Bu yazının ilk bölümü için Leyla Keser Berber, Bilinmeyenin Peşindeki Hukukçu – 1 başlığı altına bakınız.
Füsun Sarp Nebil : Hukuk içinde gideceğiniz yolu nasıl seçtiniz?
Leyla Keser Berber : Ben üniversiteyi bitirdikten sonra, medeni usul hukuku ve icra-iflas hukuku kürsüsünde asistan oldum. Bu konu kabaca “mahkemede dava nasıl açılır? ıcra nasıl yapılır” gibi konuların incelendiği hukuk dalıdır.
Ergun Önen hoca bana çok yol gösterdi. Kürsüye aldığı insanlar hep işi başaracağına inandığı kişilerdir. Hatta temel fikir aykırılıklarımızın olduğu alanlarda bile bana tez danışmanlığı yaptı. Ben çok şanslıydım bu bakımdan. Akademik dünyada böyle şans çok fazla bulunmayabiliyor.
Master tezim, “dava konusunun devri” üzerineydi. Tez konusu benim hayatım için bir dönüm noktası oldu çünkü, ben kendimi bu tez sayesinde tanıdım. “Leyla sen kenarı, köşesi belli klasik konularda çalışamazsın. Yönünü bilinmeyene çevirmelisin” dedim kendime. Ondan sonra uluslar arası tahkim’e döndüm. Medeni usul hukuku içinde en son anlatılan konudur tahkim.
O günlerde henüz elektronik kütüphaneler, internet filan çok yaygın olmadığı için, kaynaklar nerdeyse oraya yolculuk yapılırdı. Ben de doktora tezimi Almanya’ya giderek, orada yazdım. ‘Uluslararası Ekonomik Tahkimde Çok taraflı Tahkim Sorunu” konusunu Türkiye’ye böylece detaylı olarak taşımış oldum. Bana bu konu 10 yıl, 20 yıl ileride. Tahkim içindeki zor konulardan biri demişlerdi. Ama ben bu konuyu yazmaya kararlıydım.
( Bu arada Tahkim; 2 kişi arasındaki uyuşmazlığın çözümünü, tarafların üzerinde anlaştığı, bazen hukukçu bazen de olmayan kişi ve/veya kişilere bırakmalarına verilen isim).
Daha sonra bu tez kitap olarak da yayımlandı.
Füsun Sarp Nebil : Bilgi Üniversitesine Nasıl geçtiniz? Nasıl bir öğretmensiniz?
Leyla Keser Berber : O dönem hocama artık Marmara Üniversitesinden ayrılacağımı söylüyordum. Ama sonrası için kafamda belli bir şey yoktu. Mayıs 1998’de kararımı verdim ve eylülde Bilgi Üniversite’sine geçtim. Ergun Hoca o zaman bana kızmıştı. “Birlikte geçebilirdik” demişti.
Ben öğrenciyken “Hoca olursam neleri yapmamam gerek” diye kendime bir liste hazırlamıştım zaten. Nasıl davranmalıyım’ı asistanlığın ilk yıllarındaki gözlemler, takipler ve değerlendirmeler sonucunda öğrendim. Marmara’daki tecrübelerimi Bilgi’de kullandım. Nasıl bir iş arkadaşı olmalıyım? Öğrenciler neden hoşlanır? Bunlara hep dikkat ettim.
Füsun Sarp Nebil : Peki Uluslararası Tahkim konusundan nasıl Bilişim Hukuku’na geçtiniz?
Leyla Keser Berber : Önce Medeni Yargılama – ıcra & ıflas, sonra Uluslararası tahkim derken, içimdeki yeni ve değişik birşeyler bulma şeklindeki istek tekrar beni dürtmeye başladı. Zaten bu arada “tahkim”in modası geçmişti ve yeni bir eğilim geliyordu “Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri”. Ben de önce biraz bu konuya eğildim.
Yani tüm dünya’da yeni arayışlar var. En son olarak da bilgisayar hukuku tartışılmaya başlandı. Benim dikkatimi 1999’da çekti. Araştırma yapmaya başladım. Sonra arkasından “Bilgi Üniversitesi’nde bu konuda bir ders koysak” demeye başladık.
Bilgi Üniversitesi’nde sevdiğim şey, istediğim alanda, istediğim tarzda çalışmamı mümkün kılıyorlar. Buraya ilk geldiğimde “özgürlük için geldim” demiştim. şu an Rektörümüz olan Lale Duruiz’de “O burada var” demişti. Bugüne kadar da Bilgi Üniversitesi bunu teyit etti.
ışte bu nedenle bu tür bir dersi –önce lisansta, seçimlik ders olarak—başlattık. Bir baktık çok talep var. Hukuk ve bilgisayar bölümü dışındaki diğer farklı disiplinlerden yani işletme, uluslar arası ilişkiler, psikoloji gibi bölümlerden bile gelenler oldu.
Bizden önce bildiğim kadarıyla 1998’de Mehmet Gün “bilgisayar hukuku” ders vermişti. Ceza Hukukçusu, Yılmaz Yazıcıoğlu da doktora tezi olarak bu konuyu seçti. Vedat Gürer’in bazı çalışmaları olduğunu biliyorduk. Yaman Akdeniz bazı çalışmalar yapmıştı.
2000’de, elektronik imza ve ödeme sistemleri, elektronik para konularına kafayı taktım. Ankara Hukuk fakültesi 2001 yılında “Elektronikteki Gelişmeler ve Hukuk” başlıklı bir Konferans düzenlemişti. Elektronik imza’yı anlattığım ilk konferans odur.
Füsun Sarp Nebil : Peki Bilişim Hukuku Merkezi Nasıl Kuruldu?
Leyla Keser Berber : Lisans ve yüksek lisans öğrencilerine Bilgi Üniversitesinde internet hukuku dersi vermek bir süre sonra beni tatmin etmemeye başladı. Özel ve kamu sektöründe bilişimle uğraşan birçok kurum, STK’lar vs. vardır ama akademik bir birim yoktu (biz hariç hala da yok). Biz Üniversite olarak Bilişim Teknolojisi Hukuku’nu bir Araştırma merkezi olarak kurmaya karar verdik ve YÖK’e başvurumuzu yaptık. YÖK’ü bu konuda takdir ediyorum. Talabimizi 2 ayda cevaplandırdılar. 6 ocak 2004 tarihli Resmi Gazetede Bilişim Teknolojisi Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin yönetmeliği yayınlandı.
Bu arada tabii sürekli yeni ve değişik konularla ilgilenmeye aynı hızla devam ediyorum. Computer Forensic veya Türkçe Adli Bilişim olarak adlandırdığımız konu ve son olarak Murat Lostar’la birlikte kitap olarak çıkarmayı planladığımız ve üzerinde çalıştığımız Biyometrik Yöntemler konusu.
Yazının devamı için Leyla Keser Berber, Bilinmeyenin Peşindeki Hukukçu – 4 başlığı altına bakınız.