Bu tavır ayrıca AKP’nin ve CHP’nin seçim vaatleriyle ve Anayasamızın 90. maddesiyle de çelişmektedir. Her iki parti de meclise girmek için seçmenlerine, BM’nin Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığı Önleme Sözleşmesi’ni (CEDAW) uygulayacağını bildirmiştir. Bu sözleşme, devletin kadınlara fırsat eşitliği sağlamak için özel önlemler almasını öngörmekte ve Anayasamızın 90. maddesi uyarınca iç hukuk hükmü taşımaktadır.
Türkiye’de kadınlara yönelik tutum ve uygulamalar, özellikle de kadınların seçimle ve atamayla gelinen karar alma organlarında temsil edilmelerinin önündeki engeller, kamuoyu tarafından olduğu kadar Başbakan, Ana Muhalefet Partisi Başkanı ve Milletvekilleri tarafından da gayet iyi bilinmektedir. Anayasa’nın 10. maddesine yapılacak ekleme, bunu değiştirmek açısından çok önemli bir fırsattır.
AKP ve CHP’li milletvekilleri, kadınların siyasete katılımını sağlayacak en önemli araçlardan biri olan kota uygulamasını “kadınları aşağıladığı” gerekçesiyle reddetmektedirler. Oysa yerel seçimler öncesinde ve sonrasında kadın aday azlığını “nitelikli kadın aday bulunmamasına” bağlayan Başbakan ve siyasilerin asıl bu ifadeleri siyasetle uğraşan nitelikli kadınları aşağılamaktadır. Anayasanın 10. maddesine yapılacak ekleme, kadınların siyasete katılımını kolaylaştıracak ve “erkek siyasetçilerin değerlendirmelerinden” bağımsız hale getirecektir.
KA.DER ve 32 kuruluşun birlikte hazırlayıp TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı’na, milletvekillerine ve tüm partilere iletmiş olduğu EŞİTLİK İÇİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ’nde, kadın-erkek eşitliğini sağlamak için Anayasa’nın 10. maddesine yapılması gereken ekleme son derece açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir.
KA.DER olarak, Anayasa’nın 10. maddesine yapılacak olan eklemede sadece “kadın ve erkek eşittir” ibaresinin yer almasını hiçbir şekilde yeterli görmüyoruz. Bu ibareden sonra, “devlet, kadın-erkek eşitliğini fiilen sağlamak için gerekli tüm önlemleri almalıdır” cümlesinin eklenmesini talep ediyoruz.
AB kamuoyunda Türkiye’nin üyeliğine ve üyelik görüşmeleri için tarih almasına karşı çıkan kesimler, özellikle Türkiye’deki kadınların karşı karşıya oldukları engelleri, sorunları, ve yerel ve ulusal meclislerde kadın temsil oranlarının düşüklüğünü öne çıkartmaktadırlar. Bu konu muhafazakar demokrat çevrelerde olduğu kadar, sosyal demokrat, liberal, çevreci ve sol kesimler tarafından da dile getirilmektedir.
TBMM’deki tüm milletvekillerine sesleniyoruz: Anayasa’nın 10. maddesinde yapılacak olan değişiklikte devleti kadınlara fırsat eşitliği sağlamak için çaba göstermekle görevlendirin! Kadınlara verdiğiniz seçim vaadini tutun ve AB üyeliğini gerçekten istediğinizi kanıtlayın!
Aksi takdirde, KA.DER Türkiye’nin AB üyeliğini sağlamak için başlatmış olduğu AB ülkeleri ile Türkiye kadın kuruluşlarını yakınlaştırma çalışmalarına son verecektir!
Eşitlik ıçin Anayasa Paketi’nin ve Siyasete Katılımda Kadın-Erkek Eşitliği ıçin Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında Değişiklik Paketi’nin Genel Gerekçeleri
Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkına 5 Aralık 1934 tarihinde sahip olmuş, Türkiye Cumhuriyeti bu konuda birçok Batılı ülkeye öncülük etmiştir. Ancak kadınların seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den çok sonra elde ettiği pek çok ülkede, siyasete ve karar mekanizmalarına kadınların eşit katılımı yolunda özel önlemler alınırken, ülkemizde hiçbir adım atılmamıştır. Kadınların siyasete katılımı açısından Türkiye yerinde saymış, hatta geri gitmiştir.
