-Türkiye’de ve Urfa’da internet kullanımı,
-GAP ıdaresinin kapatılma konusu,
-Harran Ovasında sulama sonucu tuzlulaşma
-Urfa’da kadın sorunları
başlıklı konularla başlıksız bir çok konu etrafında yoğunlaştığımızı söyleyebilirim. Sonra bu konuları Güneydoğu TV adlı yerel televizyon kanalında tartıştık.
Seri halinde vermeye çalıştığım son Urfa seyahatimle ilgili izlenimlerimin bu kısmında “Urfa’da dolayısıyla Güneydoğu’da kadın olmak” konusunu ele almak istedim.
Aslında şöyle bir özetle bu konuya girmek istiyorum. Daha bir hafta önce, “8 Mart Kadınlar Günü” sebebiyle yazdığım yazımda, kadın olmanın şu yada bu bölgede değil, tüm Türkiye’de, dayanılmaz zorluklar içerdiğini söylemeye çalışmıştım. Ancak burada “Güneydoğu’da yada Urfa’da kadın olmak” derken spesifik bir iki konuya değinmek istememdir asıl mesele.
GÜL SAN: Urfa’ya seyahatlerim sırasında tanıdığım bir arkadaşım. Belediye’nin işçi kadrosunda çalışmakta. Oldukça faal, kadın olmak adına en iyi şeyleri yapmaya çalışan, köşe yazıları yazan, yerel medya kartı taşıyan, feodal yapıdan gelmekte olan eşine kendisini kabul ettirmiş ve aynı zamanda bir anne.
Altındaki son model arabasıyla, haber yakalamak amaçlı koşarken, Urfa caddelerine çok yakıştığını görebiliyorum. Sağındakine selam, solundakine selam verirken sanki şehirde herkesi tanıyor.
Sohbet ediyoruz GÜL SAN’la:
YAşAM EVı Kadın Dayanışma Derneği’nde aldığı görevinden dolayı, kısa bir süre önce, bir seminer için Amerika’ya gitmiş. Görev aldığı bu dernekte Urfa’da kadın dayanışmasının, kadın örgütlenmesinin çatısını oluşturmaya çalışan bayanlardan birisi sevgili Gül. Siyasetten fotoğraf çalışmasına kadar bir çok alanda istekli ve ilgili olmaya çalışıyor.
Böyle bir bayanın, işyeri cephesinde çektiği sıkıntılar sözkonusu. ışinde birtakım rahatsızlık yaratan uygulamalara gidilmiş. Önce, Belediye bünyesindaki birimlerden birisinde, hiç bir bayan elemanın olmadığı ve olamayacağı bir bölüme verilmiş. Daha sonra gene onu ilgilendirmeyecek bir kısma gönderilmiş. Kendi deyimiyle bütün bunlar bir sürgün operasyonunun parçaları. Ve son gönderildiği yerde tuvalet temizliği yaptığını söylüyor.
Sevgili Gül San, bütün bunların başına gelmesinin sebebi olarak da, demokrat bir biçimde yazdığı, yanlışları eleştirdiği kişiliğini gösteriyor. Ve devam ediyor; “tuvaleti de temizlerim, yazımı da yazarım”.
Böyle bir bayanı, hem de Güneydoğu’dan gelen bir ses olarak, değil Urfa yada Güneydoğu adına, tüm Türkiye adına kutlamak gerekir. Ve ben kutluyorum.
Yazımın devamında sevgili GÜL San’ın, Urfa’da kadın olmak adına yazdığı bir köşe yazısını veriyorum.
Görünürlük’ meselesi
Perşembe, 30 Aralık 2004
Gül San
şanlıurfa- Gül San, bir yılı daha geride bırakırken, şanlıurfalı kadınların kendilerini görünür kılmak için sarf ettikleri çabayı ve neleri başardıklarını yazıyor.
şanlıurfa’da kadın özgür değil. Kadın tüm hayatı boyunca erkeğe bağımlı; karar alan değil, başka çaresi olmadığı için alınan kararlara uygulayan, kendi için değil yaşadığı toplum için var olan, fedakar, duyarlı, sevecen; sokakta çocuğunu sırtında taşıyan, kocasının arkasında yürüyen, fakat başı dik, onurlu şanlıurfa kadını…
Feodal yapının ağır bastığı şanlıurfa’da kadın olmak çok zor. Tarım şehri olan şanlıurfa’da istihdam edilen kadın işgücünün yüzde 96’sı tarım sektöründe çalışıyor. Bazen mevsim itibariyle çeşitli bölgelere kayıtsız tarım işçisi olarak gidenlerin çoğunu şanlıurfalı kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Zor şartlarda kızıyla oğluyla, eli ayağı tutana kadar çalışmak zorunda olan, şanlıurfa kadını…
Evlenmesine bile kendisi karar veremez; belki usulen düşüncesi de alınır. Evlendikten sonra doğurganlığı devam ettiği ve oğlan çocuk doğurduğu sürece kadındır. Yoksa kocası kuma getirir. Öz kızını kocasına berdel olarak verebilir. Ya da oğlan çocuk olana kadar doğurmaya devam eder hayatı risk altında olsa bile…
Bu nedenle doğurganlık oranının en fazla olduğu, ildir. Bu nedenle ve kırsaldan aldığı göçlerden dolayı, yüzde 70’i gecekondudan oluşmaktadır. 2000 yılı itibarıyla her 100 kadına karşılık 108 erkek bulunmaktadır. Ev kadınlarının oranı yüzde 83.5 en yüksek olduğu şehirdir. Kısacası evinde kalın duvarların arasında, geleneksel döngünün kadın üzerinden namus töre adına devam ettirildiği şanlıurfa’da kadının toplumsal hayatta, var olması görünür olması kolay değil…
Üç ayrı dilin konuşulduğu (Türkçe, Arapça, Kürtçe) ve üç ayrı kültürün yaşadığı şanlıurfa’da Türkçeyi temel eğitimi alırken okulda öğrenen kadınlar kendi kültürleri ve özgün dilleriyle bütünleştiremedikleri güncel hayatın içinde eriyip yok oluyorlar.
Yerel yönetimler kadınların taleplerini önemsemiyor (Kadınlar, sorunlarını paylaşacağı, danışacağı, bilgilendirileceği, sığınacağı, becerisini geliştireceği “Kadın Merkezlerinin” açılmasını istiyorlar). ımkanların sunulmamasına rağmen inandığı, mücadelesini verdiği demokrasinin yerelden başladığına, gerçek demokrasinin yerel yönetimlerde kadına söz hakkı verilince yaşanacağına inanıyor şanlıurfa kadını… Tüm kapılar yüzüne kapansa bile..
şanlıurfa kadını güçlü olmak için örgütlenmenin farkına vardı. Kadınlarla birlikte işbirliği yapmaya karar verdi. YAşAM EVı Kadın Dayanışma Derneği’ni kurdular. Her kesimden avukat, doktor, hemşire, öğretmen, işçi, memur, ev kadını, bankacı, işletmeci, yazar kadınlar ortak noktada güç birliği yaptılar. Kadınlar birbirlerini bilinçlendirerek kadın olma noktasında uzlaşarak, sivil inisiyatif bir gücü oluşturdular.
Sendikaların kadın temsilcileri, kadın üyelerinden ve bireysel destek veren kadınlardan oluşan şanlıurfa ıl Kadın Platformu kadını ilgilendiren her konuda açık havada basın toplantısı veya el ilanı dağıtarak kadınların dikkatini konular üzerine çekmeyi başardı.
Kendi kendini eğitmek, konusunda en iyi sonucu şanlıurfa kadınından alırsınız. Neden mi? Kapalı bir toplum olan bu şehirde kadınlar kendinden olana daha çabuk yaklaşır ve inanırlar. Buna en iyi örnek, ev eksenli çalışan kadınları tespit ederek birbirleriyle buluşturan eğitim almalarına aracı olarak akabinde üç kadının kendi imkanlarıyla iş yeri açmasına neden olan kadının şanlıurfalı olması (Makbule Özen) bu Ev-Eksenli Çalışan Kadınlar Çalışma Grubu, şanlıurfa’da Kadın Girişimcilik Merkezi’nin açılmasında tetikleyen, zorlayan unsur olmuştur.
şanlıurfa’da sayısı az da olsa kendi ayakları üzerinde durabilen girişimci kadınlar bir ilki gerçekleştirerek Kahve Miss (Kadınlar Kahvesini) açtılar. Kütüphanenin ve internet ağının da bulunduğu kahvede kadınlar günün her saatinde farklı bir mekanda bir araya gelebilme şansına sahip oldular.
şanlıurfa’da kadınların doğduklarında babalarının, evlendiklerinde eşlerinin, daha sonra ise oğullarının ataerkil baskısı altından sıyrılıp birey olma çabası başlamıştır. Kendisiyle ilgili kararları kimsenin etkisinde kalmadan vermek ailede ve sosyal yaşamda daha etkin olmak, görünür olmak adına, tüm engellere rağmen yavaş yavaş ilerliyor. (GS/SD)