Dondurulmuş, bastırılmış duygularıyla yaşayan o kadar çok insan var ki çevremizde. Hemen herkes bir şeylerden rahatsız. Mesleğinden, işinden, evliliğinden yakınan insan sayısı gün geçtikçe de artıyor. Hayattaki “ideallerine” kavuşamayıp, herşeyi “kader”e bağlayan binlerce insanla çevrili etrafımız. Bir türlü başarıya kilitlenemeyip, her seferinde “yenildiğinize” isyan edenler, acıklı şarkılarda buluyor teselliyi. Oysa başarı ve mutluluk “programlanabiliyor”! Bu programlamanın hayli yöntemi var ama son yıllarda en çok kullanılan ve deneyimlerle kanıtlanan NLP’yi başa almakta fayda var. Bu yolla başarmanın mümkün olduğunu kanıtlayan örnekler var.. Aylarca, yıllarca uygulanan ama sonuç alınamayan “iyi niyetli” yöntemleri uygulamakta inat edenler, NLP’yi denediklerinde isteklerine kısa kısa zamanda ulaştıklarını görüyorlar. Bu amaçla kurulmuş work shop’lar da bu tür öykülerle dolu.. Beynimiz olağanüstü kapasiteye sahip mükemmel bir bilgisayar aslında. “Yeteneğim yok, beceremem” gibi kodlarla beynimize giden mesajlar maalesef gerçekleşiyor!” ışte bu mükemmel “bilgisayar”ın işleyişini değiştirmek, başarıya odaklanmak NLP ile hayal değil.
Peki nedir NLP. “Neuro-Linguistic-Programming” kelimelerinin baş harfleri. Türkçeye “Beyni Programlama Klavuzu” olarak çevrilebilir. Ama NLP’yi herkes kendi cümleleriyle tanımlayabiliyor. Fakat genel anlamda tanımı yani “özü” böyle. Bu konuda çok sayıda yabancı kaynak var. Çeviri anlamında NLP kaynakları hayli fazla.. Türkiye’de NLP uzmanı olarak kitap yazan uzman sayısı da çok fazla değil, Bunlardan Nil Gün’ün “NLP” adını taşıyan kitabı hayli sade bir dille kaleme alınmış. Gün, NLP ile ilgili şunları söylüyor kitabın önsözünde: “NLP bilimdir. Bilim nesnel deneyimlerin sistematik doğasını inceler. NLP öznel deneyimlerin sistematik doğasını inceler. NLP bir sanattır. Sanat insanın yeteneklerini, yaratıcılığını kullanarak, iç dünyasının renklerini, müziğini, duygularını estetik bir sunuşla ifade etme ve başkalarına aktarabilme gücüdür. NLP insanın “kendisinin en iyi versiyonu olabilme” sanatıdır. ıçsel ve dışsal başarının uyumlu ve dengeli bir biçimde ifade bulduğu yaşam sanatı.” NLP”nin en önemli stratejilerinden biri şu: “Eğer bunu dünyada bir kişi bile yapabilmişse benim de yapabilmem mümkündür” Gerçekten de, kulakları hiç duymayan Beethoven’in şu an, dünyanın sayılı bestecileri arasında nasıl yer almayı başardığını konuşmak, tartışmak lazım.. Biz elbette onlarca kitaba sığacak NLP’yi bu yazıda uzun uzun anlatamayız. Ama başarının önce “özgüven”den geçtiğini varsayarsak, işe onunla başlayabiliriz ışte, yitirdiğiniz özgüveni yeniden kazanmak için size ustaların da yardımıyla önerebildiğimiz 14 yol:
- Önce bütün olumsuz tecrübeleri unutun. Durup dururken güveniniz yitirmeniz, başarısızlık duygusunu yaşamanız bundan olabilir. O yüzden ilk adım olarak geçmişteki bütün kötü deneyimleri yok edin. Beyninizden silin gitsin!
