En son TV8’de gerçekleştirdiği Ramazan Ayı boyunca yayınlanan ‘Mahya Işıkları’ adlı programla belleklerde yer edinen şair, yazar, gazeteci ve araştırmacı şükrü Sunay Akın, geçtiğimiz hafta sonunda Saint-Joseph’liler Derneği’nin konuğuydu. Gündemi anlamaya, güncel olanı tartışmaya dönük çerçevesiyle, “Quartier 15.00″ buluşmasına konuk olan Akın, katılımcılarla öykülerini, düşlerini, kurgularını paylaştı. 2005 tarihinde, dünyanın dört bir yanından topladığı oyuncaklarla, hayali olan ıstanbul Oyuncak Müzesi’ni Göztepe’deki ailesine ait tarihi dört katlı konakta açan entellektüel sanatçı Akın’la, kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kadinvizyon.com; Bugüne baktığımızda insanlarımızın geçmişe nazaran daha bağnaz olduklarını görüyoruz. Neden?
Sunay Akın; Çünkü, Osmanlı kimliğini anlayamadılar. Onlar, sadece şovenist bir anlayışla tarihi ele alıyorlar. Hayır, Osmanlı tarihi bu değildi. Osmanlı, yer yüzünün en demokrat, bir arada yaşama kültürünü en iyi bir şekilde örneklemeyi başarmış bir uygarlıktı.
Zaten, öyle olmasaydı 3 kıtaya hükmedemezdi. Biz, hep tarihimizi; yükselme, duaklama ve gerileme şeklinde anlatırız. Hayır. Bu çok büyük bir hatadır. Biz, bu yanlış tarih anlayışından dolayı 3’ncü Selim, 2’nci Mahmut, Abdülmecit gibi aydın ve kendi döneminin en entellektüel insanlarını koca bir imparatorluğun yıkılmasının sorumluları olarak görüyoruz.
Bu, büyük bir yanılgıdır. Tarih, bu kadar kaba saba ele alınacak bir bilim değildir. Ama, maalesef hala ders kitaplarında bu anlayış hüküm sürmektedir. Abdülmecit, dünyanın pek çok ülkesinde ‘kölecilik’ devam ederken, ona karşı çıkıp kaldırtmış birisidir. Bunlar, o dönemlerde yaşamış aydınlanmacı insanlarımızdandır.
Bir diğer yandan, Barbaros Hayrettin Paşa, sancağına, üç dinin, yani Hristiyanlığın, Yahudiliğin ve Müslümanlığın sembollerini koymuştur. Barbaros’un, sancağında haç da vardır, dört halifenin adı da yazılıdır, davudi yıldız da vardır. Bu çok güzel bir bilgidir ve gerçek tarih de budur aslına bakacak olursanız. Bizim tarihimiz bunun pek çok örnekleriyle dolu. Bunlardan haberdar olmayıp Mercidabık Savaşı’nı bilmişsin ne olacak?
Kadinvizyon.com; Sizi, hep detaylara bakarken görüyoruz. Neden?
Sunay Akın; Mevcut olanla, sunulanların bir şey olmadığı görüldü bu ülkede. Yani, biz, birbirimizi ötekileştirip, düşüncesinden dolayı kolayca kutuplaştırıyoruz.
Ben, haşlanmış yumurtaların birbirlerine tokuşturulmaları örneğini veriyorum. Yani, biz bunu hayat, ya da politika sanıyoruz. Hayır, değil. Dolayısıyla, benim anlattıklarım ayrıntıda kalıyor. Ben, hayatın özünü, gerçeğini sunuyorum. O kadar çok yanlış bilgiler var ki ortalıkta dolanan, benim anlattıklarım ayrıntı gibi kalıyor.
Kadinvizyon.com; ‘Bakmak’ ile ‘görmek’ aynı şey değil diyorsunuz. Tam olarak ne demek istiyorsunuz?
Sunay Akın; Bu çok önemli bir konu. Gerçek manada bir bilgi toplumu olmalıyız. Bilgi toplumu olmayı başaramayan insanlar bakarlar. Bilgi toplumu olmak görmek demektir. Ben, Kuşdili çayırının yanından geçerken iki bin yıl önce Strabo’nun, yazmış olduğu Coğrafya kitabında, Kuşdili Çayırı’nda timsahlar gördüğünü yazdığını biliyorum. Her geçişimde orada timsahlar görüyorum.
Kadinvizyon.com; Peki ‘Bilgi Toplumu’ nasıl olacağız?
Sunay Akın; Bilgi Toplumu olmanın yolu da müzelerdir. Yani, bilginin mabedlerini kuracaksın. Bilginin mabedi ise müzelerdir. Bilgiyi topluma sunabilmek için müzelere ihtiyaç var. Bugün, Bilgi Toplumu olmuş batılı ülkelere baktığımızda binlerce müzeleri olduğunu görüyoruz. Onlarda, doğayı, tarihi korumak konusunda çabalar yok, ya da kitap okuyalım diye kampanyalar yok. Niçin? Çünkü, doğayı, tarihi koruyorlar, hem de kitap okuyorlar da onun için. Neden? Çünkü müzeleri var. ışte ben, bu yüzden müzeciliğe el attım. Daha fazla müze kurabilmek için çırpınıyorum.
Röportajın devamını Sunay Akın : Bu Yıl ıçinde Barış Manço Müzesi Açacağız başlığı altında okuyabilirsiniz.