Çocuk sahibi olmak zor derler. Peki bu çocuk bir de “hiperaktif” olursa! Bu konuyla ilgili araştırma yaparken hayli ailenin bu dertten yakındığını öğrendik. Sadece anne babalar değil, öğretmenler için de yakıcı bir sorundu. Ama çözümsüz değildi elbette: Tıp çevrelerinin ‘Hiperaktivite’ diye söz ettiği bu hastalığı yaşayan çocuklar için eğitimcilerin de farklı bir yaklaşımda bulunması gerekiyordu.
Bu alanda önemli yayınlardan biri olan Yankı Yazgan’ın “Hiperaktif Çocuk Okulda” adlı kitabı hem aileler hem de öğretmenler için oldukça bilgilendirici. Dikkatleri çabuk dağılan bu çocuklar, aşırı hareketliliğin yanı sıra ve dürtüsel davranışlar da sergiliyorlar. Çoğunlukla ailede ve eğitiminde sorunlarla karşılaşıyorlar. Psikiyatristler bu konuda öğretmenleri uyarıyor. Onların kimi zaman yaramazlık ve hiperaktiviteyi birbirinden ayırt edemediğini söylüyorlar. Bazı ailelerin de paniğe kapıldığını ve haylazlık özelliklerine sahip bir çocuğa “hiperaktif” damgası taktıklarını vurguluyorlar. Fakat bir çocuğun sürekli hareket halinde oluşuna bir anlam yükleyip, onları “yaramaz”lık kategorisinde değerlendiren ve hastalığı konduramayan aileler de büyük yanlış yapıyorlar.
Yaşıtlarıyla karşılaştırma
Peki, hiperaktife tam olarak nedir: Uzmanlar bu hastalığın genellikle yaşamın ilk 5 yılı içinde ortaya çıktığını söylüyor. Çocuk ve Gençlik Hastalıkları Uzman Hekimi Dr. ısmail Fikret Çerçi, bu çocuklardaki “aşırı hareketlilik” hali ile ilgili şunları söylüyor: “Çocuklar erişkinlere göre daha canlı ve hareketlidir. Ancak bu hareketlilik çocuğun kendi yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında belirgin düzeyde daha fazla olduğunda ‘aşırı hareketlilik’ten söz edilir. Ayrıca bu hareketlilik, oyun, anaokulu ve okul gibi günlük işlevlerde çocuk, aile veya öğretmenler için sorun oluşturduğunda ‘aşırı hareketlik’ diye nitelendirilir.”
Okul hayatı sekteye uğruyor
Bu çocukların genel özelliklerinden söz edecek olursak şöyle bir tablo çizebiliriz. Yerlerinde asla duramayan bu çocuklar, devamlı bir kıpırtı halindedir.. bir an bile bir yerde sabit durmayıp zıplama ve hoplama hali sergilerler. Bu arada dikkatsiz olmaları onların bazı tehlikeleri de yaşamasına neden olabilir. Sabırsız olan bu çocuklar dikkatli olmaları gerektiğinde güçlük çekerler. Düşünmeden hareket ederler ve bir davranıştan hiç ilgisi olmayan diğer bir davranışa geçerler sık sık. Tutarsız davranışları, sosyal ortamlarda zor durumda kalmasına neden olur..
Onların dövülerek cezalandırması ise problemi daha da çözülmez kılabilir (ki, eğitim düşük kesimde bu çok yaygın). Eğitimde de büyük sorunlarla karşılaşırlar. Anlatılanları dinlemek bir yana, okuldaki ders ziline kadar bile sabır göstermeleri zordur. Bazen zil sesini bekleyemezler. Sürekli koşturma halinde ve amaçsızdırlar.
