nin Abdi İbrahim’in desteğiyle düzenlediği basın toplantısına Türkiye Alzheimer Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Murat Emre, Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Işın Baral-Kulaksızoğlu, Doç. Dr. Başar Bilgiç, Hüseyin Beşgül ve Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü katıldı. Hasta ve hasta yakınlarının katılımıyla gerçekleşen etkinlikte Alzheimer hastalığı ile ilgili bilgiler ve merak edilenler konuşuldu.
“Dünyada Her 3 Saniyede 1 Bunama Teşhisi Konuyor”
Toplantıda Alzheimer hastalığının tüm dünyada hızla arttığına dikkat çeken Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, dünyada her 3 saniyede bir hastaya demans teşhisi konulduğunu belirtti. Hanağası “Dünyada her 20 yılda demanslı hasta sayısı ikiye katlanıyor ve günümüzde 50 milyon civarında olan hasta sayısının 2050 yılında 152 milyona çıkması öngörülüyor. Ülkemiz gibi yaşlı nüfusun hızla arttığı bölgelerde, artış oranı 20 yıl içinde 5 katına kadar çıkabilir. Hastalığın artmasıyla birlikte maliyet de artıyor. Alzheimer hastalığı ve demans tüm dünyada 1 trilyon doların üzerinde bir maliyete neden oluyor” dedi.
Alzheimer Hastalığında Erken Teşhis önemli
Alzheimer hastalığında erken tanının önemini vurgulayan Haşmet Hanağası sözlerini şöyle sürdürdü: “Alzheimer hastalığı ve diğer pek çok demansa erken dönemde tanı konulamamaktadır. Unutkanlık ve diğer zihinsel yakınmalar ile gelen hastalar mutlaka detaylı bir şekilde muayene edilmeli ve gerekirse detaylı testler yapılmalıdır. Erken tanı, hasta ve hasta yakınlarına gerekli desteğin verilmesi, sosyal ve hukuksal düzenlemelerin yapılması, uygun tedavilere başlanması için büyük önem taşımaktadır. Günümüzde özellikle Alzheimer hastalarında yürütülen birçok deneysel ilaç çalışması erken evrede bulunan hastalar ile yapılmaktadır. Bunun nedeni beyinde hücre ölümü daha fazla olmadan önlem almak ve hastalığın seyrini yavaşlatmaya çalışmaktır.”
Alzheimer hastalığı ve demans riskinin azaltılmasının, hastalıkların Türkiye’deki maliyet yükünü de azaltacağını belirten Hanağası, bu yükün azalması ile tasarruf edilerek diğer sağlık girişimlerine daha fazla zaman ayrılması, hasta bakımının düzeltilmesi, gündüz yaşam evleri ve diğer bakım evlerinin kurulmasının sağlanabileceğini belirtti.
Hava Kirliliği ve Aşırı Gürültü Bunama İçin Risk Yaratıyor
Hava kirliliğinin insan sağlığına olumsuz etkilerinin dışında bunamayı da beraberinde getirdiğini belirten Doç. Dr. Başar Bilgiç, bu konuyla ilgili dünyanın farklı yerlerinde yapılan çalışmalar hakkında verileri paylaştı. Bilgiç “Araştırmalar hava kirliliğinin olduğu yerlerde yaşayan kişilerde, bunama riskinin daha yüksek olduğunu göstermiştir. Hava kirliliği, Alzheimer hastalığında beyinde biriken ‘amiloid’ isimli protein birikimini tetikliyor ve beyinde “inflamasyon” denen iltihabi duruma yol açıyor. Hava kirliliği yaratan partiküller ne kadar küçükse beyin hücrelerinin ölümüne yol açan süreçleri de o kadar fazla tetikliyor. Bu küçük moleküller burundan koku siniri aracılığı ile beyne de ulaşabiliyor. Hava kirliliğine maruz kalanlarda zihinsel yetilerde sorunlar olduğu ve beyin hacimlerinin daha azalmış olduğu da son çalışmalar ile öğrenilmiştir. Asıl bilinmeyen ise hava kirliliği yaratan maddeler içinde hangisi ya da hangilerinin doğrudan beyinle ilişkili olduğu ve ne kadar süre hava kirliliğine maruz kalmanın bunlara neden olduğudur. Tüm bu gelişmeleri çevre dostu politikalar ile ilişkilendirilerek bunama riskini azaltabiliriz” dedi.
