Halkla ılişkiler denildiğinde, akla gelen ilk şirketlerden birisi Ogilvy grubu. Bu grubun başında Ogilvy Türkiye Ülke Başkanı sıfatıyla Aytül Özkan bulunuyor. Gazetecilik, Halka ılişkiler ve Reklam başlıklı yazı dizimizin halkla ilişkiler bölümünde kendisine halkla ilişkileri sorduk. Ama önce kendisinden bahsetmesini istedik çünkü Aytül Hanım’ın hayat hikayesi hayli ilginç ve kendisi bu sektörün gelişmesine katkıları olan bir kişi.
KadinVizyon.com : Sizi tanıyabilir miyiz?
Aytül Özkan: Ben 1960 doğumluyum,
KadinVizyon.com : bir dakika, yaşınızı söylemeye korkmuyor musunuz?
Aytül Özkan: Yaşımı söylerim ve gururlu bir 49’um. ıstanbul’da doğdum ama ızmir’de büyüdüm. ızmirliyim o yüzden. Boğaziçi Üniversitesi, orta kademe Önlisans yöneticilik mezunuyum. ıstediğim dalı okuyamadığım için ışletme bölümüne yöneldim ve ikinci tercih olarak yazdığım bölüme yerleştim.
KadinVizyon.com : Çalışma hayatına nasıl girdiniz?
Aytül Özkan : Hep istediğim bölüme transfer olurum diye düşündüm ama hiçbir zaman bu transferi yapmadım. Tezimi 1 sene uzatıp, 1981 yılında ızmir’de işe başladım. 1 Ağustos tarihinde diplomamı alır almaz işe başladım. Çalışmayan bir anne ve çalışan bir babanın çocuğuyum. Otomotiv Sanayii’nde ağırlıklı olarak yer almış Ziya Özkan’ın (BMC Genel Müdürü) kızıyım.
ılk mesleğim, bir tanıdıktı ve DuPont’un temsilci ofisinde sekreterlikti. 1 yıla yakın, 2 patronlu bir ofisti. Çok memnun olduğum bir başlangıçtı. Çünkü iş hayatında muhtasar vergisi yatırma, kasa defteri tutma, iki patronumun seyahat harcama raporları doldurma, tercüme, telefon açma, iş mektubu yazma, masa silme, kahve hazırlama gibi gerçekten ilk prensipleri öğrendiğim, iyi ki yaptım dediğim bir iştir.
Ancak tabi gerek eğitimin gerekse merakın sonucu bir zaman sonra bu iş beni tatmin etmemeye başladı ve ofisimiz Yeni Asır ış Hanındaydı ve yanımızda da Yeni Asır Gazetesi vardı. Sosyal olma ve Halkla ilişkilerin merakı o zamandan vardı belki.
Sosyallik derken, network kurmayı, insanlarla tanışmayı seviyorum, her zaman sevdim. Bunun içinde merak vardı, kendimi bir gün bir şekilde ifade edebilme vardı. Ama bu fikrimde hesap yoktu. Bu insan bir gün lazım olur diye değil de, belki aileden gelen bir duyguydu, belki de içimden geldiği için böyleydi veya okulumuzun verdiği bir doku da olabilir diye düşünüyorum.
Yeni Asır Gazetesinde, Boğaziçi’nde Bilgisayar ışletmeciliği Bölümünden mezun olan, Amerikan Kız Koleji mezunu olan bir kız arkadaşım, bana gazete için bir sistem, computer geleceğini, bunların da tercüme edilmesi gerektiğini söyledi. O zaman ki bakış açımda ‘artık vaktim var, işlerimi çok rahat çevirebiliyorum’ tabi 1 yılı seneyi aşkın bir zaman sonra. Biraz da o yaşlarda açıkçası cep harçlığı kazanmak diye baktım ve biz basındaki bilgisayarın ilk geçişi olan hasset tercümeleri ile başladık.
Tabi hiç görmediğimiz bir sistemi tercüme ettik. Hiç unutmuyorum, ‘cursor’ diye bir laf vardı. Ekranda gelip giden bir top, nedir bunun Türkçesi diye düşünüyordum. Kürsör. Çok enteresan, sayfa yapımı, tuşlar tabi. 5 ay gece gündüz bu merkezde kılavuzlarla yaşadık ve teslim ettik.
Teslim ettiğim anda şunu düşündüm; ‘muhtemelen bu sistemi en iyi bilenlerden biri benim’ diye. Çünkü tercüme yapmak çok öğretir insana, siz de biliyorsunuz ve Güngör Mengi’nin bir gün kapısını çaldım. ızmirli olarak, “ben BMC Otomotivin Genel Müdürü Ziya Özkan’ın kızıyım”, o seneler için o da bir referanstır. Ne yaptığımı anlattım, “ben bu sistemi görmedim ama sevdim, şu anda çok iyi biliyorum, beni işe alır mısınız?” dedim ve Güngör Abi de, Abi diyorum bunca yıldır çık sevip, saydığım bir insandır. Beni işe aldı. Ben o zamanlar olmayan bir şey oldum. Yani o zaman sistem operatörlüğü yoktu diye sanıyorum.
Sistem operatörü olarak, işe başladım.1981 sonu 1982 yılı başlangıcı gibiydi. Ben 22 yaşındayım,1 sene duPont’ta çalışmışım, ana görevimiz 2 tane mühendis arkadaşımız, bahsettiğim arkadaşım ve ben, biz daha software tarafında, onlar daha hardware tarafındaydı. Bu bilgisayarlaşmanın Yeni Asır Gazetesine uygulanmasıydı. O vizyon senelerce takip edildi ve ilk Rapor gazetesiyle başladı.