Yemişkumu Sahili
Akşam Yemişkumu sahilinde dolaşıyoruz. Etraftaki çöp atıklarını görünce söylenmeye başladım. Yol kenarları, kumsalın yola yakın kısımları çöplük sanki. Pet şişeler, kola kutuları, dondurma-gofret kağıtları, mısır sapları, çekirdek kabukları, poşet, hatta iç çamaşırları. Ne ararsanız bulmak mümkün bu açık çöplükte.
Bu manzara toplum olarak çevre bilincimizin ne kadar da az olduğunun göstergesi. Elimize geçen her şeyi yola, sahile, denize atmaktan çekinmiyoruz.
Belediyeyi bu konuda ne kadar sorumlu tutsam, çevre neden bu kadar kirlli desem de çok haklı olamam maalesef. Çünkü ne kadar temizlik yapılırsa yapılsın, kirletenler temizleyenlerden fazla olduğu sürece hiç bir mekanın temiz kalması mümkün değildir.
Bu sahilde belediyeyi eleştireceğim tek mesele etrafta yeterli çöp bidonlarının ya da kovalarının olmayışı idi. Ertesi sabah sahile inmiştim. Elimdeki küçük bir çöpü atabilmek için çevreye bakındığımda hiç bir şey göremedim. Birilerine sordum burada çöp yok mu diye. Bana gösterdiği kovaya kadar gitmek yerine o çöpü elimde eve kadar taşımayı tercih ettim. Sahil boyunca kumsalın üzerine geniş aralarla konmuş birkaç seyyar naylon kova çöp kovası olarak kullanılıyor.
Yemişkumu, Mersin’e yaklaşık 60 km, Silifke’ye yaklaşık 30 km mesafede bir tatil beldesidir. Mersin’den Batıya doğru ilerledikçe denize girilebilecek en temiz sahillerden birisidir. Güzel bir kumsalı, gittikçe derinleşmeyip 200 metre sığ devam
Uzaktan, uluslararası sulardan geçen büyük gemilerle kıyılarda gezinti yapan teknelerin bıraktığı atıklar ise ayrı bir zulüm. Gerçi bu olumsuzluk tüm denizlerimizin ve tüm sahillerimizin ızdırabıdır. Bunu önlemek kolay değildir ama önlemenin yolu neyse devlet o yönde bir şeyler yapmak zorundadır.
Denizin üzerinde bir anda köpüklü dalgalar belirince herkes çıkmak zorunda kaldı. Belli ki uzaktan geçen büyük gemiler her türlü atıklarını robottan, blenderden (!) geçirdikten sonra salıvermişler suyun içine. Malum deniz pislik tutmaz, her pisliği dalga dalga dışarı atar.
Bir de açık denizlere bırakılan şehirlerin kanalizasyon atıkları var. Bu mesele de ayrı bir sıkıntı. Ne kadar açık denize atsanız da o pislikler sonunda gelip sahillere vuruyor.
Yemişkumu, çok yıllar once de buradan geçerken gördüğüm bir tatil beldesi. Eskiyle kıyasladığım zaman tatilci nufusu gittikçe artan küçük bir sahil kasabası. Büyük binalar, sıra sıra kooperatif evleri, pansiyonlar, oteller biraz taş yığını havası katmış bu şirin yere. Yapılaşma daha doğal olsaydı, binalar insanın üzerine üzerine gelmezdi belki de.
Bizim çevre bilinçsizliğimiz dışında, çok güzel bir denizi, çok güzel bir doğası, çok güzel bir havası var Yemişkumu’nun. Bu tür doğa nimetlerimizi korumak zorundayız.
Bir yeri pırıl pırıl tutmanın yolu, o yerel yönetimlere toplumsal katkı yapmaktan geçer. Yemişkumu’nda ya da başka kumsalllarda denizi kullanırken denizi de kumsalı da temiz tutarsak
Bundan sonraki yazım Mersin’in Anamur, sonra da