- Kendinizle iletişiminiz çok önemli. “Sen bunu yeneceksin” gibi cümleler kurmayın. Yani kendinize iç sesinizle “sen” diyorsanız bu sorundur. ılk olarak kendinizle “iletişim”e geçip, “ben bunu yaparım” şeklinde cümlelerle işe başlayın.
- Erteleme olayına bir son verin. Bir şeyi sonlandırmayıp, yarım bırakma, başarılı olamama korkusuna dayanabilir. “şu an” yapacağınız ne varsa “hemen şimdi” yapın. Bir not edin bakalım, “yarım” bıraktığınız işler çok fazla mı? Onları tamamlamak güven duygunuzu rehabilite edecektir. Çok basit şeylerde bile bunu uygulayın. Saçınızı kestirmeyi ne zamandır erteliyor musunuz. Hemen gidin kestirin mesela..
- Kesin olarak istediğiniz şeyin ne olduğunu düşünün. Tam olarak neyi, ne kadar, nerede ve nasıl elde etmek istiyorsunuz? Bunu dakikalarca düşünüp, o çok istediğiniz şeye odaklanın. Adrenalinizin arttığını, istediğiniz şeye kavuşmayı “düşünmenin” sizi pozitif bir ruh haline soktuğunu göreceksiniz.
- Kötü tecrübeleri beyninizin bilgisayarını çöp kutusuna atıp, silmiştiniz ya. Eh şimdi, arkadaşlarınızla beraberken biraz sıkılıyorsunuz değil mi? Onlara hep “dertlerinizden” söz ederdiniz hani! Canım, biraz düşünün, sizin hiç başarınız olmadı mı geçmişte. Dost sohbetlerinde arada sırada bu başarılarınızdan da söz edin.. Anlatırken bunu nasıl yaptığınızı yeniden hatırlayacaksınız. Belki de bu yöntem, başka ulaşmak istediğiniz idealleriniz için de işe yarar!
- Çevrenizi iyi gözlemlediniz mi? Başarılı ve mutlu insanlar genellikle “çözüm”e odaklıdır. Bu insanlar yüzde 20 problemlere, yüzde 80 çözümlere odaklanır. Bazı sorunlar aslında sizin “büyüttüğünüz” kadar değil. Siz ona “odaklandıkça” o büyüyor, büyüyor ve çözülmez bir hale geliyor. Bu sorunlarda çıkmaza girdiğinizde bir “örnek” bulun. Yari sorunu çözmüş bir insan örneği. O, nasıl çözdü? Tamamen bu yönteme odaklayın kendinizi.
- Enerjinizi çoğaltın. Çünkü enerji bize sadece fiziksel güç olarak gerekli değildir. Duyu organlarımız da enerji ile çalışır. Bu enerji sesinize, bakışınıza, görünüşünüze etki eder. Spor yaptığınızda seretonin ve endorfin hormanları artacak. Bu iletişimde çok önemli; Bakışlarınız da bu hormonların etkisiyle karşı tarafa daha kolay “olumlu” mesajlar göndermenizi sağlayacak. Kendinizi “iyi” hissetmek, güne gülümseyebilmek için spor çok önemli. Unutmayın, egzersizden uzak kaldığınızda, adeta benzinsiz bir araba gibisiniz!
- Telkin çok önemli. Her ne istiyorsanız onu olmuş gibi hayal edin: Alt bilinciniz sadece şimdiki zamanı bilir. O yüzden gelecek zamanlı cümleler kurmayın. Örneğin, “zayıflayacağım” derseniz asla zayıflayamazsınız. Belirsiz bir gelecek yerine, “şu anda yapıyorum” deyin.. Bu mesajı yolladığınızda, alt bilinciniz sizi o amaç için bazı tutumlara davet edecektir. Siz farkında bile olmadan… Enerjiniz çoğalacak, yavaş yavaş zayıflama isteği artacaktır.