Ülkemizdeki kadınların bu hakkı elde etmelerinden bir yıl sonra, 1935’te yapılan seçimlerde parlamentoda 395 sandalye vardı; kadınların temsil oranı da %4,6’ydı. Bundan tam 64 yıl sonra, 1999’da yapılan seçimlerde TBMM’de 550 sandalye vardı ve kadın milletvekillerinin oranı yalnızca %4,2’ydi. 2002 yılındaki genel seçimlerin sonucunda da kadın milletvekillerinin oranı %4,4’te kaldı.
Bu kadın temsil oranıyla, Türkiye 179 ülke arasında 156. sıradadır. Kadın temsil oranı %30’ları geçen ülkelerle boy ölçüşmek bir yana, bu rakamlarla ancak kimi Arap ülkelerinin bir üst sırasında yer alabiliyoruz. Parlamentodaki kadın milletvekili oranı Arjantin’de %26,5; Bulgaristan’da %26,5; Meksika’da %16; Tacikistan’da %12,7; Ekvator’da %14,6; Polonya’da %13; Senegal’de %12,1; Tunus’ta %11,5; ve Hindistan’da %8,8’dir.
Ülkemizde kadınların yerel meclislerde ve her düzeyde karar mekanizmalarında temsil ve katılım oranları daha da düşüktür. 2004 yılındaki son yerel seçimde yerel meclislerde kadınların temsil oranı %0,4’e kadar gerilemiştir. Bakanlar Kurulu’nda bu oran %0’dır. Türkiye’de şu anda tek bir kadın vali bile yoktur.
Bu gerçekler, ülkemizde nüfusun ve seçmenlerin yarısından çoğunu oluşturan kadınların siyasette çok eksik temsil edildiğini apaçık gösteriyor. Kadınların kendi yaşamları hakkında verilen kararlara neredeyse hiç katılamaması, eğitimden çalışma yaşamına, aile yaşamından sağlığa ve şiddete kadar, yaşanan bütün ağır sorunların ve eşitsizliğin sürmesinin başlıca nedenlerinden birisidir.
Daha da önemlisi, Türkiye, bu eksik demokratik temsil sorununu çözmeden, çağdaş, demokratik ve gelişmiş bir ülke durumuna yükselemez.
Türkiye’de, 81 yıllık Cumhuriyet döneminde her şeye rağmen eğitimli ve yetkin bir kadın potansiyeli oluşmuştur. Devlet kurumlarında, üniversitelerde, özel sektörde önemli görevler yapan kadınların oranı %35’i aşmaktadır. Ülkemizin siyasi kurumları, partileri, meclisi bu yetişkin kadın potansiyelinden, onların bilgi, beceri, deneyim ve duyarlılığından yararlanamamaktadır. Oysa Türkiye’nin değişim, kalkınma, çağdaşlaşma ve demokratikleşme yolunda kadınların katkısına ve bakış açısına gereksinimi vardır.
Kadınların siyaset ve karar mekanizmalarında eşit ve etkin temsilinin önündeki en büyük engel, erkek egemenliğine dayalı geleneksel işbölümünün yarattığı ekonomik ve toplumsal eşitsizlik ve de siyasi kültürdür. Bu engeller, “kadınlar yasalar önünde eşittir; siyaset kapısı kadınlara açık; isteyen katılsın” anlayışıyla aşılamaz. Çünkü kadınlar “eşit olmayan” koşullarda yaşamaya mahkum edildiklerinden, toplumsal ve yasal fırsatlardan eşitçe yararlanamamaktadır. Kadınların yüzlerce yıldır uğradığı ekonomik, toplumsal ve kültürel mağduriyeti giderecek özel önlemler alınmadıkça, yasa önündeki eşitlik, hakları kullanma eşitliğine ve fırsat eşitliğine dönüşemez.
Bu nedenle pek çok ülke, kadınların siyasete ve yönetime katılmalarının önünü açacak “eşit haklara sahip olma” ilkesini ve “olumlu ayrımcılık”, “fırsat önceliği”, “kota” gibi özel önlemleri anayasalarına ve yasalarına koymuştur. Türkiye ne yazık ki bu tür önlemleri almakta çok gecikmiştir; bu önlemler artık ertelenemez.
