Kalp yetmezliğinin önemli nedenlerinden birinin de D vitamini eksikliği olduğunu ifade eden Dr. İsmail Erdoğu, şu bilgileri verdi: “Harvard Tıp Fakültesi’nde yapılan araştırmalara göre; kanında D vitamini eksikliği olan kişilerin kalp krizi veya beyin kanaması geçirme ve kalp yetmezliğine yakalanma riski, kanındaki D vitamini seviyesi daha yüksek kişilere göre iki kat fazla. Yine yapılan araştırmalara göre vücuttaki D vitamini eksikliğini gidermek, kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. D vitamini takviye edici ilaçlar günümüzde revaçta ve D vitamini düzeyinin kanda bakılması oldukça yaygın. Kendi klinik deneyimimizde de görüyoruz ki D vitamini eksikliği çoklu damar hastalıklarına sebep oluyor.
Hastalarımızın vitamini takviye olarak almalarından ziyade direk kaynağından yani güneşten doğal yolla almalarını tavsiye ediyoruz. Güneş ışığı tüm canlılar için olmazsa olmazdır. Ancak günümüzde insanlar yarattıkları yaşam koşulları, giyim kuşam adetleri nedeni ile güneşten yeterince faydalanamamaktadır. Cinsiyetler açısından baktığımızda kadınlarda D vitaminini daha çok eksik görmekteyiz. Günümüzde köyde yaşayan tarım ve hayvancılık yapan bir kadın metropollerde ofiste çalışan bir kadından daha çok güneş ışığını alıyordur. Hiçbir ilaç, doğal olarak alınan D vitamini kadar etkili olamayabilir.”
“Kalp hastaları eve kapanmasın”
Genel olarak kalp rahatsızlığı bulunan özellikle yaşlı hastaların daha çok kapalı ortamlarda zaman geçirdiğine dikkat çeken Dr. İsmail Erdoğu, “Ben hastalarıma mümkün olduğunca güneşten faydalanmalarını tavsiye ediyorum. Ancak güneş ışınlarının dik olduğu saatler ve çok sıcak saatlerde değil mümkün olduğunca sabah güneşi ve akşam güneşinden faydalanmaları daha iyi olacaktır” dedi
Güneş hayattır
Sağlıklı insanlardaki hastalık hissinin en büyük nedeninin psikolojik stres olduğunu; stresle baş etmenin yolunun ise kendimize daha çok zaman ayırmak, mevsimlerin tadını çıkarmak, doğan güneşe yakışır şekilde ondan en verimli şekilde faydalanmak olduğunu söyleyen Erdoğu, şu tavsiyelerde bulundu: “Güneş ışığı sadece kemiklerimiz ve kalbimiz için iyi gelmiyor. Günümüzde hekimler olarak sadece hastalıklarla uğraşmıyoruz. Neredeyse baktığımız hastaların yarısı hasta olmayan ama kendini hasta hisseden insanlar. Hayata pencerelerin arkasından değil güneşin altından bakmak gerekir. Doğanın coştuğu, yüzlerce rengi güneşin altına serdiği bu günlerde insanların yaşam kaygısıyla koşturmacanın ötesine geçmeyen hayatlarında biraz bu güzellikleri, uyanışı fark edip bir saat dahi olsa toprağa dokunmaları, güneşin altında uzanmaları, anın tadını çıkarmalarını öneriyorum”