- Aman, renkler çok önemli. Giysilerde renk tonajlarına dikkat edin. Seçtiğiniz her renk sizi anlatıyor çünkü. Canlı renkler mutluluk ve neşeyi koyu renkler ise ciddiyeti temsil ediyor. Bu tarz olarak size en yakışanı seçin. Bu giysileriniz canlı renklere sahipse güveninizin kendiliğinden geliştiğini göreceksiniz. (Tabii yerine göre.. Bir iş toplantısına da pırıl pırıl renklerle gidilmez elbette.) şu açık ki, asıl olarak “ten giysiniz”, yani solgun olmayan bir cilt, parıltılı bakışlar giysilerden daha da önemlidir. Olumlu düşündükçe farklı bir ten renginin ve bakışların sizde oturduğunu farkedeceksiniz.
- “Evet” ve “hayır”lara dikkat. Hiçkimse size istemediğiniz bir şeyi yaptıramaz. Bazı insanlara da hayır demeyi öğrenin. Hoşlanmadığnız birn mekana sizi götürmek isteyen arkadaşınıza karşı rahatlıkla ” hayır” kelimesini kullanın. Birlikte keyif alacağınız mekanları seçecek arkadaşınız mutlaka vardır. Sizi rahatsız eden, olumsuz ruh halinizi çoğaltan insanlarla ilişkinizi de gözden geçirin. Sizi üzen bir insanla yola devam etmek sizden sürekli götürecektir.
- Geleceği “belirsiz” bırakmayın. Planlayın. O gerçekleştiğinde neler hissedersiniz, sürekli bunu düşünün. Artık o ideale, o “plan”a nasıl ulaşacağınızı düşünün ve kendinizi orada hayal edin sık sık. Örneğin işyerinizde “şef” mi olmak istiyorsunuz? Sürekli bunu nasıl gerçekleştireceğinizi düşünmenin ve bu anlamda somut olarak neler yapabileceğinizin ötesinde, o görevi “hayal” edin. Kendiniz orada, bir toplantıda iken hayal kurun örneğin. Hayaliniz güçlendikçe, tutumlarınız da değişecektir. Örneğin, o işte şef olmak için önce dil mi bilmeniz gerekiyor. Farkında olmadan ayaklarınız sizi bir bir hafta sonu kursuna doğru götürecektir..
- Geleceği planlamak kendinize güveni, kendinize güvenmek de size bazı “formüller” de getirecektir. Örneğin zayıflamak istiyorsunuz ama neden şişmanladığınızın “formülü”nü dikkate almıyorsunuz. ışte olumlu bir şekilde başarıya odakladığınızda beyniniz, size “neden şişmanladığınız”ı da anımsatacak. Ve sizi kilo almaya götüren nedenleri de hayatınızdan kaldırmak üzere planlar yapıyor olarak bulacaksınız kendinizi..
- Bir de, “olumlu” anlam içeren kelimelere dikkat edin. Olumsuz olarak beyninize yerleştirdiğiniz cümleler size baskı yapar. Orada “beslenir” ve daha güçlü olarak geri dönebilir”. Bir örnek vermek gerekirse, “asla televizyon seyretmiyorum” demeyin. Beyniniz sizi daha istekli olarak TV seyretmeye zorlar. ınsanların “kötülükleriyle” uğraştığınızda da ters tepki verir. Kötü bir kelimeyi kullandığınızda ona yüklediğiniz anlamı bilincinize çağırırsınız! Bu kelimeyi çok sık hatırlamaya başlarsınız. Hatta yıllar sonra o eylemin içinde bile görebilirsiniz kendinizi. O nedenle “olumsuz” herhangi bir kelimeyi (Her ne olursa olsun) beyinize yerleştirmemeye özen gösterin.
- Hayatınızı yönlendirin. Ne eksikse yaşamınızda ona kanalize olun. Sevgi mi yok, sevgi birlikteliğine kanalize olun. O boşluğu bir sevgili dolduracaksa, yani ona gereksinimiz varsa bunu planlayın. Bir takım duygusal boşlukların yerini başka şeylerle kapatmayın. Zaten olumluya ve başarıya kanalize olmuş bir ruh hali, başka arayışlarınıza çözüm bulmak üzere de konumlanacaktır. Başarı ve sevgiyle birlikte donanmış benliğiniz, size enerjiyi ve mutluluğu da çağıracaktır. .