BM’nin hazırladığı ve Türkiye’nin de 1986 yılında kabul ettiği “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi-CEDAW,” kadın-erkek eşitliğini fiilen sağlamak ve hızlandırmak için anayasa ve yasalarla geçici özel önlemler alınmasının zorunlu olduğunu ve bunun “yasa önünde eşitlik” ilkesiyle çelişmediğini belirtmektedir. 2000 yılında BM’nin “PEKıN+5” özel oturumunda, kadın-erkek eşitliği için eylem planı niteliğinde bir sonuç bildirgesi hazırlanmıştır. Türkiye’nin de imzaladığı bu bildirgeyle, kadınların siyasi partilere ve parlamentolara katılımını arttırmaya yönelik özel önlemler alınması ve kotalar getirilmesi gerekliliği kabul edilmiştir.
Avrupa ınsan Hakları Sözleşmesi’nin 7 no.lu ek protokolünde de benzer bir düzenleme yer almaktadır. Hem AB Katılım Ortaklığı Belgesi hem de buna paralel olarak Türkiye’nin hazırladığı ve Ulusal Programda kısa vadede yapılmasını taahhüt ettiği “kadın-erkek eşitliği”ne ilişkin düzenleme, Anayasamızın 10. maddesi başta olmak üzere, anayasa ve yasalarda kadınlar lehine özel önlemler getirilmesini gerektiriyor.
Her şeyden daha önemlisi, Türkiye kadınların karar alma mekanizmalarında, her düzeyde seçilmiş mecliste, siyasi partilerde ve siyasette eşit ve demokratik temsil hakkı talebine kulak vermeli ve Anayasada ve yasalarda özel önlemler içeren gerekli değişiklikleri gecikmeden çıkarmalıdır.
KA.DER’in çeşitli kadın örgütleriyle birlikte hazırlayıp TBMM’ye sunduğu Anayasa değişiklikleri teklifleri, başta siyasi partiler ve seçim yasaları olmak üzere yasalarla getirilecek özel önlemler için bir ana çerçeve oluşturmaktadır. Özellikle Anayasanın 10. maddesi için önerilen değişiklik, siyasette ve yönetimde kadınlar için fırsat eşitliği sağlamaya yönelik yasalarla getirilecek özel önlemlerin temel dayanağı olacaktır.
Siyasi partiler ve seçim yasalarında yapılacak değişikliklerle ilgili yasa tasarısı teklifi ise, alınması gereken özel önlemleri belirtmektedir. Bu konuda alınması gereken önlemlerin başında, her bir cinsiyetin en az %30 temsil ve katılımının yasayla zorunlu kılınması gelmektedir.
Kadın politikacı ve yöneticilerin, bir karar mekanizmasında veya parlamentoda kadınları etkin bir biçimde temsil edebilmesi için, temsil ve katılım oranının en az %30 olması gerektiği, bilimsel araştırmaların ve dünya genelindeki deneyimin saptadığı bir gerçektir. Bu orana, “temsilde kritik eşik” adı verilmektedir; pek çok ülkede ve uluslararası kuruluşların idari uygulamalarında da bu eşik benimsenmiştir.
Dünyadaki ve ülkemizdeki deneyim gösteriyor ki, her bir cinsiyete en az belli oranda temsil hakkı tanınması zorunlu kılınmadıkça, yerel ve genel meclislerdeki ve siyasi parti yönetim kademelerindeki mevcut yapı ve kültür kadınlara etkili olacakları bir temsil hakkı tanımıyor. Arjantin, Brezilya, Belçika, Fransa ve Hindistan, yasalarla kadınlara en az belli bir oranda temsil hakkı tanıyan ülkelerden bazılarıdır.
TBMM gelecek seçimlere, siyasi partiler ve seçim yasalarında her bir cinsiyete en az %30 temsil ve katılım hakkı getiren değişiklikleri yaparak gitmeli, ülkemiz kadınlarına hak ettikleri politik temsil ve katılım olanağını sağlamalıdır.
