Türkiye’de 1960’lı ve 1970’li yıllardaki en önemli sosyolojik olgulardan birisi olan ‘köyden kente göç’, şehirlerin nüfusunu bir anda artırmıştır. Devam eden yıllarda bu iç göçler hem köyden kente hem de bölgeler arası boyut kazanarak sürüp gitmiştir. Bölgeler arası göçlerin en belirgin ve en acımasızı istihdam vaat
Doğu-Güneydoğu’da terör olaylarının su yüzüne çıktığı 1980’li yılların ilk yarısından itibaren özellikle
Yine göçle gelen insanların devlete karşı sergilediği sokak eylemleri, taş atma gibi istenmeyen tavırları, bugüne kadar en bariz, en görülür biçimde Mersin’de karşımıza çıktı. Zaman zaman Mersin’in sokaklarını alevler içinde seyrederken bu sokaklarda Türk Bayrağının yakıldığına bile şahit oldu tüm Türkiye. Güneydoğu illerinde bile yaşanmayan terör olayları Mersin’de yaşandı.
Bu bilgiler doğrultusunda Mersin’den kısaca bahsetmemin nedeni, bugün Mersin Emniyeti tarafından Mersin’in bu imajının olumlu yönde değiştirilmeye çalışıldığı bilgisini okuyucu ile paylaşmak istememdir.
Arif ÖKSÜZ; 2009 yazında Batman Emniyet Müdürlüğü görevinden Mersin Emniyet Müdürlüğü görevine atandı. Sayın Öksüz’ü Batman’da görev yaptığı yıllarda, başkanı olduğum Güneydoğum Derneği’nin çalışmaları kapsamında tanıdım. Ve bazı yazılarım içinde de hep şunu vurguladım: “Batman’da halk polisi seviyor”. Sevgi konusunu insana indirgeyerek düşünürsek hiçbir kimse durup dururken sevilmez, kendini sevdiren insan sevilir. Bu düşünce doğrultusunda şunu söylemek istiyorum; Batman’da halk durup dururken polisi sevmemiştir elbette, polis kendini sevdirmiş olmalı. Arif Öksüz’ün Batman’da görev yaptığı dönemde Batman Emniyeti ‘Taş atma ayakkabı al’, ‘Sağlıklı Nesil Batman’, ‘Her Çocuk Bir Çiçektir’, ‘Gelecekte Buluşalım’ gibi projelerle sokak çocuklarını kazanma yönünde çalışmalar yapmıştır.
Arif Öksüz Batman’dan Mersin’e atandığı zaman Batman’daki çalışmaları Mersin’de de yapmasını, Mersin’in buna Batman’dan daha çok ihtiyacı olduğunu bir yazım içerisinde belirtmiş, böyle bir istekte bulunmuştum. O zaman “Bana bu yazıyla önemli bir sorumluluk yüklediniz” demişti Sayın Müdür. Ve yaklaşık on gün önce kendilerine yaptığımız kısa bir ziyaret esnasında Mersin’de uygulamaya koydukları o çalışmalarını dinledim, notlarımı aldım, yazabilmek için de ancak fırsat yaratabildim.
Gerek Müdür Beyin verdiği bilgilerden, gerekse Mersin basınından edindiğim izlenimler doğrultusunda şunu söylemek isterim; Mersin’de suça itilen ya da suça yönlendirilme potansiyelindeki çocuklar oldukça fazla, bunlar için de önemli mücadele veren bir Emniyet var. Ancak Emniyet tek başına yeterli değil, gelin bu mücadeleyi topyekûn Mersin hep birlikte yapalım.
Mersin Emniyet Müdürlüğü’nün suça itilen çocukları kazanma projeleri çeşitli dallarda devam ediyor, bazıları da tamamlanmış sayılır. Burada asıl hedeflerden birisi polise taş atan çocuğu, taş atmaktan caydırmak ya da daha taş atmasına fırsat vermeden kazanmak. Çok doğru çalışmalar bunlar. Emniyet bu anlamda kamuoyu tarafından desteklenmeli ve bu çalışmalar kapsamı daha da genişletilerek, tüm kurumlar ortak hareket ederek ve görev paylaşımı yaparak devam ettirilmelidir. Böyle bir birlikteliğe, daha kapsamlı çalışmalar ve finansal boyut için ihtiyaç vardır.
Önce futbol müsabakalarıyla başlamış Mersin Emniyeti sokak çocuklarını kazanma çalışmalarına. ‘Çocuk Polisi Futbol Turnuvası’ demiş etkinliğin adına.
Emniyet Müdürü’nün anlattığı bir başka proje halk oyunları projesi idi. Göçle gelen ailelerin kız çocuklarından oluşan ve sayıları 40 olan bu çocuklar ekipler halinde folklor oynuyor, bu dalda eğitim alıyorlar.
Diğer bir çalışma, yine kenar semtlere dönük olarak belirlenen çocuklarla
Ayrıca sinema ve bowling günlerinde çocukların eğlenmesi sağlanarak polisle sıcak diyalog geliştiriliyor. Yine çocuk polislerince mahalle ve ev ziyaretleri yapılıyor.
Tüm bu çalışmalar yapılırken stratejik bir hata yapılmamasının bilincinde olan ve titizlikle çalışan Mersin Emniyet birimlerini başta Emniyet Müdürü Arif Öksüz olmak üzere kutluyor, başarılar diliyorum. Ve çok ihtiyaç duyulan bir yerde, Mersin’de bu çalışmaları yaptıkları için teşekkür ediyorum.
Bu ülkenin, Emniyet Müdürleri Arif Öksüz ve Dr. Ali Yılmaz, Kaymakam Tuncay Sonel, Vali Nuri Okutan, Rektör Prof. Dr. Mustafa Gündüz, Milli Eğitim Müdürü Mehmet Ali Atalay gibi ve adını bilmediğimiz bu nitelikteki daha birçok bürokrat, akademisyen ve eğitimciye ihtiyacı çok fazladır. Bu gibi bürokratların özellikle Güneydoğu’da görev yapmalarının önemle üzerinde durulmalıdır. Siyasi düşüncesi, etnik kimliği, dini görüşü ne olursa olsun, bu ülke için güzel şeyler yapmayı hedeflemiş olan herkese teşekkür etmek, desteklemek, yüreğimizi onlara açmak zorundayız.