Koşarlar ama nereye koştuklarını kendileri de bilmezler. Bir oyundan diğerine hemen atlarlar . Bazen durup dururken saldırgan bir hal sergilerler, öfkelerine hakim olamazlar. Okuldaki bu aşırı hareketleri eğitimlerini sekteye uğratır. Çünkü uyarıldıkları zaman zor durumda kalırlar. Örneğin oturmaları söylendiğinde vücutlarını eğip bükerler, sağa sola doğru kıvranırlar. Bu da okul sırasında ders dinlemelerini imkansız hale getirir. Dikkat eksikliği olan çocukların arasında yaş ilerledikçe düzelenleri olur. Fakat büyük bir bölümü, tedavi edilmediği takdirde genellikle ergenlik dönemde sorunlar yaşamaya devam ederler..
Hiperaktif çocukların tedavisi önemlidir. Tedavi ile ilgili olarak uzman bir doktor tarafından bir tanı konmasına dikkat edilmelidir. Ancak tedavide kullanılan ilaçlarla ilgili olarak da uzmanlar uyarıda bulunuyor. Örneğin çocukta bir çok test yapıldıktan ve teşhis kesin olarak belli olduktan ilacın verilmesini tavsiye ediyorlar.
Psikiyatrist Yankı Yazgan hiperaktif çocuğun ilaçla tedavisi hakkında şöyle diyor:
“Dikkat eksikliği veya hiperaktivitesi olan çocuklarda, ilaç tedavileri psikoterapilerin, aile ve öğretmen eğitimlerinin, özel öğretmen desteğinin yerini tutmaz. Aile içi çatışmalar şiddetli ise, yanlış anne-baba tutumları problemin kavranmasına rağmen değişmiyorsa, çocukta dikkat eksikliği dışındaki psikolojik sorunlar var ise, okul koşulları çocuğun ihtiyaçlarına göre düzenlenemiyorsa, ilaç tedavileri düşünülmelidir? Gelişimi bu tip bir problem tarafından engellenmiş bir çocukta, hele okula ve aileye yönelik düzenleme ve öneriler, öğrenme zorluklarına yönelik bireysel çalışmalar yetersiz kaldığında, ilaç tedavilerinin varlığını, yararlarını ve risklerini ve hangi koşullarda işe yaradığını aileye baştan bildirmek doktorun ödevidir. ılaç tedavileri, çocukların ve ailelerinin hayatlarını daha iyi ve kolay kılmak, kişilik gelişimlerinin önündeki biyolojik engelleri etkisizleştirmek amacı ile yararlanılan araçlardır.”
Teşhiste kime gitmeli
“Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu” hastalığının teşhisi için bu hastalıklarda uzman doktorlara gidilmeli. Çocuk ve ergen psikiyastristleri doğru adrestir. Bu alanda bilinen psikologlardan da yardım almak gerekir. Psikiyatrist Yankı Yazgan’a göre gelişimi bu tip bir problem tarafından engellenmiş bir çocukta, hele okula ve aileye yönelik düzenleme ve öneriler, öğrenme zorluklarına yönelik bireysel çalışmalar yetersiz kaldığında, ilaç tedavilerinin varlığını, yararlarını ve risklerini ve hangi koşullarda işe yaradığını aileye baştan bildirmek doktorun ödevidir. Çünkü tedavi edilemeyen çocuk bir çok sorunlar yaşıyor. En başta okul hayatı yarım kalabiliyor. Sabırsız ruh hali nedeniyle, “başarı”ya ulaşma süresine katlanamıyor. Bazen hırsızlık gibi daha kestirme yöntemlere de eğilim gösterebiliyor.. Toplumun benimsemediği tutumlara yönelebiliyor, dolayısıyla da hem ailesine hem de çevresine zarar verebiliyor.
Sonuç olarak, ihmal edilebilecek “yaramazlık” ya da “haylazlık” perdesiyle örtülebilecek bir hastalık değil. Çocuğunuzun hiperaktif olması ihtimali üzerinde duruyorsanız, aman ihmal etmeyin. Güvendiğiniz bir çocuk psikiyatristine gidin ve tanıyı kesinleştirin, hemen tedaviye başlayın…