Bu metni imzalayan kuruluşlar:
Cumhuriyet Kadınları Derneği
KADAV- Kadın Dayanışma Vakfı
KA.DER – Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği
KASAUM – A.Ü. Kadın Statüsü Araştırma ve Uygulama Merkezi
KıHP – Kadının ınsan Hakları Projesi
TKB- Türk Kadınlar Birliği
Uçan Süpürge
Yerel Gündem 21 Kent Konseyi Antalya Kadın Meclisi
Eşitlik ıçin Anayasa Değişikliği Paketi
Hazırlayanlar: KA.DER, Türk Kadınlar Birliği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, KASAUM
2709 SAYILI TÜRKıYE CUMHURıYETı ANAYASASININ BAZI MADDELERıNıN DEğışTıRıLMESı HAKKINDA KANUN TEKLıFı
Madde 1 – Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Genel Esaslar”a ilişkin Birinci Kısmı’nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinin 2. ve 3. fıkrası aşağıdaki gibi değiştirilmelidir:
“Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olması esastır. Devlet cinsler arası toplumsal eşitliği özellikle aile, eğitim, istihdam ve siyasal katılım da dahil olmak üzere, yaşamın her alanında fiilen sağlamak için gerekli düzenlemeleri yaparak her türlü önlemi alır.”
“Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde bu maddenin özüne uygun olarak hareket etmek zorundadır.”
Madde 2 – 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Temel Haklar ve Ödevler” başlıklı ıkinci Kısmı’nın “Siyasal Haklar ve Ödevler” başlıklı Dördüncü Bölümü’ndeki “Seçme ve Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma” başlıklı 67. maddesinin 2. fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“Seçimler ve halk oylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, cinsler arası eşit temsil ve katılımı fiilen sağlayacak şekilde özel önlemler alınarak, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır.”
Madde 3 – T.C. Anayasası’nın “Siyasi Haklar ve Ödevler”e ilişkin Dördüncü Bölümü’nün “Siyasi partilerle ilgili hükümler” başlıklı Üçüncü Bölümü’ndeki 68. maddesinin son fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki gibi değiştirilmiştir:
“Siyasi partilere, devlet yeterli düzeyde, hakça, ve cinsler arası fırsat eşitliğini sağlamayı gözeterek mali yardım yapar.”
Madde 4 – 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlıklı Dördüncü Bölümü’nün “Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar” başlıklı 69. maddesinin 1. fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“Siyasi partilerin parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Siyasi parti teşkilatlarının tüm karar organları cinsler arası eşit temsil ve katılımı fiilen sağlayacak esaslara ve olumlu düzenlemelere göre oluşur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.”
Madde 5 – 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Temel Haklar ve Ödevler” başlıklı ıkinci Kısmı’nın “Siyasal Haklar ve Ödevler” başlıklı Dördüncü Bölümü’ndeki “Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı” başlıklı 70. madde aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilmez. Göreve alınmada görevin gerektirdiği nitelikler saklı kalmak kaydıyla cinsler arası eşitliği sağlamak esastır ve bunun için devlet, özel destekler dahil olmak üzere, gereken her türlü önlemi alır.”
Madde 6 – 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Cumhuriyetin Temel Organları” başlıklı Üçüncü Kısmı’nın “Yasama” başlıklı Birinci Bölümü’ndeki “TBMM’nin Kuruluşu” başlıklı 75. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi, cinsler arası eşit temsil ve katılım esaslarına uygun olarak genel oyla seçilen beş yüz elli milletvekilinden oluşur.”
Madde 7 – 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Cumhuriyetin Temel Organları” başlıklı Üçüncü Kısmı’nın “Yasama” başlıklı 95. maddesinin 2. fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“ıç tüzük hükümleri, siyasi parti gruplarının Meclis’in bütün faaliyetlerine üye sayısı oranında ve cinsler arası eşit temsil esasları çerçevesinde katılmalarını sağlayacak yönde düzenlenir.”
Madde 8 – 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Cumhuriyetin Temel Organları” başlıklı Üçüncü Kısmı’nın “Yürütme” başlıklı ıkinci Bölümü’ndeki “Mahalli ıdareler” başlıklı 127. maddesinin 1. fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere, kuruluş esasları kanunla belirlenen ve karar organları, gene kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek cinsler arası eşit temsil ve katılımcılık esaslarına uygun olarak oluşturulan kamu tüzel kişileridir.”
Madde 9 – Bu kanun yayım tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 10 – Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.