Hava kirliliği dışında bir diğer kirlilik türü olan gürültünün de insan beynine olumsuz etkileri olduğu söyleyen Bilgiç, Avrupa’da yapılan çalışmalarda 55 desibel ve üstü gürültüye daha sık maruz kalan kişilerin zihinsel yetilerinde bozulma görüldüğünü belirtti. Doç. Dr. Başar Bilgiç “Özellikle ulaşım araçlarının yarattığı çevresel gürültüyü azaltıcı düzenlemeler ve daha sessiz araçların yaygınlaşması konusundaki çalışmalar bu hastalıkla ilgili olumlu bir gelişme yaratabilir” diye konuştu.
Yüksek Tansiyonu Olanlarda Bunama Riskini Azaltmak İçin Tansiyon Değerleri Ne Olmalı?
Tansiyon yüksekliğinin bunama ile ilişkisi hakkında hasta ve hasta yakınlarını bilgilendiren Doç. Dr. Başar Bilgiç, “Yüksek tansiyon tedavisi ile bunama riskinde azalma sağlanabildiği daha önceki çalışmalarda görülmüştür. Son dönemde yapılan çalışmalar tansiyon ilaçlarının birçoğunun bu olumlu etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum yüksek tansiyonun demans açısından “iyileştirilebilir” bir risk faktörü olduğunu ortaya koymaktadır” dedi.
Orta yaştaki kişilerin tansiyonunu ölçtürmesi ve yüksek bulunursa da bir hekime başvurması gerektiğini belirten Bilgiç “Halk arasında büyük tansiyon olarak da bilinen sistolik kan basıncının geleneksel sınır değeri olarak kabul edilen 140 mmHg değerinin de kabul edilemez bir değer olduğu ortaya çıkmıştır. Zira bu sene Avrupa’da yapılan bir çalışma, sınır değerin 130mmHg olarak kabul edilmesinin bunamanın önlenmesi açısından daha yararlı olduğunu göstermiştir” şeklinde konuştu.
Görme Sorunları da Bunama Riski Yaratıyor
Çok yeni yayınlanan ve 3877 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada üç göz hastalığının (glokom, diabetik retinopati ve maküler dejenerasyon), Alzheimer hastalığı riskini arttırdığının gözlendiğini belirten Doç. Dr. Başar Bilgiç, bu göz hastalıklarının yaşlılıkta oldukça sık görülen hastalıklar olduğunu ifade etti. Bilgiç “Özellikle riskli bireylerin bu göz hastalıkları açısından taranıp takip edilmesi ve önlemlerin alınması, Alzheimer ile mücadelede yeni bir adım olabilir. Görme sorunlarına yönelik tarama ve tedavi yaklaşımları ile olumlu sonuçların izlenmesi hiç şaşırtıcı olmayacaktır” dedi.
Kış Alzheimer Hastalarına İyi Gelmiyor
Etkinlikte konuşma yapan Prof. Dr. Işın Baral-Kulaksızoğlu, Alzheimer hastalarının genel olarak yaz sonu ve sonbaharda hem zihinsel hem de davranışsal olarak daha iyi olduğuna dikkat çekti. Kanada, ABD ve Fransa’da yapılan 3500 hastanın dâhil edildiği çalışmaya değinen Baral-Kulaksızoğlu, çalışmanın yaz-sonbahar ile kış ayları arasında neredeyse 5 yıllık bir zihin kapasite farkı olduğunu belirtti.
Gün İçinde Uyuklamak Alzheimer’in Habercisi Olabilir
Gün içinde uyuklamaya meyilli kişilerin, özellikle erkeklerde, 10 yıl içinde demans gelişme riskini arttırdığını gösteren araştırmalar olduğunu anlatan Baral-Kulaksızoğlu, bu durumun bunamanın erken bulgusu olabileceğine de değindi. Prof. Dr. Işın Baral-Kulaksızoğlu sosyal medyayı aktif olarak kullanan yaşlıların zihinsel fonksiyonlarını daha iyi koruduğunu belirtti. Sosyal aktivitelerin özellikle kadınlarda Alzheimer hastalığına karşı koruyucu özellik taşıdığını da sözlerine ekledi.