Türk siyasetinin önemli isimlerinden olan ve adı son zamanlarda sıklıkla telaffuz edilen Hüsamettin Cindoruk, son günlerde siyasette meydana gelen gelişmeleri değerlendirmek ve 06 Mayıs tarihinde açıkladığı Demokrat Parti Genel başkanlığı adaylığı konusunda gelişmeleri aktarmak üzere partililer ve basın mensuplarıyla sohbet gerçekleştirdi.
Bilişim ve Telekomünikasyon portalleri arasında davet edilen tek yayın kuruluşu olarak dün Polat Oteli’nde düzenlenen yemekli toplantıya biz de iştirak ettik. Oldukça yoğun katılımın olduğu gecede, ucu tarihin derinliklerine uzanan Demokrat Parti’nin eski yeni tüm üyeleri bir araya gelme şansını buldular. Toplantıya katılanlar, 16 Mayıs’ta yapılacak kongrede yeniden organize olarak siyasete aktif katılacaklarını ifade ettiler.
Yeşilköy’deki, Polat Oteli’nin, Palandöken Salonu, böylece çok farklı ve kimbilir belki de tarihi bir toplantıya ev sahipliği yaptı.
Dün, öğleden sonra elimize ulaşan basın daveti, merkez sağda bir parti eksikliği hissedenler açısından hayli önem arz ediyordu. Yoğun trafik dolayısıyla 18:30’da başlayacağı bildirilen toplantı mekanına ancak saat 19:10’da ulaşabildim. Ben vardığımda 400 kişilik salonun büyük bir bölümü dolmuştu. ılk gözüme çarpan isimler, gazeteci Meriç Köyatası ile DYP’nin önemli teşkilat yöneticilerinden Orhan Keçeli oldu.
Kucaklaşmalar bende, toplantıya iştirak edenlerin uzunca bir süreden beri bir araya gelmedikleri izlenimini oluşturdu. Salonun dört bir yanı kırmızılı ve beyazlı Demokrat Parti bayraklarıyla çevrilirken, konuşmacıların hemen üzerinde görülebilen bir yere konulan Atatürk fotoğrafları dikkatlerden kaçmadı.
Cindoruk’un, konuşmasını yaptığı masanın üzerinde, bir buket çiçeğin hemen yanındaki şaha kalkmış kırat heykeli bu resmi tamamlıyor gibiydi.
Hüsamettin Cindoruk, saat 19:43’te, tekmili birden ayağa kalkan salondakilerin alkışları eşliğinde içeriye girdi ve Demirel’inkini andıran jest ve mimiklerle kendisini selamlayanlara karşılık verdi.
Masasına gelenlerle, tokalaşan ve kısa sohbetler eden Cindoruk’un keyfi görülmeye değerdi. Toplantının, erkek egemen bir ortamda geçtiğini söylemeye sanırım çok fazla gerek yok. Salona, toplantının, beklenenin üstünde ilgi görmesi dolayısıyla yeni masa ve sandalyeler getirildi.
Toplantıda tanıştığım eski partililer, üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri söylediler; “ılginin tavandan değil, tabandan olması lazım.” Hüsamettin Cindoruk’un, zor günlerin adamı olduğunu belirten kimi partililer, değişimin temelleri atılırken yönetimi oluşturacak listenin önemli olduğuna dikkati çekiyorlar.
Yemeklerin yenilmesinin ardından masadaki yerini alan Meriç Köyatası, Cindoruktan evvel Türkiye’de son zamanlarda yaşananları özetleyen bir konuşma gerçekleştirdi. Son yıllarda, yoksulluk ve yolsuzluğa dayalı bir sadaka ekonomisinin oluşturulduğunu söyleyen Meriç Köyatası, bir diğer tarafta da devletin borçlanmaya zorlandığını ve sıcak paraya bağımlı hale getirildiğini ifade etti.
Yargıya saldırının, hiç bir dönemde görülmediği bir boyuta ulaştığını belirten Köyatası, toplum nezdinde de yargıya olan güvenin zedelenmeye çalışıldığına dikkat çekti.
Toplumun çimentosunun çürüdüğünü ifade eden Köyatası merkez sağda yeni bir oluşumun istendiğini ve ‘akil adam’ olarak Hüsamettin Cindoruk’un adının geçtiğini söyledi.
Salondakilerin alkışlarına, ayağa kalkarak cevap veren Cindoruk, “Hani parti yoktu? Hani Doğru Yol Partisi Yoktu?” diyerek salondakileri gösterdi. Cindoruk, yaklaşık 1 saati bulan ve irticalen yaptığı konuşmasında özetle şunları söyledi;
Bir siyasi heyecan yaratabiliyorsanız, bir ümit ortaya çıkartabiliyorsanız bu köklü siyasal hareket kendi kendine yeniden küllerinden doğabilir ve doğacaktır. Siyaset, halk sevgisidir. Siyasetin temelinde entrika yoktur, iyi ahlak vardır. Bizim siyasi hayatımızda büyük ıstıraplar yaşanmış olmasına, Zincirbozanlara sürülmemize rağmen hiç bir zaman devletimizin birliğini bozmadık; hiç bir zaman hukuka aykırı bir işlem yapmadık.
Bir ara salonda, aydınlatmanın kısa aralıklarla iki defa gitmesi üzerine Cindoruk’un, kendileri döneminde hiç bir zaman benzer karanlıkların yaşanmadığını belirtmesi kahkahalara neden oldu. Cindoruk konuşmasını şöyle sürdürdü;
Partilerin adları değil, içeriği önemli. Siz, içeriği doldurmazsanız bir meseleyi halledemezsiniz. Hepimiz, ortak düşüncelerimizi paylaşabilmeliyiz. ‘Ben barışık bir Türkiye istiyorum’ diyebilmeliyiz.
Bunu, sözde değil özde yapabilmemiz lazım. Örgütlenmede, bir barış sağlanmasını istiyorum. Türkiye’de, bu kadar güçlü bir partide kavga olmamalı. Kavgayı bırakıyoruz. Geçmişte partiden ihraç edilen her kesi partiye çağıracağız. Parti içi bir genel affı en kısa zamanda yürürlüğe koyacağız…..
Biz, kıratçılar, yeniden birleşmek durumunda olduğumuzu fark ettik. Bir çağrıya iştirak eden bunca kişiyi yeni üyelerimizle daha da artıracağız. Fikri hazırlıklar yapacağız. Artık siyaset, duygulara dayalı olmaktan çıkmak durumunda. Siyasete akıl ve bilim yerleştireceğiz. Siyasete, gençleri ve kadın kardeşlerimizi getireceğiz.
Bütüncül bir siyasi parti ortaya çıkartacağız. Büyük bir parti çıkartacağız. Bu, sadece sayıyla değil içerik itibariyle de büyük demokratik bir parti olacak…..
Türkiye’yi başka taraflara çekmek isteyenlere karşı mücadele edecek gücümüz var. Onun için yaş farkını v.s.yi düşünmeden elimizi taşın altına koyalım. Ben elimi taşın altına koyacağım…..
En fazla 6 ay sonra yine burada toplantı yaptığımızda bir şenlik havası göreceksiniz. Her kesi bu şenlik ve barış havasına doğru yola çıkmış olarak göreceksiniz. şunu unutmayınız ki, eski ayakkabılar çabuk eskir ama, bizim kıratın nalları eskimez.
Yaklaşık 400 kişinin bulunduğu toplantıya, aralarında Orhan Keçeli, Ahmet Uyanık, Yaşar Topçu,