Son yıllarda küresel ısınmaya bağlı olarak gittikçe artan oranlarda sağlık problemleri görülmeye başlandı. ıklim değişikliği hava kirliliğinin etkilerini arttırmakta. Gerek iç ortam gerekse de dış ortamda hava kirliliği, sağlıklı insanlarda solunum problemleri ortaya çıkarmakta, akciğer hastalarında ise var olan şikayetlerin kötüleşmesine ve solunum fonksiyonlarının bozulmasına neden olmaktadır.
Evde astımı tetikleyen unsurlar;
Ev tozu akarları
Küf
Hamamböceği
Sigara dumanı
Ev hayvanları
Yanma ürünleri
Tüketici ürünleri
Alınabilecek önlemler;
- Yatak örtüsü,nevresim ve çarşafların haftada en az iki kez değiştirilerek 60derece üzerinde bir sıcaklıkta yıkanması
- Evde sık sık temizlik yapılması, tercihen temizliği hasta dışında başkasının yapması, hasta kendisi yapıyorsa maske kullanması
- Evin sık sık havalandırılması,
- Yatak odasında halı varsa kaldırılması
- Kumaş döşeli eşyalar yerine deri, suni deri, ahşap ve plastikten yapılmış olanlar tercih edilmesi
- Evde peluş oyuncak barındırmamak
- Yatak ve yastıkların akarları geçirmeyen özel bir kılıf ile kaplanması
- Akarları öldüren özel kimyasal solüsyonlarla temizlik yapılması
- Özellikle hepa filtre içeren hava temizleme cihazlarının kullanılması
Sosyal ve Ekonomik Etkiler
WHO verilerine göre, astım dünya çapında 300 milyon insani etkilemektedir. Hastalık en yaygın kronik hastalıklardan birisidir ve günümüz dünyasında çocukların en önemli sağlık problemlerinden biridir. Astım Avrupa’da 30 milyon insanı etkiliyor ve yaklaşık her 30 kişilik sınıftaki 3-5 çocukta var. Avrupa’da yıllık astımla ilgili harcama 20 milyar Euro civarındayken iş gücü kaybından kaynaklanan tahmini ekonomik kayıp 10 milyar Euro civarında.
Türkiye’de 5 milyon civarında astım hastası var…
% 5’inden azında hastalıkları tam kontrol altında tutulabilmekte
% 80’inin uykusu astım nedeniyle bölünmekte…
% 80’i günlük yaşam aktivitelerini yerine getirirken zorlanmakta
%40’ı astım nedeniyle istediği mesleği yapamamakta
ASTIMIN Yılda 1000 civarında ölüme neden olduğu tahmin EDıLıYOR…
Önemli bir iş gücü kaybı ve ekonomik maliyet getirmekte…
Astım Tedavi ve Araştırması
Astıma halen bir çare bulunmuş değildir ancak günümüz ilaçları ile krizler önlenebilir. Günümüzde uygun tedaviyi doğru şekilde alan birçok astım hastası yaşamlarını normal şekilde sürdürebilmektedir. Lakin çok sayıda hasta tekrarlayan ataklarla çoğu zaman acil bakım ve hastaneye başvuruyorlar. Bu durum kendilerine ailelerine ve toplumun geneline büyük bir ekonomik yük olarak yansıyor.
Bu noktada en gerekli şey epidemiyoloji alanındaki araştırmalara kesintisiz yatırım yapmak, sebepleri anlamak, risk faktörlerini ve altta yatan etmenleri öğrenmek için temel ve klinik boyutta araştırma yapmaktır. Astıma kesin sonuç alıcı tedavi bulunmayışı, yaşlanmakta olan nüfus ve hava kirliliği gibi etkenlerle birleşince günümüz toplumunun yüzleştiği en önemli sağlık sorunlarından birisi haline gelmektedir.
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD)’ nin kuruluşunun “40. YILI”na da denk gelen “2010 YILI” tüm Dünya’ da “AKCığER SAğLIğI YILI” ilan edildi.
Uluslararası Solunum Dernekleri Forumu (FIRS) 6 Aralık 2009’da, Meksika’da yapılan 40. Dünya Akciğer Sağlığı Konferansı’nda; Her yıl dünyada milyonlarca insanın önlenebilir ve tedavi edilebilir kronik akciğer hastalıkları ile mücadele etmekte olduğu, akciğer sağlığı konusunda toplumu bilgilendirici çalışmaların yapılmasının uzun zamandır ihmal edildiği vurgulandı.
Farklı sağlık kuruluşlarını aynı amaca yönelik olarak birleştirmenin gerekliliği anlaşıldığından, akciğer sağlığı ile ilgili farkındalığı artırmanın aciliyeti anlatıldı ve “2010 AKCığER SAğLIğI YILI” deklarasyonu yayınlandı.
TÜSAD, “2010 Akciğer Sağlığı Yılı” içerisinde, toplumumuzda akciğer sağlığı konusunda farkındalığı artırmak ve bilinçlendirmek amacıyla çalışmalar gerçekleştirecek. TÜRKıYE SOLUNUM ARAşTIRMALARI DERNEğı – TÜSAD; başta tütün kontrolü olmak üzere, KOAH, astım, akciğer kanseri gibi toplumun önemli bir kısmını etkileyen hastalıkların vurgulanması ve koruyucu önlemlerin, erken tanıya yönelik olanakların etkin uygulanması yönünde yapılacak aktivitelerle, 2010 yılının gelecekteki nesillerin daha sağlıklı akciğerlere sahip olması yönünde önemli bir başlangıç olacağına